1.1- Dönüm noktası

1.5K 47 3
                                    

HİKAYENİN İLK ÜÇ BÖLÜMDE SIK ZAMAN ATLAMASININ SEBEBİ GEÇİŞ BÖLÜMÜ OLMASINDANDIR.

MULTİ'DE KARAKTERLER VAR😊

Matematikte bir doğru nasıl kırılmaya uğrar? Çok düşünmeye gerek yok aslında. Ya aşağı iniyordur ve o kırılmadan sonra yukarı çıkmaya başlar. Ya da yukarı çıkıyordur ve o kırılmadan sonra aşağı inmeye başlar. Hayattaki örneklerde buna benzer.

Hani herkesin hayatında bir dönüm noktası olur ya.

Ya çok kötü bir olaydır o. Ya da çok iyi. Benim dönüm noktamda son sınıflardan Soner'di. Daha doğrusu ben öyle olmasını istiyordum. Soner ve ben. Düşüncesi bile çok güzeldi. Soner, her daim dağınık duran koyu saçları ve koyu gözleriyle yine çok yakışıklı duruyordu.

Bir elini cebine sokmuş arkadaşının anlattığı şeyi sıradışı bir yakışıklılıkla dinliyordu. Birilerinin bana seslendiğini duyduğumda bakışlarımı karton bardaktaki soğumuş çayıma oradanda bana seslenen arkadaşım Zuhal'e çevirdim.
1.72 lik boyunun avantajıyla her daim giydiğini kendine yakıştıran hatta iğrenç krem rengi okul eteğini bile güzel taşıyan briydi Zuhal. Gerçi bendede Dilan'da da boy vardı ama Zuhal moda konusunda gerçekten en iyimizdi.

Tek kusuru kahverengi kıvırcık saçlarına fön çekmeye çalışmasıydı. Saçlarını çektiği fön yüzünden normalinden daha kabarık bir hale sokmuştu. Şu an kaverengi saçına uyumlu kahverengi gözleriyle tam bir cadı gibi görünüyordu. 

"Bir şey mi dedin?'' Dilan gözlerini devirip Zuhal yerine cevap verdi. "Oo uçmuşsun kızım yine. Bırak şu çocuğu düşünmeyi artık.'' Her teneffüs karton bardakta çay alır ve o çay soğuyup birileri beni uyarana dek oturur Soner ile ilgili hayallere dalardım.

''Bırak tabii,'' dedi Zuhal araya girerek. ''Bırak deyince bırakılıyor, haklısın," dedim gözlerimi devirerek. ''Ayrıca sana yıllardır sigarayı bırakmanı söylüyorum. Bırakıyor musun? Hayır! Demekki neymiş başkalarının demesiyle bir şeyler bırakılmıyormuş değil mi Zuzu?''

Ona genelde Zuzu derdim. Her ne kadar ilk başlarda buna sinir olsada artık o da kendine bu lakabı yakıştırmaya başlamıştı. ''Aynı şey mi şimdi bunlar? Ne alakası varki?'' dedi bozularak. Doğrular her zaman birilerini bozardı.

''Yaa tabii tabii.''

Dilan'ın homurtusuna yeni bir göz devirmeyle karşılık verdikten sonra bakışlarımı Soner'in olduğu yere çevirdiğimde gitmiş olduğunu gördüm. ''Kaçırdım sizin yüzünüzden! Of nereye gitti bu çocuk ya?'' Onlara söylene söylene on ikilerin katına çıktım.

Soner'i yana yakıla ararken dikkat çekmemek için koridorda arada bir durup tanıdık birileriyle konuşuyordum. Sonunda bakışlarım kaloriferlere yaslanmış bir halde duran Soner'e iliştiğinde tam gülümsüyordumki yanındaki kızı görmemle yüzüm yine asıldı.

Hep böyle oluyordu.

O okulun en ulaşılmaz,en çapkın çocuğuydu. Herkes ona hayran ben ise o herkese gıcık...Kendi kendime sinirlenip gözyaşı döküp yarın tekrar onu seyretmeye başlayacaktım.

Kızlarsa yine onun bana göre olmadığını,kötü alışkanlıklarının olduğunu, -bunu nerelerinden uyduruyorlardı bilmiyorum. Soner yapmazdı öyle şeyler- her gün başka kızla gününü gün ettiğini söyleyip duracaklardı.

Ve ben yine akıllanmayacaktım.

Kısır döngü yani.

''Ne olacak böyle?" diye mırıldandım kendi kendime. ''Daha ne kadar uzaktan seveceğimki seni? Niye görmüyorsun beni Soner, niye?''

KALBİM SANA EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin