Sessizlikle Dans - II -

Bölüm 32

~Sessizlikle Dans~ 32.bölüm

Joceline ince uzun siyah ceketinin eteklerini arkasında savura savura sarayının koridorunda yürüyordu. Kırmızımsı kahverengi üzerine kirli gri dantel fırfırlı kolları olan bir gömlek giymişti. Ceketinin manşetlerinden kolların kabarık fırfırları çıkmıştı. Siyah deri pantolonu her zamanki gibi dar paçalıydı ve mükemmel şekilde Joceline'nin ince bacaklarını sarıyordu. Yürürken adımları oldukça belirgindi. Ceketinin düğmeleri açıktı ve boynuna siyahın en koyu tonunda ince bir boyun bağı dolamıştı. Parmaklarında gümüş sade yüzükler vardı. Kahverengi saçları ise yüzünün iki yanını örten yumuşak dalgalardan oluşan dokunalası bir ahenkti. Yeşil gözlerine en belirgin şekilde sürme çekip, fransadan getittirdiği aşk esintisi adlı parfümünü sürmüştü. Kral Joceline bu şekilde ancak tek bir kişinin karşısına çıkabilirdi.

Amulet.

Joceline, Amulet'e geri dönmesi için bizzat konuşmaya gidiyordu çünkü Amulet'in gidişinden bu yana tam iki hafta geçmişti. Geçen gün Amulet'in kaldığı Ladarius'ların evine Muu gitmişti. Hem de Norris'le birlikte. Muu'dan Amulet adına talimat bekleyen Joceline Muu saraya döndüğünde Amulet'in sessiz sakin şekilde annesi Stella ile hoş vakitler geçirdiğini anlatmıştı. Joceline farklı şeyler bekliyordu. Mesela Amulet'in 'ben Joceline'i özledim' diyerek hüzünlenmesi ya da Muu Joceline'den bahsederken Amulet'in özlemle bakması... Ama Muu böyle şeyler anlatmamıştı. Amulet orada annesiyle mutluydu. Yine de Joceline -ki hayatında sadece ikinci defa yapıyor olacaktı- Ladarius'ların evine giderek Amulet'i saraya götürme iknalarında bulanacaktı ve Joceline kendine şöyle bir koşul sundu. Amulet'imi almaya gidiyorum, benimle gelirse onunla sonsuza kadar birlikte olacağım, ama benimle gelmezse...

Joceline yine devamını getiremiyordu. Geçen gün Rhys ile birlikte uzun uzun konuşmuştu gizli geçitteki odada, içki içip dertleşmişlerdi. Rhys şehirden ellerinde şu Alexis Teagan'nın ikizi Jane Teagan ile dönmüştü. Kız ak büyücü olmasına rağmen vampirleri öldürmeye kalkarak kara büyücülüğe imza atmaya hevesli görünüyordu ve daha dün Kral Joceline'nin huzuruna özel olarak çıkarılmıştı toplantı odasında. Yüz siması Alexis'e benzeyen, sütlü kahve uzun dalgalı saçları olan, kocaman kahverengi gözlü ve beyaz dantelli elbiseli olan Jane'nin yanından Rhys hiç ayrılmıyordu ve söyleyeceği şeylerden çekiniyordu. Ama sonunda söylemişti. Büyücü Alexis'in büyük isteği üzere Rhys sayesinde Jane Teagan aklanmıştı. Joceline bu isteği kabul ederek Jane Teagan dosyasına mührünü bastı. Peki ya diğer avcı üyeleri? Onlar da dün, gün batımında moonfield tepesinde tek tek dar ağacında asılmıştı. Tüm Finlandiya halkının duyması için de parşömenlere notlar tutulup gazete basıncılarına verilmişti. Vampir dünyasında her şey yoluna giriyor gibi görünüyordu ama Joceline'nin bakış açısından hiç de öyle değildi. Saygı değer Kral Joceline'nin dertleri hiç bitmiyordu. Amulet'i küsüp gitmişken, dünyanın en güçlü kara büyücüsüne sahipken elinden kaçırmışken, çocukluğundan beri bildigi biricik dostu Mige'yi kaybetmişken ve sinir bozucu şekilde büyücü Kralı'ndan itici mektuplar gelmeye devam ederken Joceline nasıl vampir dünyasının her şeyinin yolunda olduğunu düşünebilirdi? Özellikle dünden önceki gün sabaha karşı Rhys ile konuştuğunda her şey daha da beter olmuştu. Joceline o konuşmayı aklından atamıyordu. Söz konusu Amulet ve Muu olduğundan Joceline büyük bir çıkmaza gittiğini hissetmişti ve sonunda kendine bir koşul sunmuştu. Amulet benimle gelecek ya da gelmeyecek... İkisi de sonsuzluğa bedeldi.

Rhys gizli geçitteki odada sehpanın yanında yere bağdaş kurup oturmuş, kan karışımlı şarabından içerken hemen önünde bulunan üçlü koltuğa yüz üstü uzanmış, elini bira şişesiyle birlikte yere sarkıtmış, bir yanağını koltuğun keçeli battaniye üzerine koymuş öylece yatan Joceline'le dertleşmişlerdi. Dertler daha çok Joceline'e aitti. Joceline sürmeleri akmış bayık gözleriyle asırlık vampir aile dostuna bitkin bakışlar atarken bir yandan yattığı yerden birasını yudumlayıp bir yandan da Amulet'le nasıl tanıştığını anlatmıştı o tatlı buğulu sesiyle. Rhys, Joceline'nin tüm aşk hikayesini dinlemişti bu şekilde ve Joceline'nin dertlerine çözüm bulacaktı -ki çözüm bulduğunu da düşünüyordu. Joceline her şeyi anlattığında Rhys'ın ilk söylediği şey bu olmuştu.