BÖLÜM 10

2.5K 155 49
                                    

23 Saat 54 Dakika sonra:

Hazan Şanlısoy:

Dudaklarımın üstünde gezinen ıslak hisle gözlerimi korkula araladım ve yattığım yerde ayaklanmaya çalıştım. Gözlerim ilk olarak siyah gözlerle buluştu ardından da endişeli yeşil gözlerle. Dicle ve Mirza başucumda tedirgin bir tavırla beni izliyordu. Etrafımda olup bitenleri anladığımda çatılan kaşlarımı düzeltip dudaklarımı birbirine bastırdım. Mirza, elinde tuttuğu kanlı pamuğu komodinin üstüne bırakıp omuzlarımdan ittirerek tekrar yatağa yatmamı sağladı.

"İyi misin?" Sorusunu yanıtsız bıraktım, başımı tekrar yastığıma koyup gözlerimi tavana diktim.

"Neden buradasın?" Yorgun bedenimden fısıltıyla çıkan sesim üzerine Dicle ağladığını belli edercesine burnunu çekti. "Ben çağırdım, odana girip seni öyle görünce çok korktum." Ne halde olduğumu bilmesem de başımı olumlu anlamda salladım.

"Ne oldu Hazan? Seni ne bu duruma getirdi?" Mirza'nın sorusunu tekrar yanıtsız bıraktığımda Dicle daha fazla odada durmamış ve çıkmıştı. Mirza ise derin bir nefes alıp yanındaki paketten temiz bir pamuk alarak burnumun hemen altını silmeye başladı. Ardından dudaklarım, çenem, boynum, avucumun üstü, içi. Vücuduma kan bulaşmış her bir yeri özenle silerken acıyan bakışları bir an değişmemişti. Bense hiçbir tepki vermeden sadece boş gözlerle yaptığı hareketleri izliyordum.

Mirza işini bitirdikten sonra yatağa biraz daha yerleşti, bedenini tamamen bana döndürerek gözlerimin içine baktı.

"Hazan? Anlatmak ister misin? Hem, kaç kere aramışsın, demek ki önemli bir şeydi, şimdi niye susuyorsun?" Yutkunup başımı bir daha olumsuz anlamda salladım. Dolan gözlerimden gözyaşlarım akıp gitmek için fırsat kolluyordu.

"Bak, gerçekten aramalarını görmedim Hazan. Görsem niye bakmayayım?" Gözlerim tekrar onunla buluştuğunda uzun süre o gözlere baktım.

Ve o gözlerde, koyu kahvelerde bulduğum o derin hisleri, güveni, saygıyı aradım.

Mirza'nın siyah gözleri beni yanıtsız bırakırken yattığım yerde diklendim.

Onun üstüne bu denli gitmeye hakkım yoktu, kendi hayatı vardı.

"Tehdit edildim, korktum ve seni aradım." Kısa ve üstü kapalı açıklamayla şimdilik konuyu geçiştirmeye çalıştım. Duydukları üzerine kaşlarını çatarak oturduğu yerde doğruldu. "Ne demek tehdit edildim Hazan?" Sesi az önceki yumuşak hâline oranla oldukça ciddi olsa da omuz silkmekle yetindim.

"Bildiğin tehdit edildim Mirza, ama gördüğün gibi şu an iyiyim." Sinirle tısladı. "Benim gördüğüm kadarıyla hiç iyi değilsin, Dicle'nin beni nasıl aradığını duysaydın keşke. Odana düşüp kalmışsın, ne zamandır baygın gibi yatıyorsun, başında olmama rağmen uyanamadın. Hastaneden çıkıp buraya kadar nasıl geldiğimi bile bilmiyorum. Çok endişelendim." Dudaklarımı dişleyip bakışlarımı kaçırdım. Konuşmamı bekledi ancak karşılık vermeyeceğimi anlayınca tekrar denedi.

"Atladığın detayları anlat Hazan." Boş bakışlarımı yüzüne diktim. Sessizliğimin cevap olmasını umarak uzun süre onda tuttum ve ardından üstümdeki yorganı itekleyerek kalktım.

"Üstümü değiştireceğim." Ona bakmadan sarf ettiğim cümle ile üstelemeden odamdan çıktı.

Belli başlı yerlerinde kan olan tişörtümü yırtarcasına çıkardım üstümden, dolabımdan aldığım kısa kollu bir tişörtü geçirdikten sonra kapüşonlu hırkamı da askıdan çektim ve üstüme giydim. Lavaboya girdiğimde aynada gördüğüm yüz son zamanlarda alışık olsam da bana fazlasıyla uzak bir vaziyetteydi.

ATEŞİN GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin