Odama girer girmez kendimi sırt üstü yatağa attım ve hızlı hızlı soluklandım. Debroah ile öpüştüğüme inanamıyorum. Sanki o an içimden başka biri çıkmıştı. Onu tutkuyla öperken içimde oluşan öfkeye, kine ve aynı zamanda rahatlığa anlam veremiyordum.
Bu saçmalıktı.
Kendime çok kızıyordum. Benliğime zıt bir şey yapmıştım. Nefret ediyorum ben o kızdan. Nefret. Nefret. Nefret.
Sinirli birkaç nefes aldıktan sonra doğruldum ve başımı ellerimin arasına aldım. Aslında neden kızdığımı bilmiyordum. Biriyle öpüşmüştüm sadece, savaşa falan girmemiştim. Fakat sorun şu ki, o birinin şeytanı bile mağlup edecek derecede yılan bir kız olmasıydı. Ve ben bunu kendime yediremiyordum.
Oflayarak kalktım ve üstümü değiştirip mutfağa girdim. Bir şeyler atıştırırken somurtmadan edemiyordum. Çünkü kendi içimle konuşurken bile itiraf etmek istemediğim şeyler düşünüyordum.
Debroah'ı öpmek çok hoşuma gitmişti.
Nasıl olabilir bu ya. Ben nefret ediyorum ondan.
Söylenmeyi bırakıp yemeğimi yemeye başladım. Bir yandan da youtubedan bir video açıp merakla yerken zamanın geçtiğini unutmuştum. Arka arkaya bir sürü şey izlerken birden ekran kapandı. Sonra Harry'den gelen aramayı görünce gözlerimi devirerek telefonu açtım.
"Efedim?"
"Naber başkan?"
"Beni mi özledin Harry.."
"Evet, aşkımı ilan etmek için aradım."
"Siktir ordan." dedim gülerek.
"Partiyi ne zaman veriyoruz?"
"Ne partisi lan?"
"Yuh. Okulun başkanı oldun! Ülke seçimlerini kazanmış gibi bir şeysin. Kutlamayacak mıyız?"
"Bilmiyorum ki..Kutlayalım mı?"
"Sen salaksın.."
"Aslında haftasonu da ev boştu. Fırsatım varken yapsak güzel olur. Ama nasıl ayarlayacağız?"
"Evi çocuklarla hallederiz, sen kimleri çağıracağını ayarla."
"Bizim sınıfı?"
"Herkesi mi? Debroah ve abisi gelmez herhalde."
"Neden? Onunla aynı sınıftayız, ayıramam doğru olmaz."
Bana salak olduğumu defalarca kez söyleyip biraz daha saydırdıktan sonra telefonu kapattı. Omuz silkip tostumu yemeye devam ettim.
✨
"Lan doğum günü mü kutluyoruz? O balonlar ne?!" dedi Liam Harry'e doğru bağırarak.
"Karışma benim işime!"
Onlar didişirken yiyecekleri tabaklara boşalttım ve tek tek dizdim. Yanımda ise Louis vardı ve içkileri ayarlıyordu. Onunla barışmıştım, tabiiki de. Çocukluk arkadaşımı saçma sapan sebepten dolayı kaybetmek istemiyordum. O benim kardeşimdi.
Canı sıkkın gibi duruyordu, onun tanıyordum, bugün biraz soğuk tavırları vardı. Benimle alakalı olduğunu sanmıyordum ama elimi sırtına koyup varlığımı hissettirdim. "İyi misin?" Öyle dalmış ki, sesimi çok geç duydu.
"İyiyim."
İçkileri alıp yiyeceklerin yanına koyarken arkasından gittim. "Sorun mu var? İyi gözükmüyorsun?"
"Hayır yok.." dedi buz gibi bir sesle. "Sınavlara çalıştım dün, uyuyamadım sadece."
"Anladım." dedim başımı sallayarak. Onu orada bırakırken dikkatimi hala salonun köşesinde balonlarla uğraşan Harry'e verdim. Ben biliyorum ona yapacağımı. Yerden bir tane balon aldım ve sessiz sessiz, hiç belli etmeden dibine girdim. Daldığı için beni fark etmemişti. Ve anide balonu patlatınca yerinden sıçrayıp küfürü bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deb's Game || Malik
Fanfiction"Kötü kızları yargılamak kolaydır çünkü onların hikayesi asla anlatılmaz, Malik." ✨ ─ IRWINSLOTUS & NATURALMALIK Kapak Tasarımı: Flawless Graphic [10022021 #1 malik]