4 | Diagon Yolu

4.4K 407 251
                                    

《¤》

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

《¤》

Riley sabah yatağında uyandığında içinde tarif edilemez bir mutluluk vardı. Pencereden içeri giren güneş ışığı yüzüne vuruyordu. Hafif bir rüzgar sarı saçlarını dalgalandırıyordu. "Huzur bu olmalı." dedi kendi kendine. Yeni dünyasına neredeyse iki hafta geçirmişti. Edward ve Milena gerçek annesi ve babası gibi olmuşlardı. Bu yüzden onlara gönül rahatlığıyla anne ve baba diyebiliyordu. Bu iki hafta sandığının içindeki büyü kitaplarını okumak ile geçmişti. Mükemmel şeyler anlatıyorlardı. Onları hiç elinden bırakmak istememişti. Eski hayatında dersler böyle olsaydı okul birincisi olacağına emindi.

Yan komşuları olan James Potter ile henüz tanışmamaştı. Çünkü onun yanına gidip 'Merhaba ben Riley Quinn. Seninle tanışmak istedim.' demenin budalaca olacağını biliyordu. Ama onu sürekli süpürgeyle antreman yaparken görüyordu. Bir gün tanışabileceklerini umdu. Yavaşça ayağa kalktı. Başucunda duran asasına baktı. Onu hiç kullanmamıştı. Çünkü bu kitaplardan da bildiği gibi tatilde kullanmak yasaktı. Ama bu asasını başucunda tutmasını engelleyemezdi. Banyoya doğru yöneldi. Hızlıca elini yüzünü yıkadı ve kot bir şort giyip üzerine beyaz bir tişört geçirdi. Saçlarını açık bıraktıktan sonra banyodan ayrıldı. Aşağıda babasının sesi duyuldu. "Hadi Riley kahvaltı hazır. Bahçede bekliyoruz."

"Geliyorum. "diye karşılık verdi. Hızlıca merdivenlerden indi. İki hafta önce evdeki her şey darmadağınık ve kolilerin içindeydi. Ama şimdi büyünün de yardımıyla ev dizilmişti. Riley sadece iki haftada buraya nasıl alıştığını fark etti. Bahçeye çıktığında masanın üzerinde mükemmel bir kahvaltının olduğunu gördü. Annesine bakıp "Yine döktürmüşsün."dedi gülerek.

Annesi elindeki portakal suyunu doldururken "Ee kimin annesi."dedi ve Riley'nin yanağına bir öpücük kondurdu. Riley gülümsedi ve aklına dolan düşünceler ile yemeğini yemeye başladı. Edward ve Milena onun kayıp annesi ve babası gibiydi. Onları bu iki hafta içinde o kadar sevmişti ki kendisi bile bu duruma şaşırıyordu.

Annesinin babasını " Biraz az ye. Bir gün bizi de yiyeceğinden korkmuyor değilim." diye azarlamasını duyunca düşüncelerinden sıyrıldı.

"Bu benim az yemiş halim zaten hayatım."dedi babası ağzındaki peynirle. Onların bu haline gülmeden edemedi.

Annesi "Unutmadan bugün Diagon yoluna gitmemiz gerek. Hogwarts için gerekli eşyaları almalıyız. " dedi ciddiyetle.

Riley karnındaki kelebeklerin havalandığını hissetti. "Bugün mü gideceğiz? Ben tamamen unutmuşun onu."

"Hogwarts'a gitmene neredeyse 1 hafta kaldı Riley. Kitaplarını almamız gerek. " dedi annesi ciddiyetle.

Riley Diagon Yolunu görmek için deliriyordu. Ondan sonra da Hogwarts'a gidecekti. "Ne zaman çıkarız?" dedi annesine.

"Kahvaltıdan sonra oraya cisimleniriz. Sen bakanlığa gidecek misin bugün Edward?"

"Evet."dedi babası ağzındaki lokmalarla. Sonra elindeki saate baktı."Olamaz geç bile kalmışım. Gitmem gerek benim." dedi ve karısı ile kızının yanağına öpücük kondurup evin içine doğru girdi.

Marauders And Riley QuinnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin