Bölüm 32

632 51 2
                                    


"Kraliçem benden sakladığın bir şey olduğunu biliyorum. Sen mi anlatırsın yoksa ben zorla mı alayım ağzından lafları?" Makineye doğru eğilmiş olan annem yavaş çekimde doğruldu ve mahcup bir ifade ile yüzüme bakmaya başladı. Gözleri sağa sola doğru hafif hafif gidip geliyordu. Elleri sabit değil, parmaklarıyla uğraşıp duruyordu. Bu da demek oluyor ki

"Anne hiç yalan uydurmak için uğraşma. Mesleğimin ne olduğunu gayet iyi biliyorsun. Olduğu gibi anlatmaya başla bakalım."

"Şey" Kekeledi önce sonra bir nefeste

"Ne yapayım yani? Deli gibi merak ettik seni. Baban ortalığı ayağı kaldırmak üzereydi. Sen de telefonu açmıyorsun. Sonra zaten hiç ulaşamadık. Ben de babandan gizli Ateşe mesaj attım. O da sağ olsun yanında olduğunu ve gayet iyi olduğunu söyleyince içim ancak rahat etti. Fakat babana söylemedim. Huyunu biliyorsun. Kabul etmez böyle şeyleri. Ben de senin artık bir kadın olduğundan falan bahsedip biraz yatıştırdım onu. Ama sabaha kadar beynimi yedi" Arkasından oh be deyip derin nefes bıraktı mutfağın ortasına.

Demek Ateş fark ettirmeden anneme telaşlanmaması için mesaj atmıştı. Hem de o durumdayken. Anlattıklarının ve yaşadıklarının ağırlığının altında ezilirken, anneme haber verebilecek kadar ailemi önemsiyordu. Bu adam sürekli skor hanesine puan ekleyip duruyordu. Her geçen gün ise beni kendine daha çok bağlıyordu.

"Kraliçem ya seni böyle sorguya çektiğim için affet beni. Ayrıca patronu harika idare etmişsin, teşekkür ederim" Diyerek boynuna sarıldım. Anne demek neydi? Sığındığın liman, asla terk etmeyen, evlensen bile gideceğin ilk dostun, yıllar geçse bile evladını gözünde asla büyütemeyen, yalanlarının en gizli şahidi, senin kalp doktorun, o kadar çok ki anne kelimesinin arkasına saklanan ifadeler. Anlatmaya cilt cilt romanların yetmeyeceği kadar çok. Ama annem, evimizin kraliçesi, benim en özelim. Onu hasret bıraktırdığım evladıyım. Gözlerinin önünde günden güne eriyeniydim. Bir erkek için günlerce ağlayanıydım. Dünyalara değişemeyeceği evladına ağlamasına sebep olanıydım. Sabaha kadar başını okşadığıydım. Sevdiği yemekleri her gün taze pişirdiğiydim. Benim için ne kadar önemliyse kraliçem, onun için bin katı fazlasıydım annemin.

Sanki bir daha göremeyecekmişim gibi sıkı sıkı sarıldım. Doya doya içime çektim cennet kokusunu. Omzuna bir buse bıraktım. O saçlarımı arkaya doğru sıvazladı. Benim gibi o da içine sokmak istercesine sarıldı bana. Duygularıma tercüman olmak istercesine

"Bir gün anne olduğunda, bizim neler hissettiğimizi o zaman daha iyi anlayacaksın. Her sarıldığımda sanki bir daha sana sarılamayacağım hissi doğar şu küçücük yüreğime. Gözlerinde ki acıyı görmem için senin gibi yıllarca okula gitmeme gerek yok, anlıyorum senin yüreğinin buruk olduğunu. O gözlerin üzüntüden dolayı böyle olduğunu. Aylarca seni görmediğim zamanlarda yaşadıklarımı bir Allah bilir bir de ben bilirim. Senin üşüdüğünü düşünüp üstümü giymeden balkona çıkardım. Sırf sen üşürken ben sıcak olmayayım diye. Sen ağlarken kendime gülmeyi haram kılıyorum kuzum. Bir gün anne olduğunda sen de benim gibi hissedeceksin. Hayatın sadece o olacak. O olmadığın da dünyan duracak taki ona kavuşana kadar. Benim sana bu kadar titiz davranmamı affet kızım. Seni bunalttıysam affet benim Sırmam."

"Ah benim güzel annem. Sana yaşattırdıklarım için, bana hasret bıraktırdığım için esas sen beni affet. Kraliçem bir daha dünyanı hiç durdurmayacağım. Elimden geldiği kadar yanında olmaya çalışacağım."

"Ah be kuzum. Burada daha ne kadar kalacağız ki! Sonra Marmaris'e dönmemiz gerekecek. Apar topar geldik zaten biliyorsun. Baban mahkeme işlerini halledince gideriz demeye başladı bile."

"Anne artık gitmeseniz! Hep yan yana olabilsek."

"Nasıl olacak ki kuzum?"

"Babamla birlikte konuşursak bizi kıramaz. İkna ederiz onu. Ben artık sizinle birlikte olmak istiyorum. Yılların hasretini bitirelim."

"Ah be kuzum keşke kabul etse. Ama babanı çok iyi biliyorsun. Büyük şehir kargaşasından nefret ediyor. Yoruyor onu bu kalabalık şehir. Belki sen bizim yanımıza gelirsin he" Gözlerini büyüterek baktı bana. Umut ediyordu bakışlarıyla.

"Kraliçem nasıl gelebilirim ki? Biliyorsun işim gereği bu şehirde kalmak zorundayım. Ama sana söz veriyorum. Her fırsatta yanında olacağım artık. Sana söz veriyorum bir daha yokluğumla sınamayacağım sizi." Annemle sanki yıllardır hiç görüşmemişiz gibi dakikalarca sarılı kaldık. O beni öpücüklere boğarken telefonumun sesiyle ancak kendimize gelmiştik. Arayan Ateşti.

"Aşağıda bekliyorum." Nasıl unutmuştum? Sete gitmemiz gerekiyordu. Çekim öncesinde bir toplantı yapılacaktı. Telaşlı bir şekilde

"Bana beş dakika ver hemen geliyorum."

"Tamam" Telefonu kapatıp, anneme son bir öpücük verip hemen hazırlanmak için üst kata koştum. Acele ile üzerime bir şeyler giyip hemen Ateş'in yanına koştum. Arabaya nefes nefes girdiğimde beni gülümsemesi ile karşılayan sevdiğim adamın yanağına bir buse kondurdum. Bunu beklemediği için şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Beni sürekli şaşırtıyorsun."

"Hoşuma gidiyor."

"Valla benim de çok hoşuma gitti. Her zaman beklerim."

"Çok alışma her zaman olmaz."

"Kabul etmiyorum. Artık beni her gördüğünde öpücüğümü isterim" Dediğinde birbirimize bakıp gülümsedik. Keyfimiz yerindeydi. Taki Ateş'in telefonu çalana kadar. Arayan Burcu'ydu. Bakışlarımız kesişti. Anında ortam gerildi. Hoparlörü açıp konuşmaya başladı.

"Ne istiyorsun?" Dedi Ateş

"Şikayeti geri çekmemişsiniz." Bana baktı.

"Sabah daha yeni oldu farkın damısın?

"Ateş benimle oyun oynama. Seni rezil etmem bir tuşa bakıyor ona göre."

"Şikayeti çektikten sonra yapmayacağını nereden bileceğim."

"Bilemeyeceksin ve ona göre davranacaksın."

"O da ne demek oluyor şimdi?"

"Sen önce şikayeti geri çektir. Sonrasına keyfim karar verecek" Dedikten sonra telefonu kapattı. Ateş gerginlikten kolunu cama dayamış saçını yollarcasına çekiyordu. Cebimden telefonu çıkarıp avukatı aradım.

"Avukat Bey Burcu Hanım üzerinde ki şikayetimi geri çekin lütfen."

"Ama Sırma Hanım."

"Avukat Bey lütfen şimdi işlemleri halledin ve tarafına bilgi verilsin."

"Peki, Sırma Hanım nasıl isterseniz." Ben üzerime düşeni yapmıştım. Ama Ateş hala gergindi. Haklıydı. Çünkü bu kadın daha neler isteyecekti kim bilir. Aklıma gelen her zaman başıma geldiği için, içimi bir korku kapladı. Bu düşüncemi Ateş'e söylersem iyice kuduracak ve istemediği şeyleri yapacaktı.

"Ateş tamam canım benim. Bir saate kadar haber gider ona. Hadi sete gidelim bizi bekliyorlardır."

"Biliyorsun değil mi, bu kadın durmayacak."

Oyuncu Koçu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin