21. Bölüm - Part 2 - Korumak istediğim o çiçek

1.2K 128 107
                                    

** Medyadaki şarkıya mutlaka bakın ya, bölüm için var resmen...

Ve iyi okumalar, tatlış yorumlarınızı bekliyorum ♥

****

Kollarımın arasındaki hareketliliğin artmasıyla gözlerimi yavaşça araladım. Küçük, sevimli köpeğimiz ikimizin arasına girip yatmaya çalışıyordu. Bir süre onun bu çabasına gülümseyip kollarımın arasındaki asıl bedene baktım. Luhan'a. Artık konuşmamız gerekiyordu ve biliyordum ki uyanıktı.

"Luhan?" Ses vermediğinde iç çekip ekledim. "Uyanık olduğunu biliyorum." Hala bir tepki vermediği için hafifçe doğrulup onu serbest bıraktım. "Benimle konuşmayacak mısın? Bazı şeyleri konuşmamız gerekiyor ve uyuyor numarası yaparak bunları aşamayız."

"Konuşmak istediğimden emin değilim." Sesi son derece boğuk gelirken iç çekip yorganı üzerinden kaldırdım. Resmen altına saklanmıştı.

"Yanlış anlaşılmalar var. Açıklamama izin ver." Yalvararak söylediğimde bir süre tepkisiz kalmış ardından o da benim gibi sırtını başlığa vermişti. Etrafta koşturan köpeğe kısa bir an bakıp yüzümü ona çevirdim.

"Dinliyorum."

"Öncelikle bilmen gerek ki Minhyuk ile aramda hiçbir şey yok. Evet, biliyorum onun bana karşı hisleri var ama benim için aynısı geçerli değil. O benim için sadece arkadaş. Dün de bunu söylemek için onunlaydım." Gözleri sorgular gibi beni bulsa da kısa sürede geri çekti. Tavırlı kalmakta karalıydı anlaşılan.

"Sana karşı bir şey hissetmiyorum demek 2 saat sürmemeli." Lafını esirgemese de üzerinde durmayıp konuşmaya devam ettim.

"Dün atölyeden çıktığımda Minhyuk geldi. 2 gündür ondan köşe bucak kaçtığım için beni burada bulacağını düşünmüş. Konuşmak istedi, vaktim yok dedim ama adeta yalvardı. Çok önemli olduğunu söyledi. Mecburen tamam dedim. Taksiyle gelirsem süreyi kısaltabilirdim bu yüzden de ona kısa bir süre ayırabileceğimi düşündüm." Dudaklarını ısırarak beni dinleyen Luhan'ın tüm dikkatinin bende olduğuna emin oldum. "Bir yere oturalım dedi, beni bara götürdü. Konuşmadan önce cesaret toplamam lazım diyerek içti de içti. Epey bir süre onun durmasını bekledim. Konuştuğunda da bana karşı olan hislerinden bahsetti."

"Muhtemelen tahmin ediyordun zaten." Mırıldandığında başımla onayladım.

"Onu arkadaşım olarak gördüğümü söyledim. Üzüldü ve biraz daha içti. Elinden almaya çalışsam da ben onu reddettiğim için daha kötü hale geldi. Sonunda da kendinden geçti. Ve onu o halde bırakıp gidemezdim, mecburen evine kadar götürdüm. Fakat evi bizim eve göre oldukça ters bir konumda olunca geciktim. Hepsi bu kadar." Luhan dinlese bile bir tepki vermediğinden bir açıklama daha yapma gereği hissettim. "Özür dilerim, Luhan. Seni ekmek istemedim. Yemin ederim ki yanına gelmek için çok çabaladım ama bu işi de artık çözmem gerekiyordu."

"Mesele dün gece değil, Sehun. Asıl mesele bir süredir bu kısır döngünün içinde sıkışıp kalmamız." Luhan nihayet bana bakarak tepkisini belli ettiğinde rahatlamıştım. Yüzüme bakmadığında kendimi daha kötü hissediyordum.

"Birçoğunda elimde olmadan bu hale geldi."

"Birçoğunda derken? Bilerek geciktiğin ya da ektiğin mi oldu?" Luhan kaşlarını çatarak sorduğunda yutkundum. Ama madem sormuştu ona içimdeki bu durumdan bahsedecektim. Daha fazla bunda onun suçu yokmuş gibi davranmayacaktım.

"Evet. Evet, oldu. Çünkü seni kendine bırakmak istedim."

"O da ne demek?"

"Luhan, bunu sen istedin. Ben sen ne istediğiysen onu yapmaya çalışıyorum." Anlamamış bakışları yüzümde geziniyordu.

Woori Doori // HUNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin