Veda

195 37 3
                                    

"Meleğim, her gece bana göz kırpan o yıldızda oturuyorsun değil mi? Parlaklığı bütün yıldızları kıskandıran, ayın hemen yanındaki, yıldızdasın. Her gece senin için ay oluyorum Dide'm. Biliyorsun değil mi?"

Genç adam toprakta ellerini gezdirdi. Sevgilisinin saçlarını hayal ederek bir kez daha ellerini toprağa koydu. Sanki Dide kendini belli etmek istercesine toprağı ısıtmıştı.

Genç adam bir süre daha orada durdu. Konuşmadı, sustu. Mezar taşının beyazlığını karartan dört harfe baktı. Küçük Dide'si o yıldızdan onu izliyormuş gibiydi.

Adamın gözünden düşen damlalar çürümekte olan bedenin toprağına yağmur oluyordu. Çürüyen bedene yapışan günahlar yağmurla kızın bedenini özgür bırakıyordu.

"Dört ay Dide, o güzel yüzünü görmeyeli dört ay oldu. Kendimi affedemiyorum. Keşke... Keşke apartmanın önünde durup ilk gün gibi olmasını beklemeseydim. Keşke daha önce gelseydim. Keşke kurtarabilseydim seni Dide."

Adam gözyaşları artarken bir süre sessizlikten cevap bekledi. Dide'si gibi cevap da gelmemişti.

"Bir adam geldi oturdu bankımıza bugün, bana dedi ki 'Sevdiklerimizi yer mi alır zannedersin çocuk, biz onları yerin hapsinden göğün özgürlüğüne uğurlarız.' O cümle içime öyle bir battı ki Dide'm... Hiç tanımadığım o adamın kollarında hıçkıra hıçkıra ağladım."

Seni koruyabilmek için güçlü olmam gerekiyordu diye geçirdi aklından adam, bizi kavuşturabilmem için seni korumam gerekiyordu ama yapamadım Dide'm.

O gece de gökten kafasını indirmeden evine yürüdü adam. Soğuk hava yüzünde kuruyan gözyaşlarına çarpıp içini titretmişti. Evlerinin karşısındaki denize uzun uzun baktı adam. Bir banka ilerleyeceği sırada kafasını sağa çevirdi. Hemen yanındaki bankta yalnız bir kadın oturuyordu. Gözleri o kadar uzaktaydı ki...

Sen de mi böyleydin Dide'm diyerek gözlerini tekrar o küçük ama diğerlerini kıskandıran yıldıza çevirdi.

Yavaş adımlarla banka otururken hemen sağdaki bankı izlemeye devam ediyordu.

Tanrı'm dedi adam, eğer Dide'nin ruhunu bir bedene bağışlayıp döndürdüysen bu karşımdaki kadın mı Dide'm?

Hastalıklı düşünceleri vardı, hastalıklı düşünceleri diğerlerini doğururken gözlerini o banktan ayırmıyordu. O sırada uzaktan ona benzer bir adam gelmeye başladı.

Omuzları çöküktü adamın, Ege'nin sahillerine vuran yaralı bir balık gibi sakince bekleyen kadına yaklaşıyordu. Ayağının önünde küçük bir taş, onu yuvarlayarak geliyordu.

Birden bakışları kadına çarptı. Barış ikisini de dikkatle izliyordu. Adam garip bir ikilemin ardından banka oturdu.

Barış gözünden düşen bir yaşla gözlerini onlardan ayırdı ve gökyüzüne uzun uzun baktı. Yolun karşısına geçip soğuk ve soluk mavi duvarlara dokunarak girdi eve. Çatı katındaki o küçük pencerenin önüne oturdu. Yanıbaşında Dide'sinin elleriyle yazdığı günlük vardı.

Henüz bugün son sayfasına ulaşabilecekti genç adam. Genç ama ruhu çökmüş bir adam... Ne garipti, sevdiği kadının ilk ruhu ölmüştü onun kollarında, sonra bedeni son nefesini vermişti ve yine onun kollarındaydı.

Acının Kırık Kızı | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin