0.3

243 56 14
                                    

Sevgili Deryâdil,

Sana bir müjdem var! Bu günlüğe anlatmayı bitirdiğimde hayatım da bitecek. Ne güzel bir karar değil mi? Ölüme kavuşabilmem için biraz daha anlatmalıyım sana.

O günden sonra her sabah uyanır uyanmaz cama koştum. Her sabah elinde sarı laleler, beni beklerdi penceremin karşısında. Her sabah sanki ilk kez görüyormuş gibi şaşırırdım lalelere. Yine o sabahlardan birinde rutinimiz haline dönen şeyleri yaptım.

Barış beni sabahları sokakta beklerdi ben de koşarak kavuştururdum ikimizi. Daha birkaç haftadır tanışıyor olsak bile alışmıştık birbirimize. O gün ilk defa şarkı dinlemekten başka bir şey yaptık, bir banka oturup birbirimizi dinledik.

Annesi ve babası bilindik bir şirkette yüksek rütbeli bir yerdeymiş, şuan çıkartamıyorum. Hep ilgi içinde büyütmüşler Barış'ı. Biliyor musun, evlerinde hiç kavga olmazmış. Birbirlerini çok severlermiş. Barış'ın bir de kız kardeşi varmış, küçükmüş.

En güzel okullarda okumuş Barış, kısacası mutsuz olması için bir sebebi yokmuş. O zamanlar da çok iyi bir üniversitede tıp okuyordu. En büyük hayali ise astronomi okumakmış ancak ailesi   ,ilk defa, ona tıp okuması konusunda baskı yapmış.

O gece ben de anlattım bir şeyler, gece çöktüğünde aynı bankta oturuyorduk. Ben bu sefer soğuğu bahane edip ona yaklaştım. Kokusuyla kendi gezegenimin oksijenini bulmuştum bile. Kendimden geçmek üzereyken konuşmaya başladı. Gökyüzünü gösterip heyecanlı heyecanlı bir şeylerden bahsediyordu. Çok iyi bildiğim halde o anlattığı için bir kez daha dinledim.

"Bak şuradaki de Kutup Yıldızı. Yön bulmanı sağlar."

"Barış, sana acı bir haberim var," Bana kaşlarını çatıp dönerken ekledim "Astronomi okuyorum ben."

"Ne?" Kahkahalarım sokaktaki birkaç kişiyi bize döndürse de umursamadım.

"Basbayağı."

"Niye başta söylemedin?" Yanağına utangaçça bir öpücük kondurdum.

"Çok tatlı anlatıyordun, bölmek istemedim."

"Bak sen, o zaman sen anlatmaya devam et." İlgili bir şekilde yüzüme bakmaya başladı.

"Ama böyle bakarsan anlatamam ki!" Bana yaklaştı.

"Nasıl bakarsam?" Sırıtıyordu.

"Pislik yapma, of anlatmıyorum!"

"Hadi bir kere anlat, ne olacak ya?"

"Yok, inat ettim. Anlatmayacağım." Elini burnuma kondurdu ve banktan kalktı.

"Nereye?"

"Bana gökyüzünü anlatacak bir kız bulmaya gideceğim."

"Sen tam bir... Git ulan!"

Dediğini yaptı ve gitti. O gün içimdeki küçük sinirle eve gittim. Sırıtıyordum aptal aşıklar gibi, ki zaten onlardan biriydim.

Ne kadar giderse gitsin ertesi gün kapımın önünde olacağını biliyordum. Çünkü gelirdi. Şimdi yaptığının tam tersi o beni yalnız bırakmazdı.

Acının Kırık Kızı | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin