Yine Seni Severdim

6.9K 612 38
                                    


Ameliyathanenin önündeki kalabalığa rağmen yapayalnızdı Rüya. Artık her şeye sahip olmasına rağmen eskisinden daha eksikti hsystı. Uğultuları duymamak için ellerini kulaklarının üzerine bastırarak dirseklerini dizlerine yasladı ve başını öne eğerek gözyaşlarını sessiz sessiz akıtmayı sürdürdü.

Son hatırladığı an, Aras'ı ambülansa taşımadan hemen önce sağlık görevlisinin söylediği o söz... 'Nabız yok'... ve o sözün arkasından Rüya'ya musallat olan bir karanlıktı.

Gözleri kararmış, duyduğu sözün ağırlığıyla adeta bedeninden can çekilmiş, Aras'ın nefesinin olmadığı bir dünyayı tüm benliğiyle reddetmişti.

Şimdiyse üzerindeki suni sakinliğin sebebi koluna vurulan ve acısını değil de tepkilerini uyuşturan sakinleştirici iğneydi.

Gözkapaklarını aralayarak hastanenin beyaz zeminini boş boş izlemeye başladığında, ıstırap dolu bekleyişinin bir an önce son bulmasını ister gibi başını ameliyathanenin kapısına doğru çevirdi.

Nefesi duran bir insan oradan nefes alıp mı çıkacaktı?

Bu soruya cevap verecek hali olmadığı için bakışlarını yine yerin zemine dikmeden önce kısa bir an Nehir'e baktı. Başını duvara yaslamış, gözyaşlarını sımsıkı tutmuş, gözlerini kapatmış, abisine duyduğu olanca güveniyle onun sağ salim çıkacağını umuyordu. Aras'ın babası, üvey annesi, diğer aile yakınları ve bir sürü insan oralardaydı ama Rüya yapayalnızdı.

Aras'ın kuzeni Çağrı Mert'in annesi Lale Karahanlı, yoğun bakımın önünde süre gelen tedirgin ve az umutlu bekleyişe inat yüzüne umut dolu bir tebessüm yerleştirerek Rüya'nın yanına oturdu ve kolunu onun omzuna sararak Rüya'yı bağrına bastı. Rüya'nın sessiz hıçkırıklarını arttıran şefkatiyle, "O ne seni ne de kardeşini bırakmaz Rüya'm," dediğinde Rüya onda biraz daha teselli aradı. "Bırakmaz değil mi, Aras beni de Nehir'i de bırakıp gitmez değil mi?"

"Hayır. Bu dünyada tanıdığım en güçlü insandır o."

Rüya, burnunu çeke çeke başını Lale Hanım'ın göğsüne yasladığında, içinde her an yakıcılığı artan yangının kendisini neredeyse kül etmek üzere olduğunu biliyordu. Nefes alamıyor, daralıyor, ameliyathanenin ardında Aras'ın ne halde olduğunu düşündükçe aklını oynatacak raddeye geliyordu. Onunla yaşadığı her bir şey, saniyeler içinde gözünün önünden film şeridi gibi geçiyordu. Bir kere bile Rüya'yı ezmemiş, hor görmemiş, aralarındaki uçurumları yüzüne vurmamıştı.

Biliyordu... Bunları, o amacı uğruna göz ardı falan ettiğinden değil, Aras olduğu için yok saymıştı. Yapısı öyleydi. Sevse de sevmese de Aras hiç kimseyi bir diğerinden ayırmaz, sevgisiz kalbiyle bile adaleti elinden geldiğince sağlardı.

"Bana," dedi Lale Hanım'a. "Öyle özel anlar yaşattı ki... Ve ben o anlarda kendimi öyle özel hissettim ki..." Boğazı düğümlendiği halde zor da olsa konuştu. Zor da olsa söyledi. Zor da olsa içinden geçen gerçeği kendinden bile saklamadı. "Dünyaya bir defa daha gelsem ben yine Aras'la evlenirim. Yine onu sever, yine onunla olurum." Gözyaşları sicim gibi yağmaya başladığında her şeye rağmen onunla yine olacağı gerçeğiyle bir kere daha yüzleşti ama artık Aras'ı kaybetmek denilen uçurumun kıyısındaydı.

Derin bir nefes alarak ayağa kalktıktan sonra ameliyathanenin gri kapılarına doğru yaklaştı. Arkasında bıraktığı gürültülü sessizliğin içinde yüzen insanların kalplerindeki tüm acıdan daha ağırıydı sanki onun kalbinde olan. Avuç içini kapıya yasladıktan sonra alnını da bir umut aralanabileceğini, aralanıp da Aras'ın hala nefes aldığının haberini alabileceğini umduğu kapıya yasladığında sırtına dokundan elin kime ait olduğunu umursamadı bile.

BİR PARÇA MASAL 2 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin