1.bölüm

1.1K 61 10
                                    

~Sessizlikle Dans~1.bölüm

Giriş;

Ağaçlardaki kuşların cıvıltısı gibiydi aşk. Güneş ışığının parıltısı kadar parlaktı. Bir kar tanesinin süzüldüğü kadar hafif, en güzel kokularla çevrelenmiş garip bir histi.

Amulet öldükten sonra Joceline için aşk tüm bu anlamlarını yitirdi. Artık aşk, onun için ağaçta cıvıldayan kuş değil, ağaçtaki kuru yapraklardı. Sürekli göz yaşı yağdıran, bulutlu karanlık bir gök yüzüydü. Özlem dolu kokularla çevrelenmiş acı dolu bir histi.

Büyücülerin yıllar önce vampirlere koyduğu lanet sonunda kalkmıştı. Peşinde lanetin son zincirini taşıyan masum birinide götürmüştü. Vampirler iyileşmiş, eski güçlerine kavuşmuşlardı. Ancak bu vampirleri dizgine getiren, gerektiğinde kurallara uymayanlara ceza veren yeraltı sarayı Kral'ı sanki bir daha hiç ortaya çıkmayacakmış gibi yerin altına gömülmüştü. Kimse Kraldan bir haber alamıyordu. O ve krallığı büyük bir sessizliğe bürünmüştü. Vampirlerin kurtulması sonucunda büyük bir şenlik yapılması beklenmişti ama ortada ne bir şenlik vardı, ne de kibirli bir vampir Kralı...

******

Noel yaklaşırken sarayda tek bir süsleme dahi yapılmasını istemeyen Kral Joceline kuru bir iskelet gibi masaya oturmuş, tabağındaki dereotlu yumurtayı yiyordu. Bunu her sabah yapardı. Her sabah Amulet'in o çok sevdiği dereotlu yumurtasını yerdi. Kendisi dereotundan nefret etmesine rağmen yinede ağzına tıkardı o garip kokulu bitkiyi.

Gümüş varaklı çatalı elinde sıkıştırıp tabağının kıyısına seslice koydu. Başını önüne eğdi. Kahverengi saçları alnından dalga dalga dökülüyordu. Dilinin üstündeki dereotlu yumurtayı yavaşça öğütüp yuttu. Burnundan nefes alırken gözlerini kapadı. Sanki başını kaldırıp baksa onu görecekti. Diğer sandalyeye oturmuş, Joceline'e yine zorla dereotlu yumurta yedirebildiği için muzır bir şekilde gülüyordu sanki. Joceline'de onun bu gülüşüne sinir olup masayı terk edecekti.

Amulet'in kahkahası kulaklarında yankılandı.

Joce başını kaldırdığında boş sandalyeyle karşılaştı. Ne çok isterdi bu sebepten dolayı Amulet'e kızmayı. Masa tümüyle boştu. Örtünün üzerinde duran elini ileri doğru uzattı. Tabağı öteye çekip başınıda masaya koydu. Yanağını bordo örtünün üzerine yerleştirirken elini uzattığı hizaya bakıyordu; Bir zamanlar Amulet'in oturduğu boş sandalyeye.

Onun orada oturduğunu hayal etti. Ufak tefek haliyle utangaç şekilde oluşunu, kocaman mavi gözlerini başka yerlere kaçırışını, kucağında birleştirdiği ellerinin parmaklarıyla oynayışını, eteğinin altındaki bacaklarının heyecandan titreyişini hayal etti. Nefes alırken minik pembe dudaklarının aralanışını, bulut kadar hafif olan açık sarı saçlarının boynunda kıvrılan buklelerini hayal etti. Ve tüm bunları hayal ederken sol yanağından bir göz yaşı süzüldü bordo masaörtüsüne doğru. Derin bir iç çekerken dalgın yeşil gözlerinden peşi sıra bir iki damla daha yaş aktı. Masa örtüsünün o kısımı nemleniyordu.

Masanın üzerinde mumları yanan şamdanın devrilerek örtünün tutuşmasını, alevlerin ellerine yapışarak tüm bedenini sarmasını isterdi Joceline. Ama ölmek o kadar kolay değildi. Asıl zor olan bundan sonra nefes almak olmuştu. Kalbi olmayan birisi nasıl yaşayabilirdi ki?

Joceline kalbini mavi gözlü perisine vermişken, o gidince şimdi nasıl yaşayabilirdi? Tüm dünya önemini yitirmişti gözünde. Bir vampirin gidip bir insana acımasızca saldırması umurunda değildi. Bir büyücünün vampir arazilerinde dolaşmasını aldırmıyordu. Ateşin canını yakmasını da aldırmıyordu. Gözlerinde parlayan alevlerin bedenini sarmasını isterken acıyla yanmayı öyle çok istiyordu ki, her saniye biri kalbini avuçlayıp sıkıştırırken artık daha fazla nefes alamazdı.

Sessizlikle Dans - II -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin