15.1- Amca

88 9 8
                                    


💌💌SARP'TAN💌💌

Tehlike

Belkide şu hayatta en fazla karşılaştığım durumdu. Berfu'nun veya Uzay'ın aksine tehlikenin üzerine gitmeyi severdim ben. Bunu öğrenmiştim çünkü. Böyle görmüştüm. Çocukken sokakta yalnız başıma kaldığımda da, bir köpek kulübesinde sabahladığımda da. Mesleğimi yaparken de.

Kenan Maysar…

Amcam.

Benden nefret eden amcam. İsterse beni gördüğü yerde öldürsün ama öncesinde ona birkaç şey sormama izin versin. Şu an hayatımda belkide babamı ondan daha iyi tanıyan kimse yok. Kimsem yok.

Handan, babamla uzun süre evli kalamamış. Haluk girmiş araya. O yüzden Bahri Taştan'ı, babamı, amcamdan dinlemem gerekiyordu. İsterse sonra çeksin vursun. Umurumda değildi. Ben zaten ölmüştüm.

Çok sevdiğim, uğruna bütün tehlikelere göğüs gerip gece gece sokağa kaçtığım, annemi çıldırttığım adamın gerçek babam olmadığını öğrenmiştim. Bunca yıl hem bir yalanla büyümüş hemde bir yabancının arkasından gözyaşı dökmüştüm.

Hemde gerçek babamı benden alan bir yabancının. Hatta annemide. Onunda benden nefret etmesinin sebebi o adamdı. Haluk Şahmaroğlu. O adamı öyle çok benimsemiş, sevmiştim ki anneme birkaç kez vurmasını göz ardı etmiştim.

Hiç aklıma gelmemiştiki annemin beni sırf bu yüzden terk edeceği. Sevgiye yoksun Handan, şiddet gördüğü adamın oğluna sevgi göstermesine dayanamadı ve terk etti işte beni. Ne düşündü acaba giderken?

'Sen yeterince sevgi gördün Haluk'tan. Yedi yıl o vardı yanında. Şimdi sıra bende. Benimde sevgiye ihtiyacım var oğlum. Hoşça kal.'

Kim bilir?

Yedi yıllık sevgininin ardından kat ve kat yıl acı çekeceğimi kim bilirdi? Beklediğim kişinin bana doğru geldiğini görmemle oturduğum iskemleyi geriye iterek kalktım. "Senin ne işin var burada?'' Adamları, ondan en ufak bir hareket görse silahlarını çıkaracaklardı.

Bunu, elleri bellerinde beklemelerinden anlamıştım.

"Konuşmaya geldim.''

"Seninle konuşacak bir şeyim yok benim. Kapıyı gösterin.'' Adamlarına verdiği emir üzerine bana sırtını döndüğünde ''Amca,'' dedim sert bir sesle. Olduğu yerde kalakaldı. Adamlardan ikisi kolumdan tutmuştu. Onlara zorluk çıkaracak bir şey yapmadan önce Kenan Maysar'ı izledim.

Ne tepki vereceğini. Belkide çok kızıp kendisi çekip vuracaktı beni. Ya da… Bilmiyorum. Beton gibi olmuş suratını bana döndü şaşkınlıkla baktı. ''Handan mı söyledi?'' dedi gözlerime bakarak. Kollarımı savurarak beni tutan adamlardan kurtuldum.

Beni tekrar tutmalarına fırsat olmadan ''Bırakın. Çıkın!'' diye emretti. "Nereden öğrendin dedim?!''

"Handan'dan. Sinirli bir anına denk geldi ve savunduğum adamın aslında pislik biri olduğunu söyledi. Sonra ise Bahri Taştan'ı.'' Anneme, babam yaşıyor olsa ondan utanacağını ve suratına dahi bakmayacağını çünkü emanetine, bana, sahip çıkamadığını söylüyordum.

O da ''Öyle mi?!'' diye bağırdı bana. ''Baban çok mu iyiydi?'' İşte bu babam hakkında söylediği ilk cümleyle başladı her şey. Bana onun gerçek yüzünü böyle söyledi. Ne tepki vereceğimi bilemedim. Uzay'lar geldiğinde gerçeği çoktan öğrenmiştim.

Titriyordum. Berfu'yu görene kadar nöbet geçirir gibiydim. O gelmeseydi ne yapardım bilmiyordum. ''Kardeşimin adını ağzına besmeleyle al!'' diye bağırdı bana. ''O senin hiçbir şeyin değildi.''

KALBİM SANA EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin