Yol boyunca annemsiz babamla her konuda sohbet ettik. Onun her defasında
"Yok mu hayatında birileri?" Sorusuna maruz kalıyordum. Konuyu yine nasıl oraya getirdik bilmiyorum ama
"E Sırma Hanım hayatınızda birileri yok mu yine?" Deyip veryansın etti.
"Patron bu konulara girmeyelim."
"Neden be kızım? Hayat tek başına yaşayacak kadar uzun değil."
"Biliyorum ama baba ben bu şekilde gayet mutluyum."
"Ah benim tatlı kızım. O kişi daha karşına çıkmadı da o yüzden böyle düşünüyorsun."
"Baba o kişinin karşıma çıkacağı da yok."
"Yok, yok öyle söyleme. Herkesin bu hayatta bir ruh eşi vardır. Seninki de bir yerler de senin onu bulmanı bekliyor."
"Daha çok bekleyecek o zaman." Babam gülerek bana baktı ve sonra tekrar yola döndü. O bakışta o kadar çok şey anlattı ki! Ama ben anlamamazlıktan geldim ve konuyu değiştirdim.
"Ee patron sultanın neler döktürdü?" Anladı ki benden bir şey çıkmayacak o da bana uydu.
"Tahmin et bakalım."
"Bir düşünelim. Sarma başmisafirimiz. Sonrasında içli köfte bir de çoban salata desem. Aaa bu arada şekerpareyi unutmamak lazım."
"Nasıl biliyorsun neler yaptığını seni şımarık seni" Deyip yanağımdan bir makas aldı. Evin önüne gelince kornaya bastı uzun uzun. Annem çok geçmeden evin kapısında belirdi, kollarını iki yana açmış şekilde. Öyle bir sarıldı ki sanki yıllardır görmüyordu beni. Gözlerinden yaşlar boşalıyordu. Ondan uzaklaşıp alnından öptüm yaşlarını silerken.
"Her seferinde bunu yapma Sultanım."
"Sen de bizi bu kadar hasret bırakma kendine kuzucuğum."
"Diyorum size gelin gelmiyorsunuz ne yapayım." Koluna girip eve doğru sürükledim onu peşimden. Daha içeri girmeden yemek kokuları burnuma kadar gelmişti.
"Sultanım umarım sofra hazırdır kurtlar gibi açım."
"Hazır kuzucuğum hazır. Çayında demlendi."
"Sen var ya bir tanesin sultanım" deyip yanaklarını öpmeye başladım. Babam da bize yetişip o da beni taklit etti. Ben ne zaman annemi öpmeye çalışsam o da bana katılır annemi gülme krizine sokardık. "Tamam, tamam durun rahat bırakın beni. Of hep aynısını yapıyorsunuz. Makyajım bozuldu." Babam hemen yanağından bir makas alıp
"Sultanım sen her halinle güzelsin" Gülüşmeler eşliğinde sofraya oturduk. Çatlayana kadar yemiştim. Annemin elinin lezzeti harikaydı. O kadar ülke dolaştım, Türkiye'de birçok şehirde bu yemekleri yedim ama annemin verdiği damak tadını hiçbir yerde bulamamıştım. Elimi karnıma doğru getirip
"Çatladım valla." Annem kaşlarını çatıp bana baktı
"Sen bu aralar çok zayıflamışsın. Bakmıyor musun kendine?"
"Sultanım sen öğrettin bana aç kalmayı ne yapayım."
"Aç kalmakla sağlıklı olmak arasında ki farkı bu yaşında hala öğrenemedin mi?" Eğer masada biraz daha kalırsam bu konu çok uzayacaktı. Çünkü küçüklüğümde ve gençliğimde yaptığı baskılardan dolayı pişmanlık duyuyordu. Bunu ona tekrarlatmak istemiyordum.
"Baba nargilelerimiz hazır mı?"
"Aşk olsun kuzucuğum elbette hazır, hadi gidelim." Kol kola bahçeye çıktık. Bahçede semaverde çayımız, nargilelerin fokurdamaları eşliğinde harika sohbet ettik. Konu dönüp dolaşıp benim bekarlığıma geliyordu. Ama ben de bir şekilde konuyu değiştiriyordum. Onlar bir hafta yanlarında kalacağımı düşünüyorlardı. Yeni işten henüz bahsetmemiştim. Üzüleceklerdi ama benim işimde buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncu Koçu (Tamamlandı)
Storie d'amoreAteş ve Sırma. Aynı camiada olup birbirlerinden o kadar farklıydılar ki! Onları içine çeken aşk, canlarını yakarken, daha çok birbirlerine bağlanacaklar. Ne kadar kaçmaya çalışırsa çalışsınlar onlar gidecekleri tek yer kalpleri olacak...