~Sessizlikle Dans~ 14.bölüm
Linde ve Rhys günler süren uzun yolculuklar sonrası Osalta şehrinin şöhret dolu caddelerine ayak bastılar. Gündüzleri at arabasında, geceleri hanlarda geçen günler sonunda Rhys'ın tabiriyle biriyle buluşmaya gitmişlerdi. Şubat ayının son haftasıydı. Bensiiniä tımarhanesi şehir merkezinden yarım kilometre uzaklıkta, geniş, boş bir arazinin ortasına inşa edilmiş, ürkünç ve eski görünümlü, bir katedrale benzeyen gotik bir binaydı. Sivri çatılı kubbeleri, kara taşlardan örülmüş tuğla duvarları ve giriş önündeki varenda çatısının iki köşesine inşa edilmiş iki adet kanatları açık yarasa heykeli dikkat çekiyordu. Etrafı yüksek çitlerle çevrili bu tımarhane dışarıdan bakıldığında terk edilmiş hayaletli bir köşkü andırıyordu. Fakat içi, kirli beyaz duvarlarla çevrili, her koridorda sık aralıklarla duvarlara konmuş şamdanlarla oldukça aydınlıktı. Heryerden ellerindeki çelik tepsilerle beyaz önlüklü, beyaz başlıklı hemşireler girip çıkıyordu. Hasta odalarından iniltiler, yemekhaneden yağlı sıcak hava kokuları geliyordu. Rhys buluşacakları kişinin burada olduğunu belirterek ziyaretçi kapısından giriş yaptılar. Hastanenin arka tarafı ahırlarla doluydu. At arabası atlarla birlikte bir görevli ile ahıra bırakıldı. Linde iki kanatlı, açılırken fazlaca gıcırtı çıkaran kapıdan geçerken soğuk havanın etkisiyle omuzlarına kaşmir şalını sardı iyice. Uzun burgulu sarı saçlarını bir omuzuna toplayarak önünde giden Rhys'ı takip etti. Hayatında hiç böyle bir yere gelmemiş, daha önce hiç deli hastanesi görmemişti. Resepsiyonu geçip onları yönlendiren bayan hemşirenin peşinden üst kata çıktılar. Uzun ve hiç bitmeyecekmiş gibi görünen koridor tek tük boş sedyelerle doluydu. Etraf ağır ilaçlı sabun kokularıyla bezenmişti. Koridorun sonunda beliren ve yüksek ihtimalle doktor olan gözlüklü bir adam onlara doğru geliyordu. Koridorun ortasında buluştular. Rhys adamı sanki tanıyormuş gibi elini sıkıp gülümsedi. Adını söyledi. Adamda gülümseyerek başını salladı ve bakışları arkada dikilen Linde'ye kaydı.
Beş dakika sonra bekleme odasına alınmışlardı. Boş ve beyaz bir odaydı burası. Ortadaki ahşap masa ve üzerinde tek aydınlatma ikili şamdanıyla boyaları soyulmuş altından soluk sarı renk çıkmış duvarlar hafif bir loşlukla parlıyordu. Linde köhne sandalyeyi çekip oturdu, kollarını masanın üstüne koyup ellerini birleştirdi. Derin bir nefes alarak boş odaya bakındı. Rhys ayakta dikiliyor, ordan oraya dalgınca yürüyordu. Buluşacakları kişiyi bekliyorlardı ama öyle biri gelmeyecekti. Hemşirenin biri onlar beklerken oyalanmaları için birer şalgam suyu getirip nezaket gösterisi yaptı. Linde önüne koyulan küçük kupaya bakış attı. Şalgam tahta kupanın kıyılarını kırmızıya boyamıştı. Bir yudum alarak tadına baktı. Ağzını şapurdatarak bardağı masaya geri koydu.
Bekleyiş uzun sürmüştü. Çünkü Linde'nin içeceğindeki uyutucu otların işleve geçmesini bekliyorlardı. Hastane çalışanları Linde gelmeden Kral tarafından haberdar edilmişti. Yani, buradaki herkesin Linde'den haberi vardı. Geçen onca dakikadan sonra durumu anlayan Linde, ayakta dikilen Rhys'a şuh bir bakış atarak tatlılıkla konuştu.
"Biliyorum. Joceline beni kendinden uzaklaştırmak için beni seninle yolladı." Bu kısım daha en başından hissettiği durumdu. Linde daha en başından Joce'un uzaklaştırma kararını anlamıştı. Aptal değildi. Ama gönderileceğini anlamasına rağmen tepkisiz kalmıştı çünkü Linde'nin her zaman bir kurtarıcı planı olurdu. Sonuçları tam vaktine denk gelmişti. Hafifçe gülümsedi.
Elleri belinde Rhys uzun kara pelerinini havanlandırarak sandalyeye oturdu. "Bunu da nerden çıkardın. Seninle buraya gelmek benim kararımdı."
Linde homurdandı. "Hadi oradan." Bakışlarını kaldırıp sinsice süzdü karşısında oturan bu gotik vampiri. Bir eliyle kupasını tutuyor, işaret parmağını kupanın kıyılarında gezdiriyordu. "Beni bu lanet yere tıkmanız için burada olduğumuzu biliyorum ama bir önemi yok. Çünkü Joceline çok yakında beni geri çağıracak. Hemde büyük bir şehvetle." Kendinden öyle emin konuşuyordu ki, Rhys tek kaşını kaldırarak sordu. "Seni bu düşünceye yönlendiren şey ne?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizlikle Dans - II -
VampireAkreple dans serisinin ikinci kitabıdır. Akreple Dans etmek kolaydı. Peki ya sessizlikle dans etmek? Sessizliği temsil eden bu kadın çok tehlikeli ve istediğini almakta çok kararlı.