9 | Lordun Görevi

1.2K 156 437
                                    

《¤》

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

《¤》

Lucy Rosier, Evan onunla Felix'i peron dokuz üç çeyreğe bıraktığından beri duvara dayanmış çevresini izliyordu. Arkadaşlarını bekliyordu fakat görememişti hala. Morali fena halde bozuktu. Bir hafta önce yaşanan akşam yemeğini düşünüp duruyordu.

Lucy, Bay Parkinson'un söylediği sözle kaşlarını çattı. Anlamakta zorlanıyor gibiydi. Sonunda dudaklarının arasından "Ne!" çıktı.

"Duydun tatlım."dedi yengesi kibar bir ses tonuyla. "Bence gayet güzel bir fikir. On yedi yaşında olduğunda mükemmel bir hayat seni bekliyor olur."

Lucy kadının kelimeleriyle gözünün seyirdiğini hissetti. Aniden ayağa kalktı. Arkasındaki sandelyesinin düşmesini önemsemedi. "Siz iyice saçmaladınız." diye bağırdı. "On yedi yaşıma girdiğimde bu hastalıklı evde kalacağımı mı düşünüyorsunuz? Hem de hiç tanımadığım, sevmediğim bir adamla evleneceğim öyle mi?"

Yengesi gözleriyle misafirlerine bakıp Lucy'e döndü. "Tatlım lütfen yerine otur."dedi daha fazla rezil olmamak için. "Her safkanın yapması gereken sorumluluklar bunlar."

"O zaman safkan değilim ben."dedi Lucy daha yüksek bir sesle bağırarak. "Beni hemen ailenizden kovabilirsiniz. Hatta durun ben kendim gidebilirim. "

Masadaki kendi tabağını sertçe yere attıktan sonra gözleri Andrew ile kesişti. Ateş saçan bakışlarını çocuğa dikip salondan çıktı. Merdivenleri çıkıp kendi odasına ilerledi.

Kapıyı açınca yatağının altına eğildi. Sinirden elleri titriyordu. Küçük bavulunu alıp içini açtı. Zaten iki parça eşyasını bavula yerleştirdi. Komidinin üzerinde duran babasının ölümünden bir hafta önce çekilmiş fotoğrafa baktı. Lucy kollarını babasının boynuna dolamış, adamın yanağına öpücük konuduruyordu. Babasının mutluluğu ise gözlerinden okunuyordu.

Fotoğrafı da alıp özenle bavula koyduktan sonra fermuarı çekti. Tam gitmeye hazırlanmış ve kapıyı açmıştı ki önüne biri cıkınca korkuyla geri çekildi.

Amcası kaşlarını çatmış, sinirle ona bakıyordu. Sert yüz hatları Lucy'e babasını hatırlatıyordu. "Nereye gittiğini sanıyorsun?"diye hırladı adam.

"Sizden uzak her yere."dedi Lucy sinirle.

"Evan bana bir şeylerden bahsetti."dedi amcası soğukkanlılıkla. "Potter'lara gidiyorsun değil mi? Rosier'ların soy adının o gibi kanı bozuk aileler ile anılmasına izin verir miyim sence? Weasley'ler ne ise Potter'lar da aynı."

"Sizin saçma soy adınız umrumda mı sence?" dedi Lucy.

"Aslında vesayetin bizde olduğu için seni oradan almak yarım saat bile sürmez. " dedi amcası gülerek. "Hem gitmişken Evan ve arkadaşları Potter'ların da icabına bakar. Son zamanlarda bakanlığın başına bela olmuşlardı. Değil mi Evan?"

Marauders And Riley QuinnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin