10.3- Eve geri dön

247 15 2
                                    


Ben öğle molasındayken çalıştığım yere hiç beklemediğim biri geldi. İlayda. Upuzun siyah saçlarını savura savura yanıma geldi. Gelişinden laf sokmaya geldiğini falan sanmıştım ama normalde buluşan iki dost gibi sarıldı bana.

''Canım? İyisin değil mi?''

''İyiyim,'' dedim şaşırarak. İyi olmasam işe gelemezdim zaten. Raporumun günü dolduğu için iş başındaydım. Ayrıca bugün büyük gündü. Yani iyi anlamdamı bilmiyorum. Büyük olayların olacağı günlere öyle denir ya. Ondan dedim bende.

İyileştiğime ikna olan Sarp beni evime bırakacaktı. Annesini tekrar eve aldığı gecenin sabahında hemen gidip annesine bir ev tuttu. Onu benimle aynı evde yaşatmamaya kararlıydı. Evle ilgili ne varsa ilgileneceğini ve bir daha gelmemesinide ayan beyan söyledi.

Ama Sitare hakkında en ufak bir şey demedi. Sitare'yi kovduğu için pişman mıydı bilmiyorum. Bazen öyle olduğunu düşündürüyordu bazense tam tersini. Sitare annesiyle kalıyordu. Sarp bunu bildiği için o eve gidemiyordu ama iki kez Sitare'yi aramak üzere olduğunu gördüm.

İkisininde sonucunda aramasada bunu düşünmesi bile kademe atladığının ispatıydı öyle değil mi? 'Tamam, gel benim kardeşim ol. Abi de bana,' diyemezdi bir anda. Aralarının yavaş yavaş düzeleceğine inanıyordum.

''Hastaneden sonra rahatsız etmemek için aramadım. Ama işe döndüğünü duyunca Uzay'dan adresini aldım.''

Bir an Sarp'tan diyecek diye endişe etmedim değil doğrusu. ''Ben seni işinden alıkoymuyorum değil mi?''

''Hayır, moladayım.''

''Tamam o halde? Beraber birer kahve içelim.''

''İlayda bak ben-"

''Berfu lütfen diyorum. Kırma beni lütfen.'' Hayır demek istesemde ağzımdan ''Tamam,'' çıktı. İkimiz için birer kahve getirdim. Karşılıklı içerken ''Eğer Sarp'la beni yanlış anlamana sebep olduysam özür diledim,'' dedi bir anda.

''Biz sadece iki yakın dosttuk.'' Cümledeki geçmiş zaman kipine takılmıştım doğrusu. ''Hâlâ öyle miyiz bilmiyorum ama Sarp seni üzmemek için aramıza mesafe koydu. Yani ben öyle seziyorum. Yoksa benim Sarp'a karşı farklı boyutta bir düşüncem olamaz.''

''Ben üzülmem. Niye üzüleyimki?''

''Yani eşinin başka biriyle... Ya anla işte. Yanlış falan anlarsın diye.'' Parmağımdaki boşluğa baktım. Normalde orada yüzük olduğu için gözüm kayıp duruyordu ama şimdi sadece alışkanlıktandı. Sarp yüzüğü takmak zorunda olmadığımı söylediğinde sevinemedim.

Garip biliyorum.

Ama sevinemedim işte.

''Berfu ben buraya seninle dost olmaya geldim. Yani sende istersen ben seninle arkadaş olmak istiyorum. Sarp'la eskiden olduğumuz gibi.'' Şaşırmıştım. İlayda'dan böyle bir şey beklemiyordum. O daha çok dizilerdeki veya romanlardaki hiç değişmeyen kötü kızlar gibiydi.

Güzel, gıcık ve kötü.

''Bir şey demeyeceksin galiba?''

''He şey pardon dalmışım.'' Boğazımı temizleyip İlayda'ya çevirdim bakışlarımı. ''Olalım tabii. Yani senin niyetin bu yöndeyse bende geri çevirmem.''

"Süper,'' dedi gülümseyerek. ''Kusura bakma ben biraz hızlı kaynaşırım.''

''Bende tam aksiyimdir,'' dedim gülümseyerek. Sarp'la bir ilgisinin olmamasını bilmek içimi ferahlatmıştı. ''O zaman ben seni daha fazla tutmayayım.'' Kahveyi masaya bırakıp bana sarıldı yine.

KALBİM SANA EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin