Hafif kalktığım sıraya tekrar otururken Doyoung'a bakmıştım. Taeyong'a şaşkınlıkla bakarken bana döndü. Benim bakışlarımı görünce yine Taeyong'a baktı.
"Şe-şey tabi, Yoonoh ve ben seni gezdirebiliriz."
Doyoung elini koluma attığında ona sinirle baktım.
"Açım ben!"
"Kantine de gideriz!"
"Yok, siz gezin. Ben Jeno'yu alır giderim kantine."
Kırgınlıkla mırıldandıp kalktığımda bana baktı. O da kalktığında hızlıca fakat beni yakalayabileceği bir hızda sınıftan çıktım. Arkama baktığımda kapıda durup bana bakan Doyoung ve yanına gelip koluna giren Taeyong'u görmüştüm. Sinirle önüme dönüp hızla Jeno'nun sınıfına girdim. Jeno'yu benimsemiştim, bana aşırı tatlı geliyordu ve Dongyoung'un daha tatlı haliydi. En önde oturan Jeno'ya ilerlediğimde bana baktı ve tatlı gülüşünü sundu. Onu elinden tutup kaldırdığımda bize köşeden, sinirle bakan çocuğu da farketmiştim. Sınıftan çıktığımızda Jeno'yu kolumun altına aldım.
"Hyung nereye gidiyoruz?"
"Kantine, acıktım."
"Ama paramı almadım, dur bir dakika!"
Jeno geri dönüp koştuğunda yavaşça arkasından ilerledim. Jeno çoktan sınıfa girmiş ve çantasına gitmişti. Çantasını karıştırırken yanına bize kötü kötü bakan çocuk gelmişti. Biraz konuştuklarında çocuk daha çok sinirlendi fakat Jeno ona soğukça bir şeyler deyip bana ilerledi. Tekrar kolumun altına girdiğinde kantine indik.
"O kimdi?"
"Sınıftan biri."
"Ne dedi öyle kızgın?"
"Bilmiyorum, senin kim olduğunu sordu. Ben de onu ilgilendirmediğini söyledim."
"Hım, kavgalı mısınız?"
"Yok, sadece arkadaşım olmasını istemiyorum. Garip davranıyor."
"Ne yapıyor mesela? Garip olan ne?"
"Mesela diğerlerine dokunmuyor ama benim koluma dokunuyor, bacağıma dokunuyor, bazen elimi tutuyor. Arada sarılıyor ve yanıma biri geldiğinde onu gönderiyor."
"Bu seni sıkıyor mu?"
"Bana çok garip geliyor hyung. Bu normal mi?"
"Bilmiyorum, ona rahatsız olduğunu söyledin mi?"
"Neden yaptığını sorduğumda bana 'arkadaş olmak için' diyor. Siz böyle şeyler yapıyor musunuz hyung?"
"Şey... biz arada şaka amaçlı yapıyoruz. Ama biz zaten arkadaş olduğumuz için yapıyoruz."
"Yani bu normal?"
"Bilmem, bunu hyungunla konuşmalısın."
"Peki hyung. Bana da yemek alır mısın?"
"Tabi!"
Parasını bana verdiğinde sıraya girdim.
"Hey Jaehyun, buraya gel kardeşim! Hey buradayım! Jaehyun!"
Bana önden elini sallayıp bağıran Yuta'nın yanına ilerledim.
"Neden bağırıyorsun?"
"Gel önüme dostum! Bu iyiliğimi güzel Çinliye söyle ama!"
"Peki."
Sırıtıp Yuta'nın önüne geçtim ve iki kişi sonra yemeklerimizi alıp bir masaya oturdum. Jeno yanıma geldiğinde yemeklerimizi yemeye başladık. Yanımızda biri durduğunda kafamı kaldırıp başımı çevirdim.
"Hey, buradaymışsınız."
Doyoung ve Taeyong yanımızda duruyorlardı. Jeno aşırı derecede belli olan bir şekilde gerildiğinde Doyoung bir elini kardeşinin omzuna koyup Taeyong'u tanıttı.
İkisi yanımıza oturduğunda biraz konuştuk. Jeno kalkıp yanıma geldiğinde Taeyong konuşmaya başlamıştı.
"Jeno ile yakınsın sanırım?"
Ona baktığımda bana bakıyordu. Kafamı sallayıp yemeğime döndüm.
"Jeno Yoonoh ile iyi anlaşıyor. Jeno'nun sevdiği nadir kişilerden."
"Ah anladım."
Yanımızda biri daha durduğunda kafamı çevirmedim. Her gelen bu masaya geliyordu zaten.
"Jeno Bay Lee seni çağırıyor."
"Hangi Bay Lee?"
"Lee Eunhyuk."
"Peki, görüşürüz hyunglar."
Jeno sınıfta gördüğüm çocukla beraber gittiğinde önüme baktım. Taeyong'un eli Dongyoung'un dizinde, bir şeyler anlatıyordu. Doyoung ters bakışlarımı fark ettiğinde telefonunu çıkardı. Bir süre sonra cebimdeki telefon titredi. Gözlerimi devirip telefonu çıkardım. Doyoung gülmemek için kendini kasıyordu.
Tamam anlıyorum kıskanıyorsun da, bu kadar belli etme Kim Yoonoh.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınıf Başkanı! DoJae
Fanfic"Hey sınıf başkanı! Neden öğretmenler bile beni azarlamıyorken sen azarlıyorsun?" "Git ve yerine otur Jaehyun, şimdi hoca gelecek! Hemen oturmazsan ceza alacaksın!"