1. Bölüm - Salaklık derecesi 10 üzerinden 10

2.5K 188 124
                                    

**Okuyun, okutun, arkadaşlarınıza önerin efenim... Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. İyi okumalar ♥**

Elimi kolumu sallaya sallaya evime giderken karnımdan gelen gurultularla yüzümü buruşturdum. Acıkmıştım ve başım da kazan gibiydi. Sanırım dün gece de alkolü biraz fazla kaçırmıştım. Son birkaç gündür olduğu gibi.

Ağrıyan başım yüzünden yüzümü buruşturduğumda elim başıma gitti. Acilen bir şeyler yemek ve bir kahve ile kendime gelmek istiyordum. Bu yüzden de hemen önümdeki ilk markete girip rafların arasında gezinmeye başladım. Birkaç çeşit erişte -çünkü karar vermek zordu- birkaç tane çikolata ve granül kahve almıştım. Sonuçta ne gerek vardı Starbucks'ta bir bardak kaliteli kahveye o kadar para vermeye? Sevmiyordum ben orayı. Yoksa kesinlikle parasızlıktan değildi. Kesinlikle.

Aldığım ürünleri, cebimdeki paramı düşüne düşüne, kasaya getirdiğimde tek derdim cebimdekinden fazla tutmamasıydı. Çünkü elimdeki eriştelerden birini bile bırakasım yoktu. Seçim yapmak istemiyordum.

Kasaya vardığımda önümde kapüşonlu birinin sırada olduğunu görmüştüm. Başını bir saniye bile yerden kaldırmadan aldığı birkaç çeşit eriştenin parasını ödüyordu. Dikkatle baktığımda aynı erişteleri, aynı miktarda almış olduğumuzu fark ettim. Bu da beni sessizce güldürmüştü.

"Siz de kararsızsınız anlaşılan." Gülerek söylediğimde bana bir tepki vermediği gibi üstüne bir de aniden panik olmuştu. Öyle ki elindeki erişteleri poşete koymaya çalışırken yere bile düşürmüştü. Düşen eriştelerin birkaçı ayağıma denk geldiğinde yere eğilip onları aldım ve önümdeki çocuğa uzattım.

Normal şartlarda, karşımdakinin önce söylediğime bir tepki vermesi ardından ise özür dileyip, teşekkür etmesi gerekiyordu. Bunu beklemiştim. Nezaket kuralları gereği falan... Fakat karşılaştığım tek tepki vebalıymışım gibi, elime dokunmadan, alınan paketlerdi. Ha bir de koşar adımla marketten kaçmasıydı.

"Bu neydi şimdi?" bu garip olay karşısında haklı olarak şaşırdığımda kasiyer kız sırıttı.

"Ağh, o buraya hep gelir. Konuşmaz hatta kimsenin suratına bile bakmaz. Garip bir tip. Boş ver onu." Kızın söylediklerini giden çocuğun arkasından bakarak dinlerken omuz silktim. Çevremde yeterince garip insan yokmuş gibi bir de böyle anlarda çekiyordum.

"Çok mu garip bir tip?"

"Garip ama yakışıklı. Başımı eğerek yüzüne baktım bir keresinde, 'vay be o neydi öyle' dedim."

"O kadar mı diyorsun?" hala kapıya doğru bakarken kulağım da kızdaydı. "Söylesene." Kıza doğru döndüğümde bana merakla bakmaya başladı. "Benden daha yakışıklı mı?"

"Zor bir soru sordun, yakışıklı." Eliyle perçemlerini düzeltti. "Ama sanırım o biraz daha yakışıklıydı. Nasıl desem bilmiyorum ama senin yüzün... Daha bebeksi." Dışarıdan bakıldığı zaman o adamı övecek bir cümle kurmuştu ama bunu öyle bir cilveyle söylemişti ki tepki verememiştim. Yoksa bu güzel yüz hep belam oluyordu. Yakışıklılığım önündeki en büyük engelim, bebeksi yüzümdü. Tabii bu halde olduğum için benden hoşlananlar da vardı ama ben diğer türlüsünü tercih ederdim. Kendi kendimin en büyük rakibi gibi bir şeydim işte.

"Öyle mi?" Kasanın üzerinden hafifçe kızın üzerine doğru eğildim. "Sana dikkatli bakınca benim daha yakışıklı olduğumu kanıtlamak isterim, güzelim." Elimi saçına atıp kulağının arkasına iliştirmiştim. Aslında o kadar güzel bir kız da değildi ama hırs işin içine girince sebepsiz işler yapan biriydim ben. Çabuk gaza geliyordum bir de.

"İsterim sanırım." Cilveyle söylemişti bunu. Onun tavrı üzerimde çok etkili olmasa da sırıttım.

"Bak o zaman şöyle yapıyoruz. Sen buraya..." Telefonumu cebimden çıkarıp önüne uzattım. "Numaranı yazıyorsun. Ben de seni bir şeyler içmeye çıkarıyorum. Yakın bir profilden, birkaç saat gördüğünde fikrinin değişeceğine eminim." Kız utangaç bir gülümseme sunarken telefonuma da numarasını kaydetmişti. Kim olduklarını bile hatırlamadığım o kızların arasına girecekti bu kız da elbette. Ama yine de bir geceyi ona ayırabilirdim. Fiziği güzel duruyordu çünkü.

Woori Doori // HUNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin