~Bölüm 25

193 23 28
                                    

Budo'dan:

Uzandığım yerden kapı sesiyle irkildim. Gözüm saate kaydı. Saat daha erkendi. Yani Ayano okulda olmalı. Tabi okula gitmişse. Gerçi gitmeseydi gelirdi. Israrla çalan zil beni düşüncelerimden sıyırıp kapıyı açmaya zorladı. Kilidi açan elim kapı kolunu sarmıştı. Çevirip kapıyı açtım. Karşımda en son beklediğim kişi vardı. TARO. Hangi yüzle gelmişti. Sinir yüzüme dalga dalga yayılırken kalp atışlarımı kontrol edemiyordum. İlk konuşan o oldu.
-Özür dilerim.
Neydi şimdi bu. Taro benden özür dilemişti. Öfkemi kontrol altına almaya çalışıyordum.
-Ne diyorsun lan sen! Sadete gel! Kalbini kırmak istemiyorum.( Emin değilim!)
-Burda olmaz. Benimle gel. Gerçekten önemli bişi demem lazım. LÜTFEN!!!

Ayano'dan:
Son ders kabus gibiydi. Dakikalar benimle dalga geçer gibi oldukları yerde sayıklıyordu. Çantamı kapar kapmaz sınıftan çıktım. Arkamdan Mina seslenmişti. Bıkkın bir şekilde arkamı döndüm.
-Mina sonra konuşsak.
-Tüm gün canın sıkkındı. Bak bana her şeyi anlatabilirsin. Bunu biliyorsun değil mi?
Suratına mal mal bakarken bir yandan da duygulanmıştım. Çünkü beni düşünen sayılı insanlardan biriydi.
-Sağol Mina. Yani beni düşündüğün için. Ama şu an acil bi işim var. Sonra konuşalım. Olur mu?
Sonra birden kollarını beceriksizce sırtıma dolamıştı.
-İstediğin zaman arayabilirsin. İstediğin her saatte.
-Sağol Mina. Görüşürüz.
-Görüşürüz
Hızlıca okuldan çıkıp Budo'nun evine gittim. Zili çaldım. Ve beklemeye koyuldum. İçeriden ses gelmiyordu. Belki de uyuyordur. Bu sefer aradım. Telefonumu meşgule veriyordu. Tek tek pencerelere baktım. Ama tüm perdeler çekiliydi. Elimde olmadan endişelenmiştim. Oturup düşünmeye başladım. Nereye gitmiş olabilir ki. Ben bunları düşünürken adım sesleriyle başımı gelen sese çevirdim. Sonunda geldi. Ayağa kalktım. Ama döndüğümde 14 yaşlarında kısa sayılmayan orta boylu güzel bi kız duruyordu. Sonunda Budo'nun kız kardeşi olduğunu hatırladım. Anlamsız gözlerle bana bakarken söze başladı.
-Hani sen şu abimin sevgili öhöm pardon yani kız arkadaşı yani arkadaşı olan kızsın.
Bir kaç saniye duraksamıştım. Kekeleyerek
-Yani Ayano(yenge) demen yeterli.
-Ayano. Abim evde değil ki.
-Peki nerede.
-Bilmiyorum ki. En son aradı. Bı işim var dedi.
-Yani nereye gittiğini bilmiyor musun?
-Bilmiyorum. Ama eğer ararsa sana söylerim. Tabi numaranı vermelisin.
-Aa tabi.

Budo'dan:
-Evet Taro. Seni dinliyorum.
-Budo. Beni affetmeyebilirsin. Haklısın. Gerçekten özür dilerim.
-Bu mu? Yani tek diyeceğin değiştiremeyeceğin bir geçmiş için aptalca özür dilemen.
-Belki geçmişi değiştiremem ama geleceğini yani geleceğinizi değiştirebilirim.
-Ne diyorsun sen. Kiminle geleceğimizi?
-Ayano ile senin.
Ne dediğini anlayamamıştım.
-Açık konuş.
-Gerçekten bunu sana önceden söylemeliydim. Ama nerden bilebilirim ki beni bırakıp seni seçeceğini.
-Ne diyorsun lan pezevenk. Doğru düzgün anlat şunu. Yoksa boğazlarım seni.
-İlk önce otur.
-Kes sesini. Anlat.(Artık avazı çıktığı kadar bağırıyordu.)
-Ayano... Eskiden yani biz bunu söylemek çok zor ama biraz eğlendik.
Daha fazla konuşamamıştı. Çünkü ağzına inen şiddetli tokattan sonra yere yığılmıştı.(İçiminin yağları eridi.) Dudağı patlamış bir şekilde yerde yatıyordu. Yakasına yapışmıştım.
-Nasıl eğlendiniz? (Artık sesi titremeye başlamıştı)
-Özür dilerim. Ama biz sevgiliydik.
Her şey bi anda gelişmişti. Kelimeler Taro'nun ağzından acımasızca dökülürken Budo kendinde değildi.
-Ne?!
-Bak,özür dilerim tamam mı? Beni bırakıp sana gideceğini bilemezdim.
-Yalan söylüyorsun.
Sadece bunu söylemeye gücüm yetmişti.
Yorgun gözlerle Taro'yu izliyordum. Sonra yavaş hareketlerle yakasını bıraktım. Taro beni acıyan bakışlarla süzerken söze başladı.
-Bana inanmayabilirsin. Ama Ayano'ya sorarsan o sana doğruyu söyleyecektir.
-Söyleseydi önceden söylerdi. Artık...
-Artık ne?
-...
-Ben sana söyliyim. Ona olan aşkın gerçekleri görmene engel oldu. Gerçekten fark edememişsin. Her gün benim yanımdaydı. Her gün beni izli-
-Tamam bu kadarı yeter.
-Ne yapmayı planlıyorsun.
-En kısa zamanda... Seninle olan bütün ilişkimi kesmek istiyorum!!!

Ayano'dan:
Midemin grultususundan uyuyamamıştım. Ama canım yemek yemek istemiyordu. Gene dudaklarımı gevmeye başladım. Uyuyamıyordum. Yorganı başıma kadar çektim. Sanki bi işe yarayacakmış gibi. Gözlerim annem ile çekildiğimiz fotoğrafa takılmıştı. Sesli konuşmaya başlamıştım. Acaba burda olsaydı-
Daha sözümü bitiremeden kapı çalmıştı. Korkarak ama bı o kadar da heyecanlı bi şekilde aşağı indim. Bu saatte kim olabilir diye düşünürken aklıma Mina'dan başka birisi gelmemişti. Korkarak kapı deliğinden baktım. Ve öylece kalakaldım. Gelen Budo'ydu. Kapıyı açtım. Budo'yla bir kaç saniye bakıştıktan sonra yalpaladığını gördüm.
-Budo bu saatte ne işin var. Ve sen yalpa-
-Kusura bakma Ayano. Burda olmam seni rahatsız mı etti?
Şaşırmıştım. Ne oldu ki buna böyle.
-Öyle bişi demek istemedim. Sadece merak ettim.
-İçeri almayacak mısın?
-Aa özür dilerim. Geç şöyle.
Yalpalayarak koltuğa oturdu. Yanına gittim. Şüphelenmiştim. Acaba sarhoş muydu?
-Budo, sarhoş musun?
-Hayır. Sadece... Uykum var. Evet uykum.
-İyi, dediğin gibi olsun.
-Bu gece burda kalsam.
-Tabi, olur. Kalabilirsin.
Cümlemi tamamlayamadan çoktan yatmıştı. Bende kendi yatağıma geçtim. Aslında konuşçaklarım vardı. Tabi bunu Budo'ya söyleyemeden çoktan yatmıştı.
Derin bir iç geçirdim. Ve uyumaya çalıştım. Bi 10 dk'ya yakın bi süre sonra bi gürültü duydum. Gürültüden kastın ayak sesleriydi duyduklarım. Budo'ydu gelen. Yani başka biri olamazdı. Yavaşça merdivenlerden çıktı. Evin hangi bölümünde olduğunu kestirebiliyordum. Odama iyice yaklaşmıştı. Nedensiz bir yere heyecanlanmıştım. İllaki bir şey isteyecekti. Beklemeye koyuldum. Bı kaç saniye bekledikten sonra kapı kolunu tuttu. Açmamakta direniyordu sanki. En sonunda kapıyı açabilmişti. Titrek bir nefes aldıktan sonra
-Ayano. Uyanık mısın?
Adeta fısıldıyordu. Zar zor duyabilmiştim. Dedikleri pek anlaşılmıyordu. Cevap vermedim. Biraz daha bekledi. Sonra ayaklarını sürte sürte yanıma geldi. Sanki ağır çekimde hareket ediyormuş gibiydi. Sessizce nefes aldım. Sanki odanın havası değişmiş gibiydi. Budo eve ilk gelişinde de böyle kokmuştu. Sakince yatağa oturdu. Sonra da uzandı. Kalp atışlarımı kontrol etmeye çalışıyordum. Bana döndü. Nefesi enseme vuruyordu. Huylanmıştım. Birden bire sertçe belimden kavrayıp yanına çekti. Ne olduğunu anlayamamıştım. Ellerini saçlarımda gezdirirken saçıma küçük bı buse kondurdu. Sakinleşmeye çalışıyordum. Ama bu imkansızdı. Biraz daha sıkı sarmıştı. Daha fazla dayanamadım.
-Budo. Nefes alamıyorum. Biraz bırak.
Beni duymamış gibiydi. Hatta inadına daha da sıktı. Kafamı çevirdim. Çevirmemle mide bulantım başladı. Bu nasıl bi kokuydu böyle. Budo'dan uzaklaşmaya çalıştım ama o tutup beni kendine çevirdi. Artık midem kaldıramaz hale gelmişti. İyice yaklaşmıştı. Başımı hayır anlamında salladım. Bi kaç saniye bekledi. Budo doğruldu. Ne yapmaya çalıştığını anlayamadan gene çok yaklaşmıştı. Bu sefer sağ elimi tutup hızla yatağa yatırdı ve kollarını iki tarafıma koydu. Yüzüme yaklaşırken son saniyede o garip kokunun ne anlama geldiğine emin olmuş ve çığlığı basmıştım.
-Budo. Sen içmişsin!
Artık korkmaya başlamıştım. Yatakta debelenirken Budo'nun gözlerime anlamsız bakışlar attığını fark ettim. Çok sert tutuyordu.
-Budo. Bırak beni.
-Bırakayım da gene Taro'ya git.
Bu son sözünden hiçbir şey anlamamıştım. Ama sinirlerimi germeye yetmişti. Can havliyle onu kenara itip yataktan kalktım.
-Şu an sarhoşun tekisin. Ve ne dediğini bilmiyorsun. Budo Masuta.
-Ben sarhoş değilim. Nedir seni bu kadar kızdıran. Gerçekleri söylemem mi? Ayano Yamada. (Ayano'nun soyadı Aishi Taro'nun da Yamada) Kalakalmıştım. Bağırarak
-Ne saçmalıyorsun.
-Ne mi saçmalıyorum? Taro'yla o gününü hatırlayamadın mı? Ayano Yama-
Şiddetli bi tokatla sarsılan Budo tuttuğu ilk şeyi büyük bir hışımla yere fırlattı. Kırılan camlar sanki bana batmış gibi acı çekmiştim.
-Sen ne yapıyorsun.
Artık öfkemi de sesimi de kontrol edemiyordum.
-Kırdığın şey... Annemin fotoğrafıydı. Senden NEFRET EDİYORUM.
Artık hıçkırarak ağlıyordum.
-Niye bu kadar üzülüyorsun ki. Sen duygusuzun tekisin. Duygusuz Ayano.
Daha fazla dayanamamıştım. Titriyordum. Bedenime hakim olamıyordum. Ama artık Budo'yu dinleyemezdim. Zar zor odadan çıktım. Arkamdan bir şeyler diyordu. Ama ben duyamıyordum. Kapının önünde durdum. Aklıma bı fikir gelmişti. Hızlıca anahtarı aldım. Ardından üstüne kapıyı kapttım. Daha fazla adım atamadan dizinin üstüne çöktüm. Sadece Budo'nun kapıyı tekmeleyişlerini hissediyordum...

Budo'nun dediği gibi hissiz değildim, o hayatıma girdiğinden beri...

Küçük Bir Kıvılcım (Ayando)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin