16. Bölüm - Tamamen seninim

1.3K 154 172
                                    

** Ed Sheeran abimiz demiş ki arkadaşlarım beni senin gibi sevmezler... Ee o zaman ne yapalım? Bu şarkıyı dinleyelim. İyi okumalar ^^

**** (1 hafta sonra)

Bornozumun ipini sıkılayıp odaya girdiğimde direkt dolaba yönelmiştim. Üstümü giyinip önce hastaneye oradan da ders çalışmak için okula geçecektim. Malum vize haftası kapımdaydı. Ama eğer biraz daha oyalanırsam geç kalacağım kesindi. Bu yüzden de dolabın önünde durup çabucak ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum.

"Luhan?"

"Ağh, ne zaman geldin?"

"En başından beri odadaydım." Tanrım! Eğer seslenmeseydi ben, onu kontrol etmeden giyinmeye bile başlayacaktım. Muhtemelen o da bunu bildiği için kendini belli etmişti zaten.

"Seni görmemişim, üzgünüm."

"Fark ettim." Kıkırdadıktan sonra yanıma geldi. "Bir yere mi gidiyorsun?" ses tonu sorgulayıcıydı.

"Hastaneye."

"Ne için?" Gözleri kısılıp, kaşları çatılırken elim kıyafetler arasında gezinmeye devam ediyordu.

"Dikişlerimi aldırmaya gideceğim."

"İyi de randevun akşam, neden saatler öncesinden hazırlanıyorsun?" Sehun'un dediğiyle aniden duraksadım. Haklıydı. O fazlasıyla haklıydı ama ben salaktım. Randevu saatimi karıştırmıştım. "Saatleri karıştırdın, değil mi?" tebessüm ederek söylediğinde yüzümdeki salak şaşkın ifadeyi sildim.

"Evet."

"Sence ben böyle bir şeyi unutur muyum? Bende bir panik yokken sende rahat olsaydın."

"Ne bileyim ben ya! Sana, şu sınav öncesi dönemde yeterince yük oluyorum zaten. Bir de bunu aklında tutmanı beklememiştim." Sehun, kaşlarını hızla çatarken başını sağa sola salladı.

"Ne yük olması, Luhan? Bir daha duymak istemiyorum." Dudaklarımı ısırarak ona baktığımda ısırdığım yere kısa bir bakış atıp iç çekti. "Neyse, giyin hadi. Üşüteceksin, kış geliyor."

"Ne giyeceğime karar veremedim ki." Elimi kıyafetlerin arasına daldırıp biraz karıştırdım. "Aynı şeyleri giymekten sıkıldım."

"Benimkilerden giyebilirsin." Sehun kendi tarafını işaret ettiğinde başımı sağa sola salladım. Bu durum beni tedirgin ediyordu. "Zamanında yaptığım bir salaklık için diyorsan bunu, yapma. Üzülürüm çünkü." Onun üzülmesini istemiyordum, istemezdim de. Sadece emin değildim ve bu bakışlarıma da yansıyordu. "Lütfen. Kendimi bu konuda yeterince suçlu hissediyorum zaten. Sen giymeden de affedilmiş hissetmeyeceğim bir gerçek."

"Peki ama bir şartım var."

"Nedir o?" Sehun gözlerini kısarak beni süzdüğünde oradan çıkardığım bir ceketi göğsüne yapıştırdım.

"Sen de artık dolabının bu bölmesinden giyineceksin."

"Benim tarzım değil. Ama senin tarzın, istediğin gibi giyebilirsin."

"Ama belli ki bir zamanlar tarzınmış, yani yeniden giyebilirsin." Sehun emin olamayan bir ifadeyle kıyafetlerin olduğu bölmeye baktı ve iç çekti. İstiyordu ama emin de değildi. "Hadi ama Sehun. Sen de istiyorsun, biliyorum." O, dudağını ısırıp bıraktığında ben de başımı yana eğip dudaklarımı büzdüm. Bu sevimli pozlar ona karşı etkili bir silahtı. "Lütfeeenn!"

"Peki, peki tamam." Mutlu olduğum için tek kolumla hızla boynuna sarıldım. Fakat hemen ne yaptığımı fark edip geri çekilmiştim. Arkadaştık, arkadaşlar sarılabilirdi. Ama biz her sarılmaya kalktığımızda gerilmeden edemiyorduk. En azından ben geriliyordum.

Woori Doori // HUNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin