9.1-Aşk herkese yakışır

252 8 1
                                    


ŞARKI: FERHAT GÖÇER🎶 SEN ELİMDEN TUT

MULTİ: SİTARE

Sarp annesini görünce bir süre donukladı. Ama yinede kendine yılların üzerine yüklediği o şaşkınlığı yaşamaya fırsat vermeden çekti gitti. Peşinden gittim bende. Evine gittiğimde Sitare'nin bavulunu ve eşyalarını kapının önüne koyduğunu gördüm.

Beni gördüğünde kapıyı kapatacaktıki koşup kapıya ellerimi yasladım. ''Git buradan Berfu. Yarın yüz yüze bakabilmemiz için git.''

''Sarp yapma. Benim ne suçum var?''

''İşte tamda bu yüzden git. Varsa bile suçun bunu duymak istemiyorum.''

''Var mı sence benim suçum? Ben hiç yapar mıyım böyle bir şey?'' Öfkeyle kapıya yumruğunu vurdu. ''O zaman niye oradaydın?''

''Sitare'yi takip ettim. Ben senin annen-''

''O kadın benim hiçbir şeyim değil Berfu!''

''T-tamam. Özür dilerim. O kadının kim olduğunu nereden bilebilirdim ki?'' Bilseydim bunu Sarp'a söylemeden durmazdım. Her ne pahasına olursa olsun ona söylerdim. ''Berfu benim biraz kafa dinlemeye ihtiyacım var. Anlıyor musun?''

''Sitare'yi kapının önüne koyup beni kovarak mı?''

''Bak o kız umurumda değil tamam mı? Ahmet içinde değeri yokmuş zaten yanımda tutmamın bir anlamı yok. Ama sen başkasın. Seni kovmam. Kovamam.'' İçeri geçip kapıyı kapattım. Peşinden salona girdim. Etraf darmadağındı.

Sinirini ben gelmeden hemen önce eşyalardan çıkarttığı bariz ortadaydı. ''Abi!'' Kapı yumruklanmaya başlayınca Sarp adeta uçarak kapıya doğru ilerledi. Peşinden ''Sarp!'' diye bağırarak koştum. Kapıyı açıp Sitare'nin kolunu sımsıkı tuttuğu gibi örseleyerek bağırdı.

''Bana abi deme lan! Abin yok senin! Bak abin Soner falan da demiyorum. O bile istemez seni bu halde. O bile!'' Sitare mavi gözleri dolu dolu ''Bana da yeni ulaştı. Gerçekten sana yalan söylemedim,'' dedi ama Sarp ''Bana söylemedin,'' diyerek kolunu iterek bıraktı.

''Defol git şimdi nereye gidiyorsan.'' Kapıyı sertçe kapatıp öfkesinide peşine takarak içeri geçti.

''Sarp-"

''Bana akıl vereceksen sende git.'' İşin aslı 'yanındayım' diyecektim ama o öyle çok öfkeliydiki kırık dökük eşyaları yeniden kıramayacağı için bin defada kırsa bin birinci defa yeniden kırabileceği birini arıyordu. ''Akıl vermeyecektim. Sen çok öfkelisin sonra konuşalım.''

Kapıya kadar ilerlemişken bana yetişip dirseğimi tuttu. ''Özür dilerim. Sen... gitme bir yere lütfen. Senin bir suçun yok ya... bu bana yeter. Çünkü bunu benden saklamış olsaydın adını duyunca hızla çarpan kalbim bile seni affettiremezdi bana.''

Kafamı bağrına yaslayarak sarıldı bana. Gitmeyeceğime emin olunca geri çekildi. Salona geçtiğimde aramızda uzun bir sessizlik olunca etrafı toplamak için kalkıp devrilmiş sandalyeyi düzelttim.

''Berfu dağıttıklarımı toplamak zorunda değilsin. Sana bu yüzden kal demedim.''

''Biliyorum.''

''Gel o zaman,'' diyerek yanını gösterdi. ''Susmayı sevmiyorsun farkındayım ama bende çok konuşmayı sevmem. Bugünlük benim kurallarımı kendi kurallarınmış gibi görsen olmaz mı?''

''Yanı başımda üzüldüğünü görmek kötü hissettiriyor ama.'' Gülümseyerek ayağa kalkıp bana doğru geldi, ellerimi tuttu. ''Üzülmüyorum. O kıza kızdım ama o da geçti. Zaten benim hiçbir şeyim de değil. Yalan söyleme özelliğinide o kadından almış olmalı.''

KALBİM SANA EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin