Bölüm 35

238 22 6
                                    

~Sessizlile Dans~ 35.bölüm

Mige, kollarında taşıdığı Alexis'iyle loş koridorda yürüdü. Yeraltının ikinci katındaki en sondaki odaya girdi. Odası bıraktığı gibi duruyordu. Kırmızı saten örtülü yatağı düzenliydi. Raflarındaki çeşitli hayvan bibloları tozlu değildi. Duvarlarındaki bir zamanlar Joceline'nin çizdiği ve Mige'ye hediye ettiği çıplak kadın tabloları capcanlı renkleriyle duruyordu. Az önce kapının örtülme esintisine şu köşede tavandan iplerle sarkan kurutulmuş açık kanatlı yarasalar hafif hafif sallanıyordu. Mige'nin şömine önündeki koltuğunun dibinde duran sehpadaki kâsede üzümler bile tazeydi. Bu odaya sürekli bakım mı yapılıyordu? Ya da Mige gelecek diye beklendiği için...

Mige kollarındaki kadınını yatağına narince bırakıp üstünü örttü.
"Sen uyu ve dinlen. Ben Joceline'nin yanına gideceğim aşkım."

Alexis parmaklarıyla yorgunca Mige'nin eline dokundu.
"Fazla oyalanma dışarıda. Biliyorsun."

"Biliyorum." Burnunu öpüp geri çekildi. Odadan çıktığında yalnız kalan Alexis gözlerini yavaş yavaş kırparak uykuya daldı. Öyle güçsüz düşmüştü ki, şuan uyuyacak hiç zaman değildi fakat bu da elinde değildi.


Mige'nin üzerinde hâlâ düğünden kalma sarı kaftanı vardı. Onu düzelterek salona geri döndü. Meraklı ve coşkulu hizmetçilerle muhafızlar yerlerine geri dönmüştü. Salonda göz gezdirirken azalan kalabalıkta Linde'yi gördü. Linde'yi gördü?

Linde.

Mige durdu. Salonun ortasında aniden durduğu için mermer masanın başında oyalanan vampirler dönüp ona baktılar. Rhys kalabalıktan ayrılıp yanına geldi.

"Mige. Seni bu saraya dönmüş olarak görmek ne güzel. Gözlerimiz yokluğuna alışmamıştı bile. Hep seni aradık." Kolunu omuzuna atıp sarıldı. Mige ise hâlâ Linde'ye bakıyordu.

"O Linde mi?" diye sordu. Hâlâ hayalet ya da hortlak olduğunu düşünüyordu.

Rhys keyifle onlara döndü.
"Evet. Meğer Linde yakılmadan Burton onu geri döndürmüş. Düşünebiliyor musun?" Kolu hâlâ onun omuzunda yürümeye başladı. "Artık kadınlardan hoşlanıyor."

Mige, Linde'ye bakarken gülümsemeye başladı.
"Öyle mi?" Mermer masanın yanına yaklaştıklarında Linde atılıp ona sarıldı.

"Mige... Benim çılgın vampirim. Çok özledim seni de." Her zaman ki bildiğimiz Linde sarılmıyordu Mige'ye. Asil bir şekilde krem rengi sarımtırak bir takım elbise giymiş, saçlarını yüzünün yanlarından geriye attırmış, tek bir pudra dahi kokmayan makyajsız, kalın sesli Linde, bunca zaman sonra kesinlikle başka biri gibi geliyordu. Mige gülümsemeye devam ederken ayrıldılar.
"Ben de seni görene kadar özlediğimi fark etmemiştim dostum." diyerek Linde'nin kolunu sıvazladı. Birlikte gülümseyip mermer masada hâlâ cansızmış gibi yatan Joceline'e döndüler. Onun kalbi atıyordu. Birazdan uyacaktı.
Burton, Linde'nin yanına gelip koluna girdi. Mermerin diğer tarafında dikilen Norris ve Muu yanlarına gelen hizmetçiye aynı anda döndüler. Hizmetçi kucağında biraz huzursuz görünen küçük bebeği tutuyordu. Muu hemen küçük oğlunu kollarına aldı.

"Uyandı mı benim miniğim... Gel bakalım." Oğlunu severek mermer masadan uzaklaştı. Norris'de peşinden gitti.

"Amulet nerede?" diye sordu Mige son derece meraklı sesiyle. Amulet'in etrafta olmayışıyla Joceline'nin ölümüne çok iyi bağlantı kurabiliyordu. Rhys cevapladı.
"O uyutuluyor. Yakında uyanır."

Ve Mige en merak ettiği soruyu sordu.
"Joceline nasıl öldü?"

"Senin adını sayıklayarak." dedi hemen Rhys. Mige yutkunarak yanmaya başlayan boğazını yok saydı. Gözlerinde hüzün dolaşmaya başlamıştı. Konuştuğunda sesi titrek çıkar gibiydi.

Sessizlikle Dans - II -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin