72

14 4 0
                                    

Soğuk mermer zeminde ağlıyorum.

Lütfen durun diye bağırıyorum ama duyamazsınız ki. Çünkü dudaklarım kapalı ve siz gözlerimi okumayı henüz daha öğrenemediniz. Öğrenmenizi de beklemek istemiyorum.

Duygularım dört bir yana dağılmış.

Ve ben duygularımın birinde oturmuş izliyorum hepsini.

Dünya bu dağılımı beğenmiş olmamalı.

Göz yaşlarım akıyor.
Durmuyorlar.
Tıpkı beynimi yiyip bitiren düşünceler gibi.

Avuçlarım sıkı, hıçkırıklarım sessiz ve hiç kırıklarına sahibim.
Hiç kırıklarım!
Lütfen terk edin beni.
İzlerinizi bıraka bıraka da olsa terk edin beni.
Yeter ki uzaklaşın bir müddet, tercihim bir ömürden yana.

Karanlığım güzel falan değil.
Ya da aydınlığım..

Çünkü onlar bana ait değiller ki.

O bırakıp gitmek istiyor yaşamı.
Ve ben dile getirdiği cümleleri dinlemekten başka bir şey yapamıyorum.
Çünkü biliyorum ki yorgun ayrıca yolu uzun ve zorlu.
Ancak ne bir milim ilerleyecek gücü var bedeninde ne de yaraların olmadığı tek bir yer.
Boynunda taşıyor o acısını.
Büyük bir yumru var yutkunmasına engel,
Büyük sorumlulukları var gitmesine engel.

O güçlü.
O çok güzel.
Bazen ona benzemek istiyorum.
Ama bazen de yalnızca ben olmak istiyor benliğim.

Kalbim kırık.
Ağladım ve gülüyorum.
Ağlıyorum ve gülüşlerim ayrıldı benden.
Rol yapmak zor geliyor.
Gülüşlerim geri geldi.
Oysa içim o kadar güzel ağlıyor ki..

Ağlamak güzel olur mu hiç, demeyin bana.
Oluyormuş demek ki?
Acıyı hissettirken açan çiçeklerin güzelliğine saklandığından oluyormuş..

Yaklaş biraz daha kenara.
Ağla.
Gülümse.
Rol yapmayı bırak.
Bırak gitsin.
Geri geldiğinde seni bulacak.
Ancak bir sürpriz yap ona ve gülme yine yüzüne olur mu?

Bu kadar kırık yeter çünkü.
Bu kadar acı yeter.

Şimdi bırak gitsin.

İçin rahat olsun.
Güzel şarkılar var yanında, yanında olan.

Kır ÇiçekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin