14.1- Gül yağmuru

176 13 4
                                    


ŞARKI: NESRİN SİPAHİ🎶 YILDIZLARIN ALTINDA (Söylediğim yerde açabilirseniz daha güzel oluyor.)

İki saat gazetecilerle uğraştıktan sonra odaları ayarladık. Sedat Bey'in odasının karşısında Su ile benim odam vardı. Bize ayrı oda teklif ettiler ama biz istemedik. Birlikte daha iyi çalışıyorduk. Alt katıda kiraya verdik.

Sedat Bey en altıda vereceğini söyledi. Ajansa yoğun ilgi vardı çünkü burası daha öncesinde bilinen bir isme, Ahmet Seçkiner'e aitti. Kapatıldıktan sonra açılmaz sanılıyordu ama biz bu algıyı yerle bir etmiştik. Sonuçta batan burası değildi.

Ahmet Seçkiner'in ta kendisiydi.

İşler hafifleyince meşgule attığım Zuhal'e döndüm. Onunla konuştuk uzunca. Ajansa çok sevindi. Ama Ceyhun abiye benim kadar şaşırmadı. ''Kimse kimseye sebepsiz öyle davranmazdı," dedi. Sanırım saf olan bendim.

Zuhal'den sonra Dilan'ı aradım ama Uzay'la olduğunu duyunca kapattım. Şimdi Uzay'ın yanında Sarp'la ilgili bir şey sorsam cevap veremezdi. Sarp ciddi ciddi beni unutmuştu. Gelmeyecekti istemeye falan. Umudu kesmiştim artık.

Hava kararınca eve geçtiğimde babam ve Baray parktan dönüyordu. Baray bu evi çok sevmişti. Dedesini ve anneannesinide öyle. "Baba ben yarın götürürdüm uğraşmasaydın keşke akşam akşam.''

"Torunumla gezdik biraz,'' deyince üstelemedim. "Seninki istemeye gelmeyecek galiba?'' Bakışlarımı kaçırarak sustum. Babam omzuma dokunup içeri geçti. Üzgünlükle odama kapandım. Sarp beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

Keşke sadece beni olsa. Babamıda öyle. Kapının tıklandığını duydum. Odamdan çıkmayacaktım ama Baray'ın 'Sarp!' diye bağırmasıyla heyecanla yerimden kalkıp odadan çıktım. Yanında Uzay'da vardı. Gözlerini bana çevirip gülümsedi.

"Niye geldin?'' dedi babam. ''Berfu'yu almaya.'' Uzay boğazını temizleyerek ''İstemeye,'' diye düzeltti. "İstemek ne dede? Parka gitmeyi istemek gibi mi yani?'' Babam, kafasını eğerek Baray'a bakıp ''Yok oğlum öyle değil,'' dedi. ''Annen sana sonra anlatacakmış.''

Tekrar onlara dönüp Uzay'a baktı. ''Sen kimsin? Bir büyüğünle gel demiştim sana.''

"Ee efendim ben Sarp'ın abisi sayılırım. Büyüğüyüm yani.'' Gülmemek için dudağımı ısırdım. Babam 'beni mi kandırıyorsunuz?' der gibi bir bakış attı ikisine. "Doğru söylüyor,'' dedi Sarp. ''Benden büyük.''

''Büyükten kastım anne-"

"Annemde babamda yok benim Hüseyin Bey. Babam hayatta olsaydı emin olun bu anı kaçırmazdı. Kimsem yok diye isteyemeyecek değilim ya karımı.'' Uzay ikide bir Sarp'ı düzeltircesine boğazını temizliyordu.

Gerçekten büyüğü gibi davranıyordu. Üzerine bir oturaklılık gelmişti sanki. "Beni içeri almayacak mısınız?'' Babam ikisini içeri buyur etti. Peşlerinden bende oturma odasına girdim. "İkiniz mi isteyeceksiniz yani?'' dedi babam 'bu nasıl ?' der gibi.

''Ben kızımızı oğlumuza isteyeceğim Allah'ın izniyle.'' Uzay konuşunca gülmeme engel olmak bir hayli zor oluyordu. "Kızım,'' dedi annem. "Kahveleri yap.'' Kafamı sallayıp mutfağa geçtim. Cezveyi ocağa koyup Dilan'ı aradım.

"Berfu?''

''Dilan,'' dedim gülerek. ''Uzay ve Sarp burada. Beni istemeye gelmişler ve bil bakalım kim istiyor beni?''

"Ne?'' dedi şaşkınlıkla gülerken. Cezveye soğuk su ve kahve koydum. "Kim istiyor?''

"Uzay. Ya burada olman lazımdı. Çok komikler. Ya kıyamam Sarp'a benim için gelmiş.'' Boşuna üzülmüştüm onca zaman. Bensiz uyuyamadığını söylemişti zaten. Geleceğini anlamam gerekirdi. ''Hemen yelkenleri suya indirme bakayım,'' dedi Dilan azarlarcasına.

KALBİM SANA EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin