Bölüm 16

166 27 0
                                    

~Sessizlikle Dans~ 16.bölüm

Kupinepressa kentinde kaybolan çocukların sayısı neredeyse onu aşmıştı. İçlerinden bir tanesi, en asil ailenin minik kızlarıydı, Calementine. Kaybolduğu gün ailesi büyük gürültü çıkarmış, bu durumdan vampirlerden şüphelenildiği için şehir merkezinde küçük bir ayaklanma çıkmış, insanlar Kral Joceline hakkında asılsız söylentilere başlamıştı. Kral Joceline'nin adamları bu durumdan haberdardı. İşe ciddi derecede el koyarak geniş çaplı arama başlattılar. Aramaların başladığı ertesi gün bir çocuk cesedi bulundu çıkmaz sokağın ıslak soğuk köşesinde. Bu küçük kız çocuğunun kollarında ve boynunda ısırık izleri vardı. Ancak şu çok aranan asil ailenin kızı Calementine değildi. Joceline'nin adamları çok geçmeden kızı öldüren kişiyi buldular. Kızın üzerine sinen o vampirin kokusunu çok yakınlarda bir evde algılamak hiçte zor olmamıştı. Yeni vampir olduğu düşünülen genç adam evi basıldığında telaşa kapıldı. Adamlar onu tutup götürürken buna pek isyan edemedi. Söz konusu Kral Joceline olunca kaderine boyun eğmek gibi bir kural kesinkes geçerli oluyordu. Başka seçeneği yoktu. Adam tek çocuk öldürdüğü halde tüm çocukları öldürmekle suçlanınca haksızlığa uğradığı için isyan etmeye başladı.

Adam yakalanır yakalanmaz krallığa götürüldüğü için sabaha yakın bir vakitte yeraltı sarayının mağara girişinde durdu iki at arabası. İçlerinden kırmızı pelerinli adamlar akarcasına indi. Tutsak vampir bilekleri zincirlere vurulmuş şekilde Kralın huzuruna çıkartılmak için ite kaka saraya sokuldu.

Devasa demir kapılar açıldı. Yeraltı sarayının görkemli koridorları meşalelerle aydınlatılmış, Yunan heykelleriyle dolu olarak karşıladı kalabalık adam yığınını. Doğruca toplantı odasına gidildi. Muhafızlar ve şövalyeler duvar dibinde yerlerini alırlarken Joceline'in esas adamları birer birer uzun masaya oturdu. Yatağında uyurken hizmetçiler tarafından uyandırılıp aldığı haberle Kral Joceline'de toplantı salonuna teşrif ettiginde herkes Kralı reveranslarla karşıladı, ardından suspus olarak tüm dikkatler Krala verildi.

Joceline ortada apaçık tutulan zincirli adama yan yan bakarken masanın başına konmuş gösterişli tahtına oturdu. Başının üzerinde kuru kemiklerden oluşturulmuş tâcı, kırık beyaz rengiyle minik fare kuru kafalarıyla süslenmiş olarak pek göz alıcı olmasada ihtişamını belli ediyordu. Joce tahtına oturduğunda en büyük zevki en sona bıraktı. O yüzden önce önüne konulmuş dosyalara baktı. Warders adında- ki ismine sıkça rastladığı Luppiste Warders adlı saygın büyücünün aile soyadıydı, Joceline'nin en sulak arazisini satın almak istediğini inatla belirtiyordu. Joce kabul etmiyordu ama adam inatçının tekiydi. Güçlü bir ak büyücüyü kızdırmak pek akıllıca değildi. Yıllar önce vampirlere koydukları lanetten sonra... Joceline olan bunca olaylardan sonra başka bir olayı daha kaldıramayacağını düşünerek pes edip önündeki anlaşmayı tüy kalemiyle imzaladı. Parşömeni rulo yaparak kabına soktu. Bir diğer parşömeni açıp okudu. Kaybolan çocukların kayıtlarıydı. Bir diğerinde kimsesizler yurdunda kaç kişinin öldüğü ya da kaç kişinin getirildiği kayıtları vardı. Yeni gelen hastalıklı insanlar ise kanları alınmak üzere özel odaya alınmıştı bile. Joceline başını kaldırıp karşısında titrekçe duran tutsağa baktı. Artık onunla ilgilenebilirdi.

"Demek çocukları kaçıran sensin."

Adam yol boyunca anlattığı şeyi tekrar anlatmaya başladı. Sesi fazlaca yüksek çıkıyordu. Sarı saçlı, sarı gözlü, soluk tenli tam bir finlandiyalıydı.
"Söyledim, o çocukları ben öldürmedim. Ben sadece o kızdan beslendim."

Joce gözlerini kıstı.
"Çocukların öldüklerini nereden biliyorsun?"

Adam zincirli ellerini önüne uzatarak dizlerini kırdı.
"Onları ben kaçırmadım. Yemin ederim ki sadece o kız-"

Sessizlikle Dans - II -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin