_1 Ay Sonra_
Güneşin suratımı yakmasıyla uyanmıştım. Bugün büyük gündü. Asla unutmayacağım bir gün. İki yönlüde. Kalkıp lavaboya gittim. Çıktığımda hala ne giyeceğime karar verememiştim. Dün Budo'nun lunaparka gideceğimizi söylediğinden beri düşünüyordum. Normalde olsa günlük kıyafetlerimi giyer çıkardım. Ama bugün Budo'yla bizim günümüzdü. Tabi Mina ve Sho bozmazsa.
Dolabımda doğru düzgün bişi yoktu. Ama sonradan aklıma annemin balayında giydiği o özel kıyafeti geldi. Kararımı vermiştim. Madem özel bir gündü o zaman özel kıyafetler giyebilirdim.Budo'dan:
Acaba hangi kıyafeti giyseydim. Aklımda iki kıyafet vardı. Ama hangisi? Suzu'yu çağırıp sormak aklıma gelmişti. Ama şu an o uyuyordur. Tabi sabahın 6'sında kalkarsam kimseyi uyanık bulamazdım.
Derin bir iç geçirip kaldığım yerden devam ettim. En sonunda ikisini de giyip hangisinin güzel olduğuna karar vermeye çalıştım. Ama başarılı olamamıştım. Saçımı yapmaya başladım. 5dk sonra her şey hazırdı bir tek küçük bir sorunum kalmıştı. KIYAFET.Ayano'dan:
Budo'nun evine varmıştım. Saat erkendi. O niçin zili çalmak yerine kapıya çok sert olmamakla beraber duyulacak bir sesle vurdum. Anında Suzu kapıyı açmıştı.
-Hoşgeldin, Ayano.
-Hoş bulduk. Abin nerede?
-Aa bugün lunaparka gidecektiniz dimi? Abim yukarıda pijamalariyla senin için kıyafet seçiyor.
Benim için... diye mırıldandım. Merdivenleri adımlarken bugünün güzel geçmesini umuyordum. Kapıyı yavaşça aralayıp içeri girdim.
-Suzu hangisini giyiyim?
Beni Suzu zannetmişti. Sakince cevap verdim.
-Bence beyaz olanı giy.
-Dimi? Ben de onu- Ayano?
-Günaydın.
-Sen ne ara girdin eve?
-Kötü mü yaptım ya?
-Hayır, hayır da şaşırdım sadece.
-Tamam o zaman. Beyaz olanı giy gel. Hem benimkide siyah. Bence uyumlu olduk.
-Tamam. Hemen geliyorum.
Tam çıkıyordum ki Budo kolumdan tutup beni durdurdu.
-Sanırım sana kısa giymeyi yasaklamalıydım.
-Ne alaka? Yani o kadar da kısa değil ki.
-Sadece bu seferlik. Bundan sonra kıyafetler dizinin üstüne çıkmayacak.
-O zaman okul kıyafetini de uzatırsın.
-Gerekirse yaparım.
Göz devirerek odadan çıktım. Suzu'nun yanına gidip Budo'yu bekledim...•••
Büyük bir lunaparka gelmiştik. Mina ile Sho bize sitemli bakışlarla süzerken, Budo'yla yanlarına gidiyorduk. Lunaparka girerken Budo'ya evdeyken demeyi unuttuğum şeyi hatırladım.
-Hani evde bana kısa giymeyi yasaklamıştın ya bende sana neyi yasaklasam diye düşünürken diğer kızların sana neden baktığını hatırladım. Ben de sana bu kadar yakışıklı olmanı yasaklıyorum.
Dudaklarını aralayıp tam bir şey diyecekken kolumda bi el hissetmiştim. Bu el beni Budo'dan ayırıp lunaparkın derinliklerine götürüyordu. Budo'nun şaşkın bakışlarına karşılık veremeden Mina konuşmaya başladı. Bu kız beni çıldırtacaktı...Budo'dan:
Ayano'ya tam bir şey diyecekken bı anda gözden kayboldu. En son Mina tarafından ele geçirilmiş gibi sürükleniyordu. Sho elinde iki biletle beraber bana doğru geliyordu. Anlaşılan bugün Ayano'suz geçicekti. Sho kolumdan tutar tutmaz beni çarpışan arabalara götürdü. İlk başta dalga geçtiğini zannettim ama çok ciddiydi. Bileti gösterirken adama bakmamaya çalışıyordum. Ama Sho gayet mutluydu. Umarım beni atlı karıncaya götürmeye kalkışmaz.Ayano'dan:
Mina tarafından çılgınca sürükleniyordum. Arkama baktığım zaman Budo'nun da benimle aynı kaderi paylaştığını gördüm. Beni sürüklerken bi yandan da Budo hakkında bir şeyler diyordu. Dikkatimi tümüyle Budo'dan alıp Mina'ya yoğunlaştırdım. Çünkü Budo lafını duymuştum bir kere.
-Budo ile aran nasıl?
-İyi. Hatta çok iyi. Zaten bugün bizim gü-
-Kusura bakma canım. Bugün BİZİM günümüz.
Derin bir iç çektim. Bunu duyup sitemli bi bakış fırlattı. Ama güldüğümü görünce beraber gülmeye başladık. Çoktan 360'a gelmiştik. Gerçekten böyle şeylere bayılıyordum. Çünkü efsane şeyler.
-Umarım korkmuyorsundur.
-Ben mi?? Yok daha neler. Diyip göz devirdim. Sonra hızlıca 360'a girdik. Tabi vıp olduğumuz için hemen geçtik. O yoğun kalabalığı atlatmak gerçekten rahatlatıcıydı.
