Riley sihirli dünyaya geldiğinde gizemli olaylar silsilesinin yakasını bırakmayan bir lanet gibi peşinde dolaşacağını düşünmemişti. 1975 yılının Hogwarts zamanında onu muhteşem arkadaşlıklar, eğlenceli anlar ve çözülmesi gereken sırlar bekliyordu.
¤...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
《¤》
Sirius arkadaşlarını yanına çağırdığında kokudan midesi bulanmıştı. James bedeni görünce birkaç küfür sıraladı. Adam yüz üstü olduğu için kim olduğu anlaşılmıyordu. "Kimin bedeni bu?"
Sirius elleri titreyerek cesedin yüzünü döndürdü. "Bu Kurtz."dedi şaşkınlıkla. "Carrow'la beraber gelen adam."
Remus da yanlarına gelmişti. "Onu öldürmüş ruh hastası kadın."
Peter kekeleyerek konuştu. "B-bize bakanlığa döndüğünü söylenmişti. "
"Belli ki öyle olmamış. " dedi James. "McGonagall'a haber vermeliyiz. Artık elimiz de kanıt da olduğuna göre bize inanacaktır."
Kurtz'un göz altları morarmış, bedeni şişmişti. Sirius daha fazla bakamayacağını hissedince kafasını başka tarafa çevirdi. "Tekrardan üstünü kapatıp McGonagall ile buraya gelelim."
Dörtlü, adamın üstünü kapattıktan sonra Hogwarts'a girdiler. Güneş daha yeni doğduğu için kimsecikler ortalıkta yoktu. McGonagall'ın odasının önüne gelince Sirius kapıyı çaldı. Bir süre bekledikten sonra kadın çıktı. Üzerinde sabahlığı vardı. "Çocuklar saat biraz erken değil mi?"
Profesörlerle en iyi anlaşabilen Remus hafifçe öne çıktı. "Bahçede bir şey bulduk Profesör. Sizin gelmenize ihtiyacımız var."
Kadın ondan beklenilmeyecek biçimde boş bir ifadeyle karşısındakileri süzdü. "Bunun beni ilgilendirdiğini düşünmüyorum Bay Lupin."
Sirius kaşlarını çatarak baktı. Profesör McGonagall'ı hayatında ilk defa böyle görüyordu. Her ne kadar sert bir kadın olsa da öğrencilerin sorunlarına hep yetişmeye çalışmıştı. "Bahçede ceset bulduk Profesör."
Kadın boş gözlerle ona bakmaya devam etti. "Ders başlayınca ödevlerinizi getirirsiniz."deyip kapıyı üzerlerine kapattı.
James kollarını kaldırdı. "Bu da neydi şimdi?"
Remus kahverengi saçlarını geriye attı. "İfadesini görmediniz mi? Çok boş bakıyordu. Sanki birinin etkisi altında kalmış gibi."
"Yoksa-"
"Evet Çatalak."diye James'in sözünü kesti Remus." Galiba Carrow tarafından Imperius Lanetinin etkisi altında."
"Nasıl?"dedi Sirius. "McGonnagal çok güçlü bir cadı. Carrow ona laneti yapmayı nasıl başarmış?"
"Büyük ihtimal dışardan yardım almış."dedi Remus.
"Başka Profesörlere gidelim."diye fikir ortaya attı James.
Çocuklar sırayla bütün Profesörleri gezdiler. Hepsinde aynı boş bakış aynı umursamamazlık vardı. Yavaş yavaş öğrenciler koridora doluşuyordu. Kimsenin bir şeyden haberi yok gibi duruyordu. Remus ellerini saçlarının arasına daldırdı. "Bu Carrow'un son hamlesiydi. Bundan sonra striganın tam gücüne ulaşması için sadece iki kişi gerekli. "
