Bölüm 37

632 48 1
                                    

"Sevdiğim adamın gözleri bana baktığı gibi bakamaz" Parmak ucumu çekinerek dudağında gezdirmemin üzerine gözlerini kapatıp derin bir nefes bıraktı...

"Bu dudaklar beni öptüğü gibi başka kimseyi öpemez." Parmağım hala dudakların, onun ise gözleri ısrarla kapalıydı. İyice yanına sokuldum. Diğer elimi kalbinin üzerine koydum,

" Bu kalp sadece benim için atıyor. Bunu biliyorum ve işimizi yaparken sadece bunları düşünüyorum sevgilim" Dediğimde gözlerini açtı aniden. Gözleri az önceki öfkeden eser kalmamışçasına bakıyordu. Aşk vardı şimdi bakışlarında belki de minnet. Benden beklediği ufacık sevgi kırıntılarıyla idare etmeyi öğrenen bu adam, şimdi dudaklarımdan dökülen "sevgilim" kelimesi ile mutluluktan havalara uçuyordu. Yüzümü avuçlayıp beni kendine yaklaştırdı. Şimdi nefesi yüzümde ilkbahar rüzgarları estiriyordu. Zaman ve mekan kavramı yitirmiştim bu bakışlarda. Gözlerimi dudaklarıma odaklanmıştı. Ben de istemsizce onu taklit ettim. Sanırım beklenti ile de olabilir. Ama onu beni nasıl öpecek olduğunu artık merak ediyordum. Kırmızıdan kahverengiye geçiş yapan, sürekli ısırarak isyan ettirdiği, daha önce başka kadınları öptüğü o dudakların artık benimkilerle kapanmasını istiyordum. Acemiydim ama kendimi ona bırakmak ve sonsuza kadar onunla kalmak istiyordum. Beni kendine iyice çekip yumuşak bir şekilde öpmeye baladı. Gözlerim kapalı, ayaklarım ise çoktan bulutların üzerindeydi. Karşılık veremeyecek olduğumdan korkan ben, şimdi onun dudakları üzerinde dans ediyordum. Benden hafifçe uzaklaşınca gözlerimi açtım. Ama göz kapaklarım kapanmak için direniyorlardı. Aralık olan gözlerimle yüzüne baktım. Hafifçe gülümsüyor ve beni izliyordu. Yaptığı şeyin doğru olup olmadığını tartmak istiyor gibiydi. Gerekli incelemeyi yapıp olumlu sonuç alınca bıraktığı yerden devam etti. Yine beni bulutların üzerine çıkarıp kendimden geçirmişti. Bu seferki diğerine göre daha sertti. Ben sadece onu taklit ediyor, bilmediklerimi öğrenmeye çalışıyordum.

Dudaklarımdan uzaklaşması için kapının çalınması yeterli olmuştu. Benden uzaklaşıp

"Gir" Demek zorunda kaldı. Asistanlardan biri

"Sahne hazır" Kapıyı kapatıp çıktı. Ben az önceki anın büyüsüyle alev alev yanıyordum. Etrafımdaki herkesin farkına varacağını düşünüyordum. Elim otomatik olarak yanağıma gitti. Gerçekten yanıyordum. O ise aynanın önünde kollarını bağlamış keyifle beni izliyordu. Daracık odada nefes alacak kadar yer kalmamıştı. Kış ayında olmamıza rağmen üzerimde giydim her şey bana kalın geliyordu. Beni izlediğini fark ettiğimde utandığımı hissettim. Az önce büyük bir keyifle öptüğüm adamdan şimdi bakışlarımı kaçırıyordum. Kendime gelmeli, beğenmediğimiz sahne için buradan ayrılmalıydım... Derin derin nefesler alarak

"Ben gidiyorum." Anında ciddi bir tavır takınarak yanıma geldi.

"Yanlış bir şey mi yaptım sevgilim?"

"Hayır hayır. Çok yoruldum. Yönetmenden izin aldım. Gidip biraz dinlenmeliyim." Sakallarını sıvazlayıp, dudağının içini ısırdı

"Tamam. Ama iyisin değil mi?" Omzuna koyduğum ellerime bakarken,

"Merak etme sevgilim gayet iyiyim."

"Peki" Alnıma bir buse kondurdu.

"Eve gidince mesaj at olur mu?"

"Tamam, merak etme. Sende bir an önce şu işi bitir de eve gidip dinlen."

"Tamam canım. Sabah "Dedi ve sonra açmaya başlayan gökyüzüne baktı pencereden.

"Yani uyanınca dışarıda yemek yeriz."

"Olur, haberleşiriz" Çantamı alıp çıktım. Otelin sıcağından sonra dışarı çıktığımda yüzüme vuran sert ayaz ile kendime gelmem kısa sürdü. Aralık ayının başlarındaydık. İstanbul'a kar erken gelmişti bu yıl. Beni karşılamak ister gibi. Yıllarca kaldığım yurt dışında karın yağışına nadiren rastlamıştım. Karın yağmasını ver her yeri bembeyaz yapmasına hayrandım. Kar tanelerinin her birinin birbirinden farklı olduğunu öğrendiğimde şaşkınlığım herkesi güldürmüştü. Milyarlarca ya da sayamayacağım kadar yağan kar tanelerinin her birinin ayrı şekillerde olmasını sağlayan Allah'ın büyüklüğüne bir kere daha inanmıştım. Baktığımız yaşadığımız her şeyde varlığına inandırıyordu bizi. Sistem o kadar olağanüstüydü ki! Asla aşık olamam, bir erkeğe kendimi emanet edemem diyen ben az önce dudaklarımı başka dudaklarıyla kapanmasına müsaade etmiştim. Ve bundan müthiş zevk almıştım. Kendimi onun kollarında iken hiç olmadığım kadar güvende hissediyordum. Başım sıkıştığında ilk gittiğim tek erkek babamken, artık ilk aklıma gelen Ateş oluyordu. Huzur onun adıydı. Sevgi ve aşk ise ta kendisiydi. O hayatımın odak noktası olmuş ve artık onsuz geçen her dakika işkenceye dönmüştü.

Soğuk iyice içime işleyince kabanıma iyice sığındım. Beremin altına işleyen sabah ayazı beynimi dondurmuştu. Otelden çıkmadan önce resepsiyondan taksi çağırmalarını rica etmiştim. Dizilerde izlediğimiz şu hiç olmadık yerlerde pat diye çıkan taksiler olsaydı ne güzel olurdu diye düşünmekten alamadım kendimi. İçeri girebilirdim aslında ama otelin sıcağı iyice uykumu getirecekti. Eve kadar ayık kalmam gerekiyordu. Bir saat önce aldığım ilaçlar ve tüm günün verdiği yorgunlukla neredeyse ayakta sayıklayacak haldeydim. Soğuk beni kendime getirmişti ama göz kapaklarım bana inat aşağı iniyorlardı. 

Oyuncu Koçu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin