0.6

168 50 5
                                    

Sevgili Deryâdil,

Dayanamıyorum, yoruldum. Her gün onu benden alan treni görmek acı veriyor. Aklıma o gün geliyor. Merak ettin farkındayım. Sabret, anlatacağım.

Ah, dün gece yaptığım şeyi söylemek istemiyorum. Kızmazsın sen, anlarsın beni ama... Ne bileyim. Ben dün gece ölmek istedim, o kadar çok istedim ki... Denedim de, olmadı. Yaşamak bana daha çok acı verirken ruhumu teslim edemedim. Hayır, ağlamamalıyım. Devam etmeliyim yazmaya.

Çok güzel geçen günlerden birindeydik. Yine gece yıldızları izlemiş sonra uyumuştuk. Bu sefer tek bir farkla, birlikte uyumuştuk.

Sabah uyandığımda beni izliyordu. Her sabah benden erken kalkardı. Önce kahvaltı hazırlardı, ben ise burnuma dolan kahvenin kokusuyla uyanırdım.

Kahveyi çok severdi, bazen o elinden düşürmediği fincanı olmak isterdim. Bu çok masumca bir istekti, sadece fincana imrenirdim. Hiç bırakmazdı onu, beni de bırakmasın isterdim.

Doğum günümden birkaç gün önceydi, fonda bir kadın naif bir aşk şarkısı söylüyordu. Bir süre yatakta birbirimizi izledik.

Öyle güzeldi ki... Dokunamazdım. Yanardı ellerim sıcacık tenine değince. Ama daha çok kalbine dokunmayı severdim. Kimsenin parmak izi yoktu henüz orada. Ben her bir karışına izlerimi bırakmak isterdim.

Bir süre sonra yatağın altındaki sarı laleyi bana uzattı. Bana hiç gül vermezdi, dediğim gibi sıradan bir aşk hikayesi değildi.

Acının Kırık Kızı | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin