-1 hafta sonra-
Okul koridorlarında dolaşıyordum. Merdivenlere ulaştığımda yukarı çıktım. Etrafıma sürekli bakıp Budo var mı diye kontrol ederken bulunca kendimi şaşırıyorum. Onunla o günden sonra pek konuşmadık aslında. Okula gelmeye devam etti ama nedense ona uzun süreli bakamıyorum. Sabahları her zamanki gibi kapıda bekliyor ancak pek konuşma geçmiyor aramızda. Sınıfa girdiğimde sırasında birkaç kağıtla uğraştığını gördüğüm Mina'ya bakıyorum ve yanına gidiyorum.
-Günaydın Mina.
-Günaydın Ayano.
-Napıyorsun?
-Şey hediye pakti ile boğuşuyorum.
Sırasındaki buruşmuş ve birkaçı yırtılmış hediye paketini gösterip derin bir nefes aldı. Ben ne için olduklarını düşünürken sanki aklımı okumuşcasına konuştu.
-Budo'nun doğum günü için.
-Gerçekten mi? Ne zaman.
-1 hafta sonra. Hatta bütün kulüp üyelerinin olduğu bir parti yapmayı bile düşündüm. Her şey planlı ama bir şu hediye paketinin içinden çıkamadım.
-Yardım etmemi ister misin?
-Sorun olmazsa.
Gülümsedim ve pakete baktım. Bir süre düşünüp Mina'ya bir yerden makas bulup geleceğimi söyledim ve sınıftan çıktım. Budo'nun doğum günü ha. Ona güzel bir hediye almak isterim. Ama onu iyi tanımıyorum ve ne alabileceğime dair en ufak bir fikrim yok. Ama bu Budo sonuçta. Ne alırsam alıyım beğenecektir. Yinede ona güzel bir şey alma düşüncesi ve güzel gülüşünü bana sunması beni her zaman kendimden alıp götürecek iki duygu. Uff o günden beri böyle düşünceler aklımı kemirip duruyor. Keşke bir şekilde kurtulabilsem. Ama pek istediğimi de söyleyemem. Hızla adımlarımı dikiş kulübüne yönlendirdim. Makası ödünç olarak aldıktan sonra merdivenlere doğru yürüdüm. Merdivenin başında birkaç saniye durdum ve yemek kulübüne yöneldim. İçeriden gelen gülüşmeleri duyup kapıyı sessizce araladım ve gördüğüm manzara ile sinirle dolup taştım. Taro yanındaki kahverengi saçlı kız ile konuşuyor kız sanki dünyanın en komik şeyini söylemiş gibi gülüyordu. O kızın bakışının Taro'nun gülüşüne sebep olması içten sinirimi bozmuştu. O kızla çok yakındılar ve bu benim hiç hoşuma gitmemişti. Elimdeki makası iyice sıktım. Avucumun içine saplanıp elimin kanamasını hiç umursamadan izlemeye devam etim. Taro kulüpten çıktıktan sonra odaya girmek için kapıyı açtım. Arkası dönük kızı izledim. Onu orada parçalara ayırmak istedim. Adımımı tam içeri atacakken arkamdan birisinin gelip beni ellerimden kavraması ve kimsenin olmadığı koridorda duvara yaslamasıyla ani bir şok yaşadım. Elimden gelen acı ile farkında olmadan acıyla inledim. Gözlerimi açtığımda beni sinirli gözlerle izleyen Budo'yu gördüm.
-Ayano!
Gözlerinden taşan öfke ve çatılmış kaşları sinirle beni süzerken kollarımı daha çok sıkıyor sanki daha çok acıması için çabalıyordu. Ardından hiç ara vermeden konuşmaya devam etti.
-Bana söz vermiştin! Bana verdiğin sözü tutacağına inandım!
Birkaç saniye durdu. Bakışları tekrar elimdeki makasla buluştuğunda daha büyük bir sinirle bakmaya başladı.
-Ama şimdi fark ettim de büyük bir hata yapmışım.
Gözyaşlarım depolanmaya başladı. 'hata yapmak' Bundan sonra bir daha bana inanmayacaktı. Bundan sonra bana eskisi gibi davranmayacaktı. Ve hepsi... hepsi benim suçumdu. Yüzüme yaklaşmaya başladığında kaskatı kesilmiştim ve kıpırdamak istemiyordum. Geriye gitmek istemedim. O yaklaştı ama ben hiçbir şey yapmadan bekledim. Yüzü nefesini hissedebileceğim kadar yakınımdaydı. Ama bir süre sonra durdu.
-Sana güvenmiştim ben...
Elimi bıraktı ve hızla merdivenlere yöneldi. İlk basamağı çıktığında tekrar bana döndü ve konuştu.
-En güzel insanın güven veren olduğuna inanmıştım.
-Bu-Budo!
-Sakın! Sakın tek bir kelime edeyim deme! Sakın tek bir yalan daha söyleme. Niye biliyor musun? Çünkü; İnanırım!
Bu sefer gerçekten arkasına bile bakmadan yürümeye başladı. Peşinden gitmeyi istedim ama yapamadım. Hızla oradan kaçmak ve bir yere saklanmak istedim. Yürüyebildiğim kadar hızlı yürüdüm. Elime batan makasa tekrar baktım ve depolardan birine girdim. Elimi duvara yaslayarak kutulardan birinin üstüne oturdum. Makası bir köşeye itip avucumu tuttum. Acısının dinmesi için diledim ama nedense kalbimdeki çatlak daha çok acıtmıştı. Budo'nun bana olan güvenini tamamen sarsmıştım. O sırada dönen kapı kolu ile bakışlarımı kapıya çevirdim.
-AYANO!
Bana yaklaştı. Önümde durdu ve bana doğru eğildi.Kanlı elimi tuttu ve beni endişeli gözlerle süzmeye başladı.
-KİM YAPTI BUNU!
Hala tam olarak kim olduğunu anlayamadığım kişi birden omzumu tuttu ve beni sarsmaya başladı. Sürekli tekrarlanan ismimle bile gözlerimi aralıyamadım.
-AYANO! KONUŞ BENİMLE, AYANO!
Daha sıkı tuttu ve sarsmaya devam etti. Kendimi daha fazla tutamadan gözyaşlarımın hızlıca isyan etmesine seyirci kaldım. Yanaklarımdan süzülen gözyaşları ile kendime gelmiş, karşımdakinin Taro olduğunu fark etmiştim. Boynumdan tuttu ve sıkıca sarıldı. Hıçkırıklara boğuldum. Taro her saniye daha sıkı sarılıyor ve ismimi söylemeye devam ediyordu. Elimi kıpırdatamadım. Taro hızlıca ittirdi ve konuştu.
-Hemen revire gidelim.
Kolumu hızlıca omzuna attı ve yürümeye başladı. Kolum uyuşmuştu. Zorla olsa da adımlarımı onunkilere yetiştirdim. Revire girdiğimizde hızla beni yataklardan birine oturttu. Yandaki revire gittiğinde ben sadece duvara odaklanmış bir şekilde bekliyordum. Budo'yu istiyordum. Ama o yoktu ve bir daha geleceğini de sanmıyorum. Birinin güvenini sarsmanın bu kadar kötü hissettirdiğini bilsem hiç yapar mıydım. Revir yanıma gelip elime bir şeyler sürdükten sonra sardı. Revir tekrardan yana gittiğinde Taro tekrar yanıma geldi ve yatağa oturdu.
-Ayano?
Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Yüzündeki ifade Budo'nunki kadar rahatlatmamıştı beni. Elimle hızla yüzümü sildim.
-Kim yaptı bunu?
-K-kimse.
-Nasıl oldu o zaman? Kendi kendine yapmış olamazsın.
Bakışlarımı kaçırdığımda bir süre durdu. Sonra çenemden nazikçe kavradı ve ona bakmamı sağladıktan sonra endişeyle izlemeye başladı.
-Kendi kendine... yapmadın dimi?
Her tarafım titremeye ve ter boşaltmaya başladığında Taro'nun gözlerinin içine bakamıyordum. Cevap vermemi bekliyordu ama ben ne diyecektim. 'Seni başka bir kızla görünce sinirlendim' mi?
-Ayano?
Hızla çekip tekrar sarıldı. Derin nefesler almaya başlayınca kalbim sızlamaya başladı(lan Ayano döverim seni. O kalp bir tek Budo için sızlayabilir. Taam mı?). Saçlarımı okşuyor ve aynı soruyu tekrarlayıp duruyor. 'Neden yaptın?' 'Neden kendine zarar vermek istedin?' Ama nedense aklımda sadece Budo vardı. Budo ve o öfkeli bakışları. Her ne kadar belli etmemeye çalışsada kırılan kalbi ve daha birçok şey.
-Budo?
-Ne?
-Budo nerede?
-Neden?
Keşke bana da sormasan. Cevabı inan bende bilmiyorum Taro. Neden onu düşünmeden edemiyorum onu bile bilmiyorum. Taro yanımdayken bile neden hala onu düşündüğümü inanın bilmiyorumç (yalançııı). Bana bakıyor, sarılıyor... ama ben halen Budo'yu düşünüyorum. Sanki çıkarmak istemiyorum aklımdan.
-Ayano, bunların Budo'yla bir alakası yok değil mi?
-Hayır onun bir suçu yok.
-O zaman neden onu neden istiyorsun? B-ben... buradayım ya
Bakışını kaçırdı ve elini ensesine götürdü. Evet yanımdasın ama bana güven vermiyorsun. Bana Budo'nun baktığı gibi bakmıyorsun. Onun yaptığı gibi bana güven aşılamıyorsun inan bana.
-B-ben biraz yorgunum.
-Ah tabi. Sen uzan biraz.
Hızla yataktan kalktı ve gülümsedi. Sadece izleyebildim. Gülümsemesine karşılık verdim, görünüş olarak ama kalp olarak değil.
.
.
.
Son derse de girmemin ardından kulüp etkinliklerine gittim. Budo benimle konuşmayı geç, göz göze gelmeyi bile denemedi. İkili etkinlikleri de yapmandan benden önce çıktı. Bekler sanmıştım ama, ayakkabılığın oraya gittiğimde kimseyi göremedim. O sırada Taro yanıma geldi.
-Daha iyi misin Ayano?
-Ah evet. Bugün yaptığın her şey için teşekkür ederim.
-Önemli değil. Şey senin için sorun olmazsa birlikte eve gidelim mi?
Beni umutlu gözlerle izlerken 'üzgünüm ama ben başkasıyla gidiyiyorum' demek çok isterdim. Ama... başka kimsem yoktu ki. Ben Budo'suz bir hiçtim. Ben Taro'ya aşık değil miydim en son? Peki neden onu yanımda istemiyordum. Neden onun yanında rahat hissetmiyorum? Nedense Budo'yu daha çok düşünüyordum. Taro'yu daha fazla bekletmemek için cevap verdim.
-Tabi çok sevinirim.
Bir bölüm daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın. Seviliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Kıvılcım (Ayando)
FanficKüçük bir kıvılcımla başlamıştı her şey. Ardından kıvılcım daha büyüyemeden başkasında sıçramıştı bile. İki çift siyah göz... Bu duyguları, daha önce hiç hissetmemişti. Zaten bu zamana kadar hep bunun için yargılanmamış mıydı? Herkes aynı soruyu sor...