Yönetmen herkesin hazır olduğunu gördüğünde komutu verdi ve ilk çekimimiz başlamış oldu. Tüm çekimlerde olduğu gibi ilk seferinde başarılı olamamışlardı. Hemen Ateş'in yanına gidip işimin başına geçtim. Omuzlarına tutup
"Ateş sen artık Burak'sın. Ateş kimliğini unut. Sen bu kıza çocukluğunda verdiğin sözün vicdan azabıyla kavuşmaya çalışıyorsun." Ben konuştukça o başını aşağı yukarı sallıyor.
"Konsantrasyon sıkıntılı. Bekle. Nefesini tut. Ona kadar sayıyorum sonra derin bir nefes bırak." Dediğimi yaptı.
"Şimdi aynı işlemi diyaframdan yapmaya çalış. Omuzlarını dikleştir Burak. Seda sana kavuşmayı bekliyor. Sıkıntılı evlilikten belki de onun sayesinde kurtulacaksın. Hadi Burak. Devam et." En son derin bir nefes bıraktıktan sonra mimikleri normal hale döndü. Alnında ter damlaları bırakmıştı nefes egzersizi. Makyaj diye bağırdım. Makyöz hemen yanımıza koşup önce alnını sildi. Sonra pudraladı. Son kez yüzüne baktım. Yanından ayrılmadan önce
"Burak, Seda sana kavuşmak için yanıp kavruluyor. Gözlerini hafif ama çok hafif kısarak bakmanı istiyorum. Gözlerin parlasın. Tamam mı?" deyip hemen monitörün başına geçtim. Yönetmenin komutu ile tekrar başladılar. Seda beyaz gelinliğin içinde müthiş görünüyordu. İkisi birbirlerine uzak duruyorlardı. Kamera önce Ateş'in yüzüne odaklandı. "Evet" diye bağırdım içimden. Gözlerinde özlem, acı ve beklentiler gelip geçiyordu. Dediğim gibi yapıp gözlerini hafifçe kısması bunda oldukça etkili oldu. Şimdi kamera kızın bakışlarındaydı. Bana göre donuk bakışlar vardı ekranda ama yönetmen sesini çıkarmayınca ben de sustum. Bu denememiz başarılı olmuştu. Yönetmen
"Tekli çekim. Önce Ateş'i alalım."
"Tamam" Deyip hemen Ateş'in yanına koştum. Yine terlemişti. Yakasıyla uğraşıyordu.
"Ne oldu fazlamı sıktı?"
"Yok. Ama çok sıcak ve bunaldım."
"Tamam bekle." Bağırmaya başladım.
"Vantilatör getirelim arkadaşlar" Dediğim gibi koşturma başladı. Bu problemi halletmiştik.
"Tekli çekimde az önce yaptığından farklı bir şey yapmayacaksın. Bak" Dediğim an da arka da bir kargaşa duyulmaya başladı. Aynı an da ikimizde kafamızı çevirince Burcu'nun sete girmeye çalıştığını gördük. Ellerimi kotumun cebine koyup Ateş'e dönüp
"Bu ne şimdi Ateş?"
"Bilmiyorum Sırma gelme dedim ona. Hatta çekim yerini sorduğunda söylemedim bile nereden buldu burayı?" Onun olduğu tarafa yürümeye başladı. Arkasından gitmedim. Çünkü çok sinirliydim. Bu kadın laftan anlamıyor ve işimizi yarım bıraktırıyordu. Oyuncumun konsantrasyonu gitmişti. O sahneye onu nasıl hazır hale getirecektim? Bu kadınla ben bu işi daha fazla uzatamayacaktım. Kimsenin kıskançlık krizleriyle uğraşacak halim yoktu. Hemen telefonumu çıkarıp Eren'i aradım. Daha ikinci çalmasında açtı
"Sakın bir problem var deme. Şu an çekim alanındasınız ve senin beni arıyor olman hayra alamet değil."
"Aynen öyle Eren ben bırakıyorum. Sebebini oyuncun sana açıklar" Dedikten sonra telefonu kapattım. Yönetmenin yanına gittim. O da ayakta Ateş ile Burcu'nun tartışmasını izliyorlardı. Etrafta olanlar ise telefonları ile onları çekiyorlardı. Derin bir nefes aldım her zaman yaptığım gibi. Son sesimle bağırdım.
"Herkes telefonlarını ceplerine soksun. Öncesinde çektiğiniz görüntüleri silin. Bugün burada yaşananlardan herhangi birini medyada görürsem hepinizi yakarım" Benim bağrışımın üzerine Ateş ve Burcu'da durup bana baktılar. Ben onların ne yaptıklarıyla ilgilenmiyordum. Fakat bu iş daha başlamadan medyaya böyle bir haber düşerse kötü reklam dediklerinden olacaktı. Buna müsaade edemezdim. Burada ekmek parası için çalışanlara sebep olmalarına izin veremezdim. Yönetmene doğru dönüp
"Abi kusuruma bakma ben bırakıyorum. Size kolay gelsin" Deyince gözleri büyüdü.
"Saçmalama Sırma. Bırakamazsın."
"Bırakırım abi beni bağlayan bir şey yok. Gidiyorum. Eren size birini gönderir."
"Olmaz gitme lütfen."
"Bak ben bu kadınla akşam durumu konuştuğum halde şu an ki duruma bak. Ben bilmem kaç bölüm kapris çekemem. Sürekli oyuncunun ruh hali bozulacak ve ben toparlamaya çalışacağım. Siz kuralları olmayan başka bir koçla çalışın. Hadi eyvallah" Deyip arabama doğru yürümeye başladım. Benim gittiğimi gören Ateş Burcu'yu bırakıp yanıma koştu.
"Nereye?"
"Dinlenmeye."
"Ama çekim henüz bitmedi."
"Benim için bitti hadi eyvallah" Arabama binip son gaz oradan uzaklaştım. Evet, fevri hareketlerim vardı, bu da bunlardan biriydi. Fakat ben kuralları olan ve asla taviz vermeyen biriyim. Bunu kimse için esnetemezdim. Telefonum sürekli çalıyordu. Eren, yönetmen, Ateş hepsi sıraya girmişlerdi. En güzeli telefonu kapatmaktı. Kendi kendime biraz mola vermeliydim. Aslında hata bendeydi. Neden kabul etmiştim ki? Sonuçta bir kaostan çıkmıştım. Yeni bir iş için biraz ara vermeli ve dinlenmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncu Koçu (Tamamlandı)
RomanceAteş ve Sırma. Aynı camiada olup birbirlerinden o kadar farklıydılar ki! Onları içine çeken aşk, canlarını yakarken, daha çok birbirlerine bağlanacaklar. Ne kadar kaçmaya çalışırsa çalışsınlar onlar gidecekleri tek yer kalpleri olacak...