"Biliyorum" Elini avucumun içine alıp öptüm. Ve biz hepsinin üstesinden geleceğiz.
"Keşke senin kadar cesaretli olabilsem! Herkese çıkıp anlatabilsem tüm her şeyi!"
"Buna gerek kalmayacak canım. Ayrıca basın bana davrandıkları gibi insaflı davranmazlar sana. Yıllarca üzerine gelirler. Teklifler artar, ama bu durum seni yıpratır. Dayanamazsın."
"Sen nasıl baş ettiysen ben de baş ederim" Dedi bana umut dolu gözlerle.
"Anlamıyorsun canım. Ben kamera önü oyuncusu değilim. Ekranlarda görünmüyorum. Ama sen sürekli göz önündesin. Gelen yorumlara, davet edildiğin programlarda, röportajlarda kısacası her yerde karşına çıkacak bu olay. Kadınlar kadar güçlü değil erkekler. Atlatamazsın."
"Of Sırma bir girdabın içine girdim ve seni de yanımda sürüklüyorum."
"Seninle her yere gelirim, bunu unutma ve hadi artık sür şu arabayı. Çok geç kaldık. Buna hakkımız yok."
"Haklısın" Sonunda arabayı çalıştırdı.
Çekim alanı İstanbul'un en önemli otellerinden birindeydi. Haberi alan magazincilerin istilasına uğramıştı. Kapının girişinde yoğun güvenlik önlemleri alınmış ama hayranların yoğunluğu nedeniyle de çok fazla müdahale edilemiyordu. Otel müşterilerine öncesinde bilgi verilmiş, tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Çekimi olan ya da olmayan tüm oyuncular otelin lobisinde bekliyorlar ve hepsinde müthiş bir gerginlik vardı. Üç hafta zorunlu bir ara verilmiş ve magazinde çıkan haberler nedeniyle ortamda sessizlik hakimdi. Senaristler ve yönetmenlerle görüştüğümüzde öncesinde yapılacak bir toplantının iyi olacağına karar vermiştik. Ama bu toplantıyı kimin yöneteceğin de kararsız kalmıştık. Öncesinde magazincilere el ele poz vermiş, soruları cevaplamadan içeri girmiştik. Nefes nefese kalmış olsak da hemen ekibin yanına gittik. Beni gören yüzler, sorgular şeklindeydi. Özellikle başrol oyuncusu olan kadın bir kaşını yukarı kaldırmış, sonrasında ellerimize bakmıştı. Yüzünde tiksindirici bir ifade vardı. Bu beni inanılmaz sinirlendirse de sesimi çıkarmadım. Fakat karşılık olarak ben de aynı mimiklerle ona bakmıştım. En son biz geldiğimiz için apar topar toplantı salonuna girdik. Figüranlarla birlikte yüz kişiye yakın insan topluluğu aynı an da hareket edince ortada komik bir görüntü oluşuyordu. Sanki birazdan savaşa katılacak gibiydik. Herkes hedefe kitlenmiş ve düşmanın üzerine hücum ediyormuşçasına toplantı salonuna girdik. Ön tarafa doğru yürüdük Ateş ile birlikte, o arada da yönetmen el işareti ile bizi yanına çağırdı. Meraklı gözlerle"Buyur abi?"
"Sırma iş başa düştü. Sen halledeceksin bu işi."
"Yok, abim saçmalama. Olay zaten benden patlak verdi. Çok saçma olur."
"Mecburuz kızım. Eren'in işi çıktı, yoksa o alacaktı sorumluluğu."
"Abi ben hazırlıklı değilim. Çıkıp ne söyleyeceğim bu kadar insana?"
"Hadi Sırma sen halledersin. Yeterince geride kaldık. Bu işi halledelim bir an önce otelde ki çekim işini halledelim. Saat başına para işliyor" dediğinde, bir panik dalgası geçti üzerimden. Bu piyasada saat başına verilen para en tehlikelisiydi. Ki şu anda her dakika Eren'i daha zor duruma sokardı. Daha fazla itiraz etmeden kürsüye çıktım. Herkesin bakışları bana odaklanırken, arada mırıltılar yükselmeye başladı. Yanıma görevli arkadaş gelip mikrofonu ayarlayıp verdi. Söze nasıl başlayacağımı bilemediğim için mikrofonu elime aldığımda e e e diye kekelemeye başladım. En önde oturan Ateş gözlerime bakıp o can alıcı göz kırpmasını yapınca, biraz olsun cesaretlendim. Hemen yanında mini eteğiyle bacak bacak üzerine atıp oturan o kadın oyuncu...
"Ne söyleyeceğini bilemiyorsan neden çıktın o sahneye?" Dediğinde ateş beynime doğru hücuma geçti. Ya sabır dedim içimden ama mikrofonu tutan elim ağrımaya başlayınca kendimi ne kadar kastığımı anlamıştım. Ateş ona öyle bir bakmıştı ki, gözleriyle dövüyordu onu sanki. Şimdi tüm algılarımı kapatıp işime konsantre olma zamanıydı. Derin bir nefes al ve ona kadar sayıp...
"Az önce ki arkadaşında söylediği gibi buraya çıktığımda ne açıklama yapacağımı bilemiyordum" Gözlerinin içine içine baktım ve tekrar salona doğru döndüm.
"Çünkü böyle bir konuşma yapacağım hakkında bir bilgim yoktu. Arkadaşlar üç hafta önce sizlerin de şahit olduğu yıkıcı bir durumla karşı karşıya kaldım. Bu sadece beni değil hepinizi etkiledi. Bunun için hepinizden özür diliyorum. İnanın böyle olmasını ben de istemezdim. Bildiğiniz üzere yeniden bir maratona başlayacağız. Yorucu olacak kabul ediyorum. Tatil planımız normal şartlarda hava koşullarına göre ayarlanacaktı fakat istenmeyen mecburi bir tatil yaptık. Umarım hepiniz çok iyi dinlenmişsinizdir. Çekimler başladığında gecemiz gündüzümüze karışacak. Yeri geldiğinde bir saat uyku ile günü bitirmek zorunda kalacağız. Öyle zamanlar gelecek ki, belki iğne ile ayakta kalmak zorunda kalacağız. Ama bizim ekibimiz bunun üstesinden gelebilecek kadar kaliteli kişilerden oluşuyor. Bakın her birinizi tanıyorum. Sizler de beni tanıyorsunuz. Birlikte çalışacağız ve kafanızda benim ve oyuncum hakkında en ufak bir kuşkunun kalmasını istemiyorum. Biz Ateş ile birlikteyiz. Fakat bu durum benim oyuncu koçluğumu etkilemeyecek. Ben bu konuda oldukça hassas davranıyorum, davranmaya da devam edeceğim. Kamera karşısında gösterebileceği en iyi oyunculuğu göstermesi için elimden geleni yapacağım. Şimdi arkadaşlar birlikte bir aile olduğumuza göre, fırsat bulduğunuzda, çekim aralarında yanıma gelip istediğinizi sorabilirsiniz. Elbette bunlar magazine servis edilmeyeceği konusunda söz verirseniz. Birlikte bir aile olacağız. Bir sofrada oturup yemekler yiyeceğiz. Her çekim alanında olduğu gibi kavgalarımız, tartışmalarımız olacak bunlar gayet normal. Ama tüm ailelerde olduğu gibi bunu büyütmeden kendi aramızda halledebileceğiz. Benden bu kadar arkadaşlar. Saat işliyor ve biz bütçemizi kısıtlamak zorunda kalıyoruz. Hadi bakalım "Kısır Döngü" ekibi şu işi halledelim ve herkese nasıl bir ekip olduğumuzu gösterelim" Ve salon alkış sesleri inledi. Gergin bakışlar yerini mutluluğa ve hevese bırakmıştı. Ağızlar büzüşmüş halde kulaklara değme kıvamına gelmişti. Evet, herkes hazırdı. Ben de hazırdım. Bakışlarımın kesiştiği adam ise gururlu ve sevgi doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncu Koçu (Tamamlandı)
RomanceAteş ve Sırma. Aynı camiada olup birbirlerinden o kadar farklıydılar ki! Onları içine çeken aşk, canlarını yakarken, daha çok birbirlerine bağlanacaklar. Ne kadar kaçmaya çalışırsa çalışsınlar onlar gidecekleri tek yer kalpleri olacak...