10 ➸ I'm Sorry

578 56 18
                                    

🌹ZAYN🌹

"Waliyha, gitme!"

Kan ter içinde yatağımdan sıçradım. Yine kabus görmüştüm, yıllardır olduğu gibi. Bitmiyordu işte, ne kadar uğraşırsam uğraşayım, yüzlerce doktora bile gitsem, bu kabuslardan kurtulamıyordum.

Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken, elimi kalbime koydum. Deli gibi çarpıyordu. O meleğe ait herhangi bir şeyi görmek bile beni yerle bir ederken, neredeyse her gün kız kardeşimin ölmesini, beni bırakıp gittiğini görüyordum. Ne kadar uzun zaman olmuştu o gideli.. Acının günü yılı olmazdı ama, ben yine de biliyordum işte.

Ağlamak istemiyordum, ağlarsan uzun bir süre kendime gelemezdim, onun bir araba kazanda ölü bulunduğu anı kafamda resmedip delirmekten başka bir şey yapmazdım sanırım. Ama olmazdı, hayat bu, devam etmek zorundayım. Kalbimde onun sevgisini taşıyacak ve ailemle devam edecektik yaşamaya. Annem için bu pek doğru olmasa da bir şekilde idare ediyorduk onsuzluğa.

Her şey yoluna girebilirdi, onu özlemem çok doğaldı, çünkü ona veda bile edememiştim. Çok ani ölmüştü, bir partiden sonra sarhoş olduğu için yürüyememiş, yola, arabaların önüne atmış..Bize söylenen buydu. Nasıl acı vericiydi her gece bu anı görmek...

Üstümdeki yorganı itip yataktan çıktım ve kendime gelmek için banyoya girdim. Aynanın önüne geldiğimde yüzüme bakmak istemedim. Çünkü ağlamayacaktım. Eğilip musluğu açtım, soğuk suyu her yüzüme vurduğumda kardeşimin yüzü gözümün önüne geliyordu.

Havluyla yüzümü kuruladım ve tekrar odama girdim. Tamam, bu kadardı. Her sabah rutuni gerçekleşmiş oldu. Fakat ben bu sabah boğulmak üzereydim ve evde durmak istemiyordum. Sabah yürüyüşü için harika bir zamandı ve evdekilerin hepsi uyuyorken sessizce hazırlanıp evden çıktım. Bahçe kapısını arkamdan kapayıp önüme döndüğümde kalakaldım. Debroah Rosenrott karşımda dikiliyordu. Deb'in bu saatte burada ne işi vardı?

Saçları yüzüne yapışmış, makyajı akmış, tirtir titreyen bu kıza belli bir mesafede durduğumda içimde bir şüphe vardı.

"Deb?" dedim emin olmak için. "Burada ne işi var?"

"Senden nefret ediyorum." dedi titrek bir sesle. "Senden nefret ediyorum!"

Bağırması ile hafifçe irkildim. Sonra toparlandım ve kaşlarımı çattım.

"Asıl ben senden nefret ediyorum!" dedim. "Hayatımı mahvettin. Ben sana ne yaptım?"

Yüzüne küstah ifadesini oturtmasını bekledim ama kollarını kendine daha sıkı sardı ve dudakları titredi. Ona biraz daha yaklaştığımda aslında göründüğünden kötü olduğunu gördüm.

"Bu halimin suçu sensin." dedi. "Annem değil, Justin değil, Louis değil. Sensin!"

"Ben ne yapmış olabilirim sana?" dedim tekrar.

Çenesini sıktı ve başını iki yana salladı. Geri geri yürümeden önce ağladığını fark ettim. Debroah'ın ağladığını daha önce hiç görmemiştim.

"Ne halin varsa gör Debroah." dedim arkamı dönüp ilerlerken.

"Aptal!" diye bağırdı bana yolun yarısını geçmişken.

Sonrasında sadece acı fren sesini duydum. Yerimden sıçrayıp arkamı döndüğümde yerde yatan Debroah'ı gördüm.

"Debroah!" diye bağırdım koşarken. "Debroah!"

Yanına ulaştığımda herhangi bir yarası olmadığını fark ettim ama titremesi artmıştı ve şaşkın bir ifade ile etrafa bakıyordu.

"Debroah?" dedim saçlarını yüzünden çekerken. "Deb, bana bak. İyi misin?"

"Ona hafifçe çarptım." dedi arabanın şoförü. "Tanrım o iyi mi? Hastaneye gitmeli miyiz?"

Deb bir şey mırıldandı ve kollarım arasındaki bedeni tamamen gevşedi. Bir elim ensesinin altında diğer elim ise yüzünü kavramış gözlerini açması için sarsıyordum. Daha sonra ağzından kaçan bir hıçkırıkla birlikte gözlerini açtı ve gözlerini gözlerime sabitledi. "Neden? Neden kurtardın ki? Ölseydim keşke, mutlu olmaz mıydın?"

Ne diyeceğimi bilemedim o an. Debroah'ın bana yaptığı kötülükleri ödemesini öyle çok istiyordum ki bunun için her şeyi yapabilirdim. Ama böyle değil. Bu şekilde gitmesini istemezdim. Bu yüzden arkamı dönüp gidememiştim.

"Söyle..Neden gitmiyorsun?"

"Ben sadece.." kuruyan boğazımı temizledikten sonra yaşlı gözlerine baktım. Her türlü şeytanlığı bilen, herkesi parmağındaki oynatabilen bir kız, nasıl olur da kucağımda ağlıyordu?

"Benim de kardeşim böyle ölmüştü. Kimse onu kurtarmadı. Ben..Bırakamadım, bir başkası olsa bile bırakamazdım. Seni bile." sesimin titrediğini bile bile konuşmaya devam ettim. Ne diye anlatmıştım ki?

"Kardeşin.." sanki çok kötü bir şey söylemişim gibi elini ağzına kapattı ve ağlamaya başladı. Kaç dakika böyle kaldık bilmiyorum ama sanırım hiç iyi değildi.

Koluma tutundu ve bana sarıldı asla beklemiyordum böyle bir şeyi. "Özür dilerim Zayn her şey için özür dilerim. Yaptığım her şey için özür dilerim."









Herkese minnoş yazarlarınızdan selamlar selamlar
Şimdik bu yaz tatiline kadar ki son bölümümüzdü bilgilendirelim (sanki normalde çok sık atıyoruz akdkaodwl)
Lütfen yorumları yüksek tutun bizim çalışma şevkimiz onlar sayesinde canlanıyor
Teşekkürler
Bye

-irwinslotus ve sexorjustin

Deb's Game || MalikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin