10. Bölüm /İntikam

1K 181 205
                                    

Çığlığım siren sesine karıştığında, duvarın tepesinde yanımda Chris ile saklanıyordum. Sesi duyan bütün koruyucuların, Mobilium'a doğru koştuğunu görünce, bir süre daha olduğumuz yerde kaldık.

Chris'in elimden tutup beni yönlendirdiğini hayal meyal hatırlıyordum ama kendimde değil gibiydim. Gözümün önünde bir Sıradana işkence edilmişti ve ben saklandığım yerden onun alevler içinde yanışını izlemiştim. Bunları düşünürken, Chris beni merdivenlerden indirmiş, girdiğimiz kapıdan çıkarak bölmelere doğru sürüklüyordu.

Anonsu duyduğumuzda, bloklara yaklaşmıştık. Telaşlı bir ses, Sıradanların yaşadığı çemberin sokaklarında yankılandı.

"Bütün Sıradanlar görüntü merkezinde toplanacaktır. Tekrar ediyorum bütün Sıradanlar görüntü merkezinde toplanacaktır. Koruyucuların acilen meclis binası önüne gelmeleri gerekmektedir."

Chris ile birlikte yönümüzü değiştirip, Bloklardan sokağa dökülen diğer Sıradanları takip ettik. Toplanmamızı istedikleri binanın kapısından girince, içeride çoktan bir grup insanın olduğunu farkettik.

İş yerimiz buraya yakın olduğu için, bensiz mesaiye kalan Nelson ve Kent'in çoktan geldiğini gördüm. Onlara hasta olduğumu söyleyerek mesaiye kalmamıştım ve beni görürlerse yalan söylediğimi anlarlardı. O sırada, Kent hissetmiş gibi başını çevirdi ve beni gördü. Sonra bakışlarını Chris'e çevirdiğinde yüzünde sinirli bir ifade oluştu. Yalan söylediğimi anlamıştı.

Ekranda beliren görüntü, içinde bulunduğum rahatsız durumdan kurtulmamı sağladı. Bütün Sıradanların gelmiş olduğunu farkettiğim sırada, Yargıç'ın otoriter sesini duydum.

"Bu akşam bir cinayet işlendi. Çok değerli arkadaşımız, elektrik hükümdarı, Donald Anderson bir Sıradan tarafından öldürüldü. Cinayeti işleyen Sıradan kayıplara karıştı. Görenlerin ya da bilgisi olanların acilen Koruyuculara bildirmesi zorunludur. Bu katili saklayan her kim olursa, aynı suçtan idam edilecektir."

Ekranda beliren kişi, daha bu sabah revirde gördüğüm ve yanımdan sinirle geçip giden Blake'den başkası değildi. Öldürülen Elitin resmi ekrana gelince, bunun babasını elektrik vererek idam eden kişi olduğunu farkettim. Babasının intikamını almak için birini öldürmüştü ve şuan kayıptı.

"Blake Harp denilen bu cani katilin bir an önce bulunup cezasının verilmesini istiyoruz. Bu yüzden bütün Sıradanların bölmeleri aranacaktır. Herkes bloklara dönüp, bölmeleri aranırken, Koruyuculara yardım etmekle yükümlüdür. Karşı çıkanlar cezalandırılacaktır."

Ekran tekrar siyaha döndü. Ortamdaki sinirli fısıldamalar, bir uğultu oluşturmuştu. Bölmelerimizi arayacaklarını hatırlayınca, aklıma yastığımın altına sakladığım, Simon'un bana getirdiği çikolata ambalajı geldi. Eğer onu bulurlarsa çaldığımı düşünecekler ve başım büyük belaya girecekti.

Chris'e aceleyle veda edip, koşar adımlarla bloğa doğru yürümeye başladım. Bizim bölmenin olduğu kata gelince, bağrışma seslerini duyarak adımlarımı yavaşlattım. Sesler, bizim bölmenin açık olan kapısından dışarı süzülüyordu.

Korkak adımlarla kapıdan içeri kafamı uzattığımda, annemle babamın içeride olduğunu gördüm. Yere diz çökmüş, ellerini başlarının arkasına koymuşlardı. Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla karşılarında üç tane Koruyucu vardı. Panikle içeri daldım.

"Neler oluyor burda!"

Sesimi duyunca üç koruyucu da dönüp bana baktı. Şaşkınlıkla bunlardan birinin bu akşam tanıştığım, Chris'in arkadaşı Ian olduğunu gördüm. Yanındaki diğer Sıradanı tanımıyordum ama odadaki üçüncü Koruyucuya baktığımda aniden ellerim ve ayaklarım buz kesti.

Parmaklarının ucundaki alevleri, bu akşam ikinci görüşümdü. Sıradan çocuğu diri diri yakan Elit karşımda duruyor ve gözlerindeki nefretle bana bakıyordu. Korkuyla bakışlarımı, çikolata ambalajını sakladığım yastığıma çevirdim. Bütün yatak, üstündekilerle birlikte aşağı indirilmiş, çarşaflar sökülmüş ve ortalığa atılmıştı. Odanın dağınıklığını yeni farkediyordum.

Ian ile göz göze geldiğimizde, hafifçe gözlerini aşağı indirdi. Bakışlarını takip ettiğimde, elini bana doğru hafifçe çevirerek, avucunda tuttuğu çikolata jelatinini gösterdi. Sonra da avucunu kapatarak, cebine koydu. Göz göze geldiğimizde, sırrın bende güvende dercesine sadece benim anlayabileceğim şekilde gülümsedi. Elit önüme geçip gözlerini bana diktiği için, gülümsemesine karşılık veremedim.

"Blake Harp nerde?"

"Be..b..be..ben bilmiyorum."

Sesimin bu kadar korkmuş ve aciz çıkmasından nefret ettim ama karşımdaki bu adam bütün kabuslarımın vücut bulmuş hali gibiydi. Bugüne kadar hiçbir Elitte görmediğim kadar nefret ve tiksintiyle bakıyordu gözleri. Ses tonunda, insanın tüylerini ürperten bir tını vardı. Sert yüz hatları, sağ kaşının köşesinden başlayıp dudağının kenarına kadar inen yara izi ve kapkara bakışlarıyla, gerçekten bu adamda çok korkutucu bir şey vardı.

"Bana yalan mı söylüyorsun seni küçük iğrenç Sıradan ? Hayatının benim için zerre kadar önemi olduğunu mu sanıyorsun? Tam şuanda Blake'i saklamaktan hepinizi infaz edebilirim. Harp'larla yakın olduğunuzu biliyorum. Şimdi son kez soruyorum Blake Harp nerde!!!!"

Son cümlede sesi o kadar yükselmişti ki, korkuyla bir adım geri atmak zorunda kaldım. Babam aniden yerden kalkıp, önüme geçerek, Ateş hükümdarı ile aramda durdu.

"Kızım sana bilmediğini söyledi. Bizim de defalarca söylediğimiz gibi. Babası öldükten sonra o çocuğu hiç görmedik. Yanlış yerde arıyorsunuz."

Babamın korkusuzca, adama diklendiğini görünce aynı anda hem gurur hem de babam için korku hissettim.

"Sen benimle nasıl konuşmaya cürret edersin! Sana mı soracağım nerede arayacağımı?"

Sonra her şey çok hızlı oldu. Öyle olmasa bile engel olabilir miydim bilmiyorum. Adam babama yaklaşarak, alevle parlayan elini babamın yüzüne yapıştırdı. Aynı anda hem babamın acı dolu feryadını hem de yanmış et kokusunu duyunca gözüm döndü. Elitin üstüne atlayarak, bileğinden tutup tırnaklarımı geçirdim. Adamın eli babamın yüzünden ayrılıp benimkine indiğinde, tokadın etkisiyle yere savruldum.

Adam üstüme doğru yürürken, annemin ağlayışını, babamın acıyla bağırdığını duyabiliyordum ama benim tek dikkat ettiğim Elit'in avucunda dans eden alevlerdi. Yüzünde cani bir sırıtışla bana doğru geliyordu. Gözleri zevkle parlıyordu. O gözlerde kendi sonumu görebiliyordum.

————————————————————————

Beğendiyseniz, oylamayı unutmayın lütfen.🙏🏻❤️
Teşekkür ederim 🌸

DÖNÜŞÜM SERİSİ 1 / SIRADAN (TAMAMLANDI) #Watty2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin