Delilerin ilk saldırısından sonra bir hafta geçmişti ama ben her gece rüyamda o akşamı tekrar tekrar yaşıyordum. Bazı şeyleri farklı yapsaydım babam hala hayatta olur muydu diye düşünmeden edemiyordum. O gün elektrik sistemi arızalanmamış olsa ve ben Chad'in evine gitmemiş olsam iş çıkışı direk eve gitmiş olacaktım ve babam da beni aramak için dışarı çıkıp öldürülmeyecekti.
Sevdiğim herkese zarar verdiğim yönünde uğursuz bir hisse kapıldım.
Bir kaç aydır çok fazla olay yaşamıştım ve her nasılsa benim etrafımda olup bitiyor gibiydi her şey. Önce Simon'un öldürülmesi, sonra Arlo'nun beni ve babamı yaktığı akşam ve en son yaşananlar. Bu zamana kadar olaysız geçen hayatım nasıl olduysa bir volkana dönmüş, sürekli etrafı yakıyordu. Her şey Chad'i gördüğüm gün başladı aslında. Elektriğin bana çarptığı an yaşadığım acıdan fazlası olmaz sanıyordum ama son yaşadığım şeyler, fiziksel acılarımı önemsiz kılıyordu.
Annemin durumu da hiç iyi değildi. Babamın öldüğünü öğrendiği geceden beri hep aynı yere gözünü dikip bakıyor, konuşmuyor ve yemek yemiyordu. Yemekhaneden gizli saklı getirdiğim yiyecekleri zorla yedirmeye çalışıyordum ama bir kaç lokmadan fazlası olmuyordu. Kendimi çok çaresiz hissediyordum. Anneme ihtiyacım vardı. Bana sarılıp her şeyin iyi olacağını söylemesine ihtiyacım vardı ama onun için güçlü olmak zorundaydım. Kaybı, kaybımız çok büyüktü.
İş yerinde de durumlar pek iyi değildi. Kubbenin, benim tasarladığım sisteminde sürekli farklı noktalarda arızalar çıkıyordu, kontrole gittiğimde hep aynı durumla karşılaşıyordum. Nasıl oluyorsa elektrik bağlantıları kopmuş oluyordu. Bunun bilerek ve bir insan tarafından yapıldığı ile ilgili ciddi şüphelerim oluşmaya başlamıştı ama kim olabileceğini bulamıyordum. Eğer Elitler kubbede sorun olduğunu anlarlarsa başım büyük belaya girerdi. Bunu yapan kişi bunu biliyor olmalıydı, bu yüzden de kim olduğunu öğrenmek zorundaydım.
Bir de Chad meselesi vardı tabi. Onun bu bir yakın bir uzak tavırlarına anlam veremiyordum. Ne zaman başım belada olsa hep orada oluyor ve beni koruyordu ama beni istemediğini söylüyordu. En son onu öptüğümde başta karşılık vermişti ama sonra bunu yapamacağını ve uzak durmamız gerektiğini söylemişti. O gün verdiği sözü tutmuştu, artık işe gelmiyordu.
Beni bizim çemberdeki gizli evine götürdüğünden beri onu görmemiştim ama kendime itiraf etmek istemesem de, onu özlemiştim. Kubbedeki probleme bakmak için Mobilium'a her gittiğimde evlerinin önünden geçmiş, onunla karşılaşmayı ummuştum ama eve girmemiştim. O gece babamı yakma emrini veren Meclis başkanı Chad'in babasıydı ve o adamla karşılaşmayı kesinlikle istemiyordum. Karşılaşırsam kendimi tutamazdım. Öyle nefret ediyordum ki ondan ve Arlo'dan.
Chad'in benden uzak durma kararı daha ne kadar devam edecekti bilmiyorum ama buna katlanamıyordum. Onu görmeye ihtiyacım vardı.
Bu yüzden, işten çıktıktan sonra dış çemberdeki evine gidip kapısını çalmaya karar verdim. Belki orada olurdu ve baş başa oturup konuşabilirdik. Planımı yürürlüğe koymadan önce yemekhaneye gidip annemin yemeyeceğini bilsem de iki dilim ekmek ve bir paket meyveyi alıp tulumumun cebine attım.
Bölmeye gittiğimde Bayan Fields içerideydi. Son zamanlarda hep burdaydı zaten. Anneme yaşadığı kayıp konusunda destek oluyor, kendi de aynı şeyi yaşadığı için anneme ulaşmaya çalışıyordu. Muhtemelen bunu yapmasını ondan Simon istemişti. O da her akşam geliyor, durumumuzu kontrol ediyordu.
Simon benim herşeyimdi, en iyi arkadaşımdı ama Chad konusunda onunla konuşamıyordum. Bu konuda kesinlikle beni anlamıyor ve desteklemiyordu. Hatta ben ne zaman Chad'den bahsetsem konuyu değiştiriyor ve tavır alıyordu. Beni korumaya çalıştığını bilsem de onunla konuşamamak canımı çok sıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞÜM SERİSİ 1 / SIRADAN (TAMAMLANDI) #Watty2020
FantastikLana Adams Sıradan'lardan biriydi. Yeni kurulan bir dünyada doğmuştu. Bu yeni dünya Elitler denilen, özel güçleri olan insanlar tarafından yönetilen , Sıradanların ise çalışmak zorunda olduğu bir yerdi. Lana kendiyle ilgili büyük bir sırrı ke...