Mina'yla nerdeyse tüm şeylere binmiştik. Ve artık Budo'yla zaman geçirmek istiyordum. Ama bunu Mina'ya nasıl söyliceğimi düşünürken Budo ile Sho geldi.
-Bi fikrim var. Bence dönme dolaba binelim.
Bunu daha çok bana bakarak söylemişti.
Kafamı olur anlamında salladım. Sonra elimi tutup beni dönme dolabın önüne getirdi. Arkamızdan Mina, Sho'yu dönme dolaba bindirmek için ikna etmeye çalışıyordu. Ve Mina'yı tanıyorsam Sho bu dönme dolaba bincek. Kaçarı yok.
En üste gelmiştik. Ve gerçekten çok mutluydum. Bunların üstüne havai fişekler başlamıştı. Hayatımda ilk kez birisiyle izliyecektim. Hemde Budo'yla...Budo'dan:
En üste gelmiştik. Ve artık heyecanına engel olamıyordum. Derin nefes aldıktan sonra elimi cebime götürdüm. Ardından patlamayla irkildim. Lanet havai fişekler di. Tam şimdi mi?! Lanet olsun. İçimden havai fişeklere söverken Ayano'nun gözlerinde ki o parıltıyı gördüm. İşte buna değerdi.
...
-Budo, çok güzel değiller mi?
Ayano'nun narin sesiyle irkilirken vücuduma yayılan titremeyi hafifletmeye çalışmıştım. Saçlarımın gözlerimi kapatmasını beklerken Ayano bana dönmüştü.
-Budo?
-E-evet...
Titreyerek çıkan sesim yüzünden kıpkırmızı kesilmiştim. Ayano bana bakmayı sürdürürken hafifçe güldü ve elini benimkinin üstüne koydu. Hala bu tarz şeylere pek alışabilmiş değildim. Gözleri benimkilere kenetlenmişken dudaklarını yavaşça araladı ve konuşmasına devam etti.
-Bu benim... İlk havai fişek izleyişim. Ve Budo ben, bunu seninle yaptığım için o kadar mutluyum ki. Teşekkür... Ederim.
Durdu ve kafasını salladı. Göz kapaklarımın yavaşça ağırlaşması ardından kafamın ona doğru hücum etmesine engel olamamış, ve çoktan dudaklarıyla buluşturmuştum kendiminkileri.
...
Dönme dolaptan inip toplu yürümeye başlamıştık ki gözümü Ayano'dan ayıramadığımı fark ettim. Yol boyunca hiç bana bakmayıp ellerini ovuşturup durmuştu. Bana bakmayacağını anladığım zaman pes ettim ve gözlerimi yere diktim. Bakışlarım taşı çatlatacak kadar keskindi. Mina yavaşça yanıma gelmiş ve kulağıma fısıldamıştı.
-Bir sorun mu var?
-Ah.. hayır. İyiyim ben.
Mina inanmamış gözlerini üzerime dikmişti. Sonra sanki beni okumuş gibi hafifçe gülümsedi ve omzuma vurdu.
-Ne yapmak istiyorsan yap hadi.
-Ne?
-Hadi git. Ayano'nun yanına. Ona birşey diyecektin değil mi? Geç olmadan şöyle.
Sonra sırtımdan itti ve Ayano'ya yaklaşmamı sağladı. Birkaç saniye sonra ise kendimi durduramamış ve Ayano'nun sırtına çarpmıştım. Bana döndüğü anda şaşırmış ve yüzüme bakmıştı. Aklımdan Mina'ya saydırıyorken kendimi tutamamış ve hızla Ayano'nun elini kavradığım gibi büyük adımlarla yürümeye başlamıştım. Dönme dolapta söyleyemediğim şeyi şimdi söyleyecektim... Kararlıydım. Bu sefer hiçbir şey beni engelleyemezdi(Emin misin?). Gideceğimiz yere ara yollardan saparak gitmiştim. Son bı sokak kalmıştı. Ta ki bı gölge görene kadar. İlk önce bı hayvandır diye düşünmüştüm. Ama sonra Taro'yu görünce tahminimde yanılmadığımı anladım. Göz devirerek;
-Burda ne arıyorsun? Ayano'nun etrafında dolanmıyacaksın demedim mi?
Büyük bir sırıtışla cevap vermişti. Orda ona bı yumruk atmak istemiştim. Hemde çok. Ama Ayano için kendimi frenledim. Gözüm Taro'nun sırıtmış dudaklarındayken elindeki sustalı bıçağa kaydı. O zaman beynimde şimşekler çaktı. Taro'nun anı hamlesini ustaca atlattıktan sonra kolunu tutup Ayano'ya kaç diye bağırdım. Ama Ayano sanki korkunç bir tiyatro izler gibi bize bakıyordu. Dönüp kaç diye bağırdığımda midemde büyük bi acı hissettim. Ardından kapanan gözlerim en son kana bulanmış gömleğimi resmetmişti.-Bu gece daha yeni başlıyor. Çok ama çok eğleniceğiz. Ama en çok biz Ayano...
MiaPlayz4 al karşim. Yeni bölüm diye tekrar başımın etini yeme kdkdkd. Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın. Seviliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Kıvılcım (Ayando)
FanfictionKüçük bir kıvılcımla başlamıştı her şey. Ardından kıvılcım daha büyüyemeden başkasında sıçramıştı bile. İki çift siyah göz... Bu duyguları, daha önce hiç hissetmemişti. Zaten bu zamana kadar hep bunun için yargılanmamış mıydı? Herkes aynı soruyu sor...