》\《23》/《

55 13 28
                                    

Hoşgeldiniz Kamer yüzlü güzel insanlar...

《°•○°•○°•○☆○•°○•°○•°》

Gecenin karanlığı tüm kusurlarımı siyah bir örtü gibi kaplarken,
Sokak lambasının etrafa yaydığı ışığı umursamadan karşımdaki manzarayı izledim.
Ay'ın denize düşen yansımasını izledim,hiç usanmadan.
Konuşmadım,gözyaşlarım yeterince konuşmuştu zaten.
Tıpkı ruhum gibi yapayalnız bir sahilde,oturduğum banktan baktım denize.
Orada dinledim denizin sesini,
Denizi dinlerken fark ettim ki:
Denizin kıyıya vuran dalgaları beni çağırıyor.
Bu tehlikeli bir çağırış,farkındayım.
Ne yapmalıyım bilmiyorum.
Kalbim pes etme,çağırışa cevap verme diyor.
Beynim ise çoktan pes etmiş,meğersem bu çağırışı bekliyormuş.
Hangisini dinlemem gerek?
Karar veremiyorum.
Yardım et bana,ruhuma...
Bir seçim yapmalıyım ve bunun farkıdayım.
Ama hangisini dinlemem gerek?!
Sadece bir yardım istiyorum.
Sadece bir yardım..çok mu?

Onca insan arasında bunları düşünen  tek kişi ben olamam,değil mi?
Onca insan arasında beynindeki seslerle başa çıkamayan tek kişi ben olamam,değil mi?
Onca insan arasında yaşadığı hayatı hak etmeyen tek kişi ben olamam,değil mi?

O zaman neden hep kendimize "Neden ben?" Diye sorduk her fırsatta.

Sürekli dayanamayacağımızı söyledik.
Bu hayatta yolun sonuna ulaştığımızı ve daha nicesini..

Oysa dayanamıyor olsaydık kalbimiz ve beynimiz arasında bir seçim yapmak için yardım istemezdik sizden.

Benim gibiler aslında hep dayandılar.
Çünkü akıllarına ikinci bir seçenek daha koydular,dayanmak için.

Benim gibiler kim bilirmisiniz?
Uzmanlara göre intihar girişimlerine yatkın kişiler,
Kendimize göre de bu hayattan,yaşadıklarımızdan kurtulmak istiyen ama dayanan kişiler.
Sonuna kadar ayakta durmaya çalışan kişiler...

Tüm bunlardan korkuyorum.
Beynimdeki seslerden,
Ayakta durmaya çalışmaktan,
Acı çekmekten,
Mutsuz olmaktan,
Yalnız kalmaktan,
Dayanmaya mecburmuş gibi hissetmekten.
Ama asla şundan korkmuyorum:
Denizin kıyıya vurmaya devam eden dalgalarının bana söylediği şeyi dinlemekten.

Oradaydı.
Oturduğu banktan Dünya'ya hıçkırıkları yükseliyordu.
Gözlerinden akan yaşlar,üstündeki hırkayı sıkan ellerine usul usul,durmaksızın damlıyordu.
Rüzgardan dağılmış saçı,soğuktan kızarmış elleri ve yüzü,ağlamaktan kızarmış gözleri,ağladığı için sarsılan omuzları,uykusuzluktan morarmış göz altları ile orada yıkılmış bir binanın temsili olarak duruyordu.

Pes edecekmiş gibi durması pes edeceği anlamına gelmiyordu elbette ama hissediyorum. Onun için gerçektende sonun geldiğini,artık kalbi ve beyni arasında seçim yapmak istemediğini kendimden biliyorum.
Şimdi ona biraz dayan demek ne kadar mantıklı ki.
Dinlemeyeceğini bilerek bunu söylemek ne kadar mantıklı?!

Soğuktan titreyen ayaklarımı harekete geçirdiğimde onunda yavaşça ayağa kalktığını gördüm. Kafasından düşmek üzere olan bereyi az önce kalktığı bankın üzerine koyarak kıyıya doğru adımını attı.
Adımlarımı hızlandırdığımda aynı anda da onun adını haykırdım.
Koşmaya başladığımda o da yavaşça kafasını bana çevirdi.
O an,işte tam o an kalbime giren o ağrı ile ayaklarım koşmayı bıraktı.
Aramızda çok bir mesafe yoktu.
En az bir metre vardı aramızda.
Ona ulaşmam için önümde sadece bir metre vardı.
Ama onun bakışlarıyla kesişen bakışlarım ile donakaldım.
Gözlerinde yağmur vardı.
Gözlerinde hüzün ve sonbahar vardı.
Gözlerinde gerçek bir yaşam hikayesi vardı.
Tıpkı benim gözlerimde olduğu gibi onun gözleride her şeyi anlatıyordu aslında.
Sıradan bir hayal peşinde koşmuştuk ikimizde ve ikimizde başarısız olmuştuk.
"BEKLE!"
Haykışım ile kendime gelip adımlarımı ona ulaşana kadar durdurmadım.
Ona ulaşmak sonsuzluğa ulaşmak ile eş değerdi bana çünkü.
"Abla!"
Ona ulaştığımda sıkıca sarıldım.
Onu bırakmak istemediğimi ve ona birazdan yapacağı şeyde eşlik ettiğimi belli etmek için bu kadar sıkı sarmıştı kollarım onun buz tutmuş bedenini.
Benden ayrıldığında gözlerine baktım.
Etrafı kızarmış gözleri kanlanmıştı.
O gözleri bana her şeyi açıklıyordu işte.
Kafamı aşağı yukarı sallayıp dudaklarımı araladım.
Birazdan bir veda olacaktı burada.
Hiç kimsenin istemeyeceği bir veda..

Çatlayan sesim ile ona veda cümlelerimi sıralayacakken beni durdurdu.
Onunla gitmemi istemediğini açıkca belirterek beni kendinden uzaklaştırdı.

"Olmaz! Ya birlikte ya da hiç bir zaman. Küçükken bana söylediğini hatırla,hani biz birlikteyken her şey daha güzeldi. Gel bunu da birlikte yapalım ve intihar bile bizimle güzel olsun. Arkamızda herkesin duyunca bile korktuğu ama aynı zamanda da büyüsü altına gireceği güzel bir kelime bırakalım."

660 kelime.

Normalde en baştaki yazıyı yazacaktım ama kendimi bir anda bunları yazarken buldum.

Paragraf aralarında kopukluk varsa şimdiden özür dilerim.

İlk defa böyle bir şey yazmadım elbette ama ilk defa bu kadar güzel oldu.

Ben beğendim ve umarım sizde okurken beğenirsiniz.

Böyle yazmamı beğendiyseniz eğer arada bi böyle yazılar yazabilirim.

Kendinizi boooooolca sevmeyi unutmayın.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Kır ÇiçekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin