**Bence şarkıya da bakarsınız, iyi okumalar ehehe**
****
Gözlerime vuran ışıktan rahatsız olduğumdan onları zorlanarak aralamıştım. Birkaç kez geri kapanmak isteseler de sonunda galip gelen bendim. Yine de kış ayları için fazla parlak olan güneş, gözümü almaya devam ediyordu. Ben de boştaki elimle gözlerime siper ettim.
Tam da o anda kendimden daha fazla ihtiyacı olan Luhan'ı fark etmiştim. Güneş benden çok ona vuruyordu. Bu yüzden de bu sefer de elimi ona siper etmiştim. Güneşin kesilmesiyle çattığı kaşları gevşemiş, uykusundaki yüzü daha da huzurlu hale gelmişti. Onu böyle görünce ben de rahatlamıştım. Çünkü gece Luhan için yeterince zor geçmişti. Bir de uykusunun bölünmesini istemiyordum. Dinlenmeye ihtiyacı vardı.
Onu içli içli izlerken dudaklarım istemsizce yukarı kıvrılmıştı. Uyurken onu izlemek çok güzeldi. Ama daha da güzel olan şey, uykusunda ağzını şapırdatıp anlamadığım bir şeyler mırıldanmasıydı. Uzun zamandır Luhan ile beraber uyuyorduk ve uykusunda konuştuğuna hiç şahit olmamıştım. Bunu daha çok ben yapardım. Sayıklar ya da ağlardım. Şimdi ise Luhan'ı bu halde görünce meraklanmadan edememiştim. Sevimliliği yüzünden kafayı yiyebilirdim.
"Sehun..." tuhaf kelimelerinin arasında adımı duyduğumda gülümsemem genişledi.
"Efendim, bir tanem." İstemsizce, çok alçak bir sesle karşılık vermiştim.
"Bırakma..." mırıldanıp araya anlamsız kelimeleri yeniden sokmuştu. "Çok seviyorum." Diğer söyledikleri neydi, bilmiyordum ama bu ikisi bana yeterdi.
"Bırakmam. Asla bırakamam. Çünkü ben de seni çok seviyorum." Başının altındaki kolum ile onu daha çok kendime çekmiştim. Pek fazla hissedebileceği bir hareketlilik değildi. Ama ben hissediyordum. Sıcaklığını, kokusunu, dokusunu... Her bir şeyini.
Bir süre Luhan'ı izledikten sonra ona, sevdiği yiyeceklerden bir kahvaltı hazırlamayı düşünmüştüm. Hem de ışığını kesip biraz daha huzurlu uyumasını istiyordum. Kıyamıyordum bu ifadesinin bozulmasına. Bu yüzden de başının altındaki kolumu yavaşça çekmeye çalışmıştım. Fakat onu omuzlarından tutup narince kaldırmaya çalıştığımda kaşlarını çattı. Rahatsız ettiğim için yüzümü buruşturduğumdaysa Luhan da yavaşça gözlerini aralamıştı. Birkaç kere kırpıştırdıktan sonraysa tam gözlerimin içine bakmıştı.
"Sehun?"
"Sevgilim." Hala ayılamamış güzel yüzüne bakarken dayanamayıp dudaklarına bir öpücük kondurdum. Büzdüğü dudakları ve çattığı kaşlarıyla çok tatlı duruyordu. "Özür dilerim, uyandırdım. Hadi sen uyumaya devam et." Kolumu çekip başını yastığa yeniden bıraktığımda başını sağa sola salladı.
"Uykumu aldım ki ben." Uzanıp bu sefer o, dudaklarıma bir buse kondurmuştu. "Günaydın."
"Günaydın öyleyse." Alnındaki saçlarını geriye çektiğimde esneyip biraz daha uykusunu açtı. "İyi uyudun mu?"
"Hiç uyanmadım. Çok güzel bir uyku çektim."
"O zaman bu güzel uykunun arkasına sana güzel bir de kahvaltı hazırlamama ne dersin?"
"Sana hastayım be adam, derim." Luhan heyecan ve mutlulukla şakıdığında sırıtıp doğruldum. "Ama önce bir duşa girsem iyi olacak. İlaç kokuyorum. Sen de istersen beni bekle, beraber hazırlayalım?" Luhan hala yataktayken ben çoktan ayaklanmıştım.
"Ben hallederim, sevgilim. Sen mümkünse mutfak işlerini bana bırak." Dün akşamı hatırlarken damağımda yine o tatlar belirmişti. Gidiş yolları doğruydu ama oranlara dikkat etmesi lazımdı. Ya da her şekilde bana bırakması en doğru olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Woori Doori // HUNHAN
FanfictionBiz ikimiz, sahiden de bir elmanın iki yarısı mıydık? Galiba, daha da fazlası...