Riley sihirli dünyaya geldiğinde gizemli olaylar silsilesinin yakasını bırakmayan bir lanet gibi peşinde dolaşacağını düşünmemişti. 1975 yılının Hogwarts zamanında onu muhteşem arkadaşlıklar, eğlenceli anlar ve çözülmesi gereken sırlar bekliyordu.
¤...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu hikaye sadece Wattpad platformu üzerinden ve cain07 adlı profilimden yayınlanmaktadır.
Okurken oy verirseniz çok sevinirim. Sihirli okumalar.
《¤》
Riley Cannon yetimhanedeki odasında koltuk olmadığı için yere uzanmış elinde tuttuğu Harry Potter kitabını okuyordu. Belki defalarca okumuştu ama yine de doyamıyordu. Dışardan sesler gelince kaşlarını çatarak ayağa kalktı. Ve odasından çıkmasıyla belaya bulaşması bir oldu.
Riley hiçbir zaman yaşıtları ve yetimhanedekiler ile anlaşamamıştı. O kitapların insanıydı. Kendi dünyasını bu saçma dünyaya tercih ediyordu. Ama böyle olması yanındaki insanların dikkatini çekiyor ve ona bulaşmalarına yol açıyordu. Sarah Menson ve onun çeteside bu insanlardan sadece birkaçıydı. Sarah Riley'nin odasından dışarı çıktığını görünce "Bak sen" diyerek yüzüne pis bir sırıtma yerleştirdi. "Bizim kitap kurdumuz sonunda odasından çıkabilmiş. "
"Bulaşma bana Menson. " dedi Riley sıkıntıyla iç çekerken.
"Ne yaparsın Cannon yoksa beni mi döversin o cılız vücüdunla." dedi Sarah çarpık dişlerini göstererek. Riley tabii ki de onu dövemeyeceğini biliyordu. Bunun Sarah'ın yaklaşık doksan kilo civarında olması çok büyük bir etkendi. Tabi arkasındakı dört kişilik çetesi sayılmazsada Riley elli kiloluk vücuduyla ona hiçbir şey yapamayacığını adı gibi biliyordu. Ama bunlar onu geri adım attırmaya yeter miydi? Kesinlikle hayır.
"Domuzları dövmek pek ilgi alanıma girmiyor. " dedi Riley sakince. Ortaya bir bomba bırakmıştı ve kenara çekilmişti.
Sarah'ın yüzü sinirden çarpıldığında dahada çirkin hale geldi. "Sen şimdi yandın." dedi ve Riley kenara ittirip odasına girdi. Yatağın üzerinde duran Harry Potter kitabını aldı. "Bak sen." dedi gözlerindeki şeytani ifadeyle. " Kücük kızımız ne okuyormuş. Şimdi ben bunu yırtsam ne olur ki acaba?"
" Sakın." diye bağırdı Riley içindeki korkuyla. Kitabı almak için öne doğru hamle yaptı ama başka bir kız onun kollarını tutup buna izin vermedi.
Sarah'ın keyfi epeyce yerine gelmişti. Kitabın ilk sayfasından başlayıp hepsini teker teker yırtıp yere attı. Riley ise olanlara öylece bakakaldı. Onu tutanlar yüzünden teprenemiyordu bile. Önünde onca zamanını beraber geçirdiği kitabın sayfaları bir bir ayrılıyordu. Gözleri istemeden doldu. Anılarının karşısında yok oluşunu izledi. Gözlerinden yaşlar şimdi istemeden akıyordu. Sarah ise önünde hala gülüyordu. Kitabın iyice parçalandığindan emin olduktan sonra "İste bu senin hak ettiğin şey. "dedi ve peşindekilerle birlikte odayı terk etti.
Riley ise yere çömelip göz yaşlarının akıp gitmesine izin verdi. Eline kağıt parçalarını aldı. Kimilerine göre o sadece bir kitaptan ibaretti ama ona göre asla böyle olmamıştı. Hayat işte ona hep böyle davranmışti. Sevdiği şeyleri elinden bir bir almıştı. Gözlerinde yaşlarla odasından koşarak çıktı. Diğerlerinin ona güldüğünü duydu. Umursamadı. Yetimhanenin kapısında çıkınca arkasından güvenliğin bir şeyler söylediğini duydu. Duymamazlımtan geldi. Nereye gideceğini bilmiyordu. Önüne bile bakmadan koşuyordu. Artık bu hayatı yaşamak istemiyordu.
