🦑37🦑

10.9K 571 75
                                    

Her sarsıntıda başıma aldığım sert darbeler gözlerimi birazcıkta olsa aralamam için yeterli bir sebep değildi. Ancak beynimi patlatacak kadar sert bir darbeden sonra keskin bir 'gerizekalı' homurtusunun ardından kolumdan çekildiğimi hissettim. Başım onun omzuna yaslandı ve birkaç kez vites değiştirmenin yarattığı hafif sarsıntılar dışında hiç hareketlenmedi.

Oradan personel çıkışlarını kullanarak çıkmıştık. Bunun sebebi ise Salih piçine görünmek istemememdi. Biraz götü tutuşsun istiyordum. Tuvalette unuttuğum çantam yüzünden bana kimse ulaşamazdı. Huzur. Hayır, asıl huzur bir geceyi daha onun evinde geçirecek olmamdı.

Arabaya gelene kadar hiç konuşmamıştık. Gerçi bindikten sonra da konuşmamıştık. Konuşmayı da planlamıyordum. Henüz imasını algılamayacak kadar geri zekalı olamamıştım. Her ne kadar gerçeği öğrenmesi üç buçuk attırsa da, nasıl öğrendiğine dair merakım daha ağır basıyordu. Ne zaman anlamıştı? Hangi hareketimle fark etmişti?

Motor sesi bilincimden git gide uzaklaşırken başımı daha rahat bir konuma getirdim ve Özgür'ün erkeksi kokusunu içime çeke çeke, tüm bu soruları geride bırakarak uykuya daldım.

Mükemmel rahatlatıcı parmaklar saçlarımı nazikçe okşarken mırıldandım. Aynı parmaklar saçlarımdan yanaklarıma, oradan kirpiklerime ve sonra burnuma... Nefes alamıyordum. Ürkerek gözlerimi açtığımda burnumu bıraktı.

"Erken daha, uyusaydın ya." Diye homurdanan Özgür'e dönerken bir yandan da burnumu kaşıyordum. Araba evin önünde durmuştu. Gözüm göstergedeki saate kaydığında iki saatin çoktan geçip gittiğini gördüm.

"Neden uyandırmadın aptal?" Diye sorduğumda afalladı.

"Parmağımla burnunu bile karıştırdım, uyanmadın."

"Iyhh," diyerek kapıyı açtım ve arabadan indim.

Peşimden gelip anahtarla kapıyı açarken gözlerim üzerindeydi. Yüzünde belli belirsiz is izleri vardı. Bende de olup olmadığını merak ettim. Umarım yoktur.

Kapıyı açtığında onu kenara iterek içeri geçtim ve girişteki aynadan yüzüme baktım.

Lanet yangına girsin!

Beyaz tenimin üzerindeki siyah lekelere ve bu lekelerin üzerine çizilmiş garip şekillere baktım.

"Bir saat uyanmamı bekleyeceğine yüzümü temizleseydin keşke!" Ellerimle kabaran saçlarımı düzeltmeye çalıştım.

"Iyhh," diye beni taklit ettiğinde yerdeki ev terliğini ona doğru fırlattım. Terlik omzuna çarptığında kıkırdayarak içeri geçti.

"Banyoya ihtiyacım var!"

"Havlular falan hepsi orada!"

"Kıyafete ihyacım var!"

"Bırakırım kapıya!"

"Tamam be, ne bağırıyorsun!" Diye çıkıştığımda sesli bir şekilde oflayarak odasına girdi.

Banyoya girdiğimde tam da beklediğim bir görüntüyle karşılaştım. Bembeyaz ve ferah. Özgür ve titizlik gibi ayrılmaz bir ikili. Lavabonun yanındaki dolaptan beyaz vücud havlusu ve baş havlusu aldım. Üzerimdeki elbiseyi çıkarıp inceledim. Çok... kötü olmuştu. Bir kenara bırakıp duşa girdim. Sıcak suyun altında yarım saat kadar yıkandıktan sonra havluya sarındım ve kıyafetleri almak için kapıyı açtım. Tam önüne, geçen gelişimde giydiğim içlik ve tişört konulmuştu.

Onları da alıp hızlıca giyindikten sonra havluyla kuruladığım saçlarımı taramak için tarak aramaya koyuldum. Bu sırada Özgür'ün tüm losyonlarını koklamış oldum. Ve hepsine teker teker bayılmış...

Sonunda bulduğum saç fırçası ile saçımı da tarayıp banyodan çıktım. Özgür'ü salonda bulamayınca odasına doğru ilerledim. İçeri girdiğimde onu yatakta sırt üstü uzandığını gördüm. Kolunu gözlerinin üzerine kapatmıştı. Düzenli nefesi ve hafif horultusundan uyuduğunu anladım. Gülümseyerek yatakta yanına tırmandım.

Parmak uçlarımla gamzesinin olması gerektiği yeri, üç günlük sakalını ve burnunun ucunu okşadım. Kusursuz değildi. Güzeldi. Güzellik kavramı kendinizde de karıştırmayın. Güzellik kusurlarınıza rağmen gülebilmenizde, yardım edebilmenizde ve sevebilmenizdeydi. Güzellik kaşının gözünün düzgün olması değildi. O kusursuzluk olurdu. Güzellik sadece yaşayabilmekti. Ve ben gün geçtikçe güzelleştiğimi hissediyordum. En azından onun gözünde. Güzel olmasam şu an yanımda olmazdı değil mi?

Gülümseyerek yanına uzandım ve beline sarıldım. O da hareketlendi ve yüzüne örttüğü kolunu belime sardı. Ardından uykulu bir sesle mırıldandı.

"Sabah olunca," daha da yaklaştı ve dudağını şakağıma dayadı. "Gitme."

Ben dünyanın en güzel insanıydım. En azından onun gözünde...

🦑🦑🦑

Ya çok mu hızlı ilerliyorum? Bilemedim bir an, yazın bir şeyler ona göre bölümü değiştirip değiştirmeyeceğime karar vereyim. Neyse, öptüm😘

 Neyse, öptüm😘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
UCUBE | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin