|9 × CHECKMATE|

1.6K 155 37
                                    

Bölüm Şarkısı;
Can't Pretend - Tom Odell

"Aşk, yaralarım var. Bir tek sen iyileştirebilirsin... Sanırım buna aşk deniyor. Daha fazla rol yapamıyorum."

×××

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

×××

Anna ve Leonardo, belki de dört Brunella kardeşin arasında en iyi anlaşan ikiliydi. Birbirleri ile kopmayan bir bağları vardı. Ve aralarındaki bu sıkı ilişkinin temelinde yatan sır aslında çok basitti; birbirlerini yargılamıyorlardı.

Her ailede gizli kalan, gölgelere sığınan gerçeklerde olduğu gibi, Brunella ailesinin de çatı katında sakladığı bir gerçek vardı; onlar, içten çatlamaya son derece elverişli bir aileydi. Etrafa karşı böyle göstermeseler bile, ailenin arasında çok iyi bilinen bir gerçekti bu, ne yazık ki. Böylesine sallantılı bir temele sahip ailenin içinde büyümüş iki kardeş olan Anna ve Leonardo'nun ilişkileri ise bu nedenle çok özeldi. Onlar, birbirlerinin yaptıklarını yargılamazlardı. Birbirlerine emir vermez ve büyük beklentiler içerisine girmezlerdi. Daima birbirlerinin aldıkları veya alacakları kararlara saygı ile yaklaşırlardı.

Leonardo için Anna çok özeldi. Kız kardeşine karşı sınırsız bir koruma içgüdüsü besliyordu. Kendi yaşadıklarını onun da yaşamaması için uğraşıyordu. Anna onun sırdaşıydı, yoldaşıydı, yalnızlık ile çevrili hayatında tek dostuydu.

Genç kız, oğlanın kendi çevresine kıyasla çok farklı bir çevrede büyümüştü. Ve Leo'ya göre de hâlâ büyüyordu. Leonardo hatırlıyordu, Fransa'da büyürken, babası çocuklarının hayatlarında bu kadar baskın değildi; anneleri bunu önlüyordu çünkü. Çocukları için en iyisine o karar veriyor ve babalarını da olabildiğince uzak tutmaya çalışıyordu. Hatta Leonardo geriye dönüp baktığında, hâlâ annesinin bu İngiltere'ye taşınma olayına nasıl izin verdiğini sorgulardı zaman zaman. Ne yazık ki Anna büyürken annesi çevresinde olmadığı için hep babası baskın gelmişti ve Leonardo bunun doğurduğu sonuçların farkındaydı.

Babasının güce olan hayranlığı zaten su geçirmez bir gerçekti, bu hep böyleydi. Fakat yine de babasından, Anna'nın nefret ettiği kadar nefret edemiyordu. Belki de bunun nedeni, henüz küçük bir oğlan iken annesinin yanında olması ve küçük bir oğlanın o yaşta göremediği, farkına varamadığı keskin ve son derece sivri uçları yumuşatmasıydı. Anna babasının yanında daha da sivrileşmişti yıllar geçtikçe. Her ne kadar Leo ve Aceline olabildiğince bazı şeylerin önüne geçmeye çalışmışlarsa da, annesi yanında olmadığı için Anna sadece sivrileşmeye devam etmişti. Farkında değildi ve kesinlikle inkâr ediyordu, fakat babasına çok benziyordu; onun gibi sivri dilli olmuş, inatlaşmaya başlamış ve gözü kara davranmaya alışmıştı. Babasında sevmediği bütün özellikleri bir sünger misali kendi içine işlemişti. İşte tam bu yüzden Leonardo'nun kalbinde kız kardeşine karşı büyük bir koruma içgüdüsü mevcuttu. Onun göremediklerini görmesini sağlamak istiyordu. Anlayamadıklarını anlatmalı, en azından anlamasına yardımcı olmalıydı.

Tacın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin