~Bölüm 10

313 52 60
                                    

Budo'nun Gözünden;
Eve gidip kendimi yatağa attım ve gözlerimi kapattım. Birden gözlerimin önüne Ayanonun gülüşü gelmesiyle hızla gözlerimi araladım ve dikleştim. Neden onu gördüm ki şimdi? Neden kalbim bu kadar hızlı atıyor? Annemin seslendiğini fark ettim ve onu unutmaya çalışarak mutfağa yöneldim.
-Budo?
-Efendim anne.
-Yemek hazırlıyorum Suzunun(kardeşi) da ödevi var. Bana yardım eder misin?
-Tabi. dememle birlikte elimi hafiften ıslatarak Sebzeleri ince ince doğramaya başladım. Hala aklımdaydı Ayano. Çıkmıyordu bir türlü aklımdan. Nereye baksam, ne yapsam hep o geliyordu aklıma. Derin bir iç çektikten sonra hızlıca sebzeleri doğramaya devam ettim.
-Budo?
-Hıh! Efendim.
-Bi sorun mu var?
-Yoo bişey yok.
-Emin misin?
-Evet anne.
-Peki.
Sofrayı hazırladıktan sonra suzuyu çağırmaya gittim. Kapısını tıklattım ama cevap gelmeyince usulca kapıyı açıp içeri girdim. Gözüm masasının önünde ders çalışan bir kız ararken, ayı gibi horlayan ve yatakta bi büklüm yatan bi kumla buluştu. Tip tip ona baktıktan bir süre sonra sessizce onu uyandırmamaya çalışarak yanına gittim. Yavaşça yüzüne yaklaştıktan sonra...

-BOOOOOOOOOOOO
-AAAAAAA
-Uyansana uykucu. Bide gün yarınki matematik sınavından yüz alıcan.
-Abi napıyon yaaaa.
-Yani ne bileyim böyle bi mallık yapıp uyandırmak istedi canı- yemek hazır yemek yemek.
-Ne yemeği ne diyon lan?! Ben uyuduğumda saat 4'tü.
-Ooooo hanımefendi 3 satır uyuyo maşallah.
-Neyse yemekte ne var?
-Eşşek
-Ne!?
-Şaka yapıyom hadi gel.
-Böyle şaka mı olur Allah aşkına ya. KÖPEK!
-DANA!
-ORANGUTAN!
-ÖKÜZ!
-MAYMUN!(çok güzel anlaşıyorlar cidden aynı ablamla ben)

O sırada tartışmamızı bölen annemin sesi oldu.
-Suzu! Budo! Gelsenize artık. Ne bağrışıyorsunuz orada.
-Tamam anne geliyoruz. Dedik aynı anda, kapıdan çıkarken suzuya son kez 'bu iş burada bitmedi' bakışı attıktan sonra mutfağa doğru yürümeye başladım. Mutfağa gidince annem ne olduğunu sorunca olanları kısaca anlattıktan sonra masaya oturduk. Yemeği yemeğe başlayınca yine bir sessizlik olmuştu.
Annem bu gerginliği bozmak İçin neşeli bir tavırla;
-Çocuklar size iyi bir haberim var patronumdan izin aldım. 1 haftadan uzun buradayım.
-GERÇEKTEN Mİ!? Diye ayaklandı suzu. Annem iş imkanları dolayısıyla Amerika'ya gider sonra bir kaç günlüğüne yanımızda kalırdı. Yani onun yüzünü o kadar göremiyorduk.
-Harika olur. Dedim hafifçe gülümseyerek. Annem de buna cevap olarak hafifçe gülümsedi. Yemek bitikten sonra bulaşıkları yıkadım ve odama gitmek için merdivenlere yöneldim. Merdivenlerin ilk başamağını çıkmak için adımımı tam atmıştım ki...
CAAAAATTTTTTTT
-Ah... suzu! Napıyorsun ya!?
-Abi ödevime yardım etsene.
-Orangutanlar ne zamandan beri matematik yapabiliyorlar.
-Abi yaaaa.
-Tamam yardım ederim de bunun İçin beni çekmene ne gerek vardı. Kafamı kırdım resmen.
-İlk önce suçlu olan ben değil sensin. Dengeni korusaydın yani.
-Eğer beni çekmeseydin düşmezdim.
-Eee sende dengeni korusaydın NAPIYIM!
-Sende ÇEKMESEYDİN.
İşlerin karıştığını anlayan annem olaya hemen müdahale etti.
-Tamam tamam Suzu hadi içeri. Budo sende odana git hayatım.
-Ona canım tabiiii. Anladım anne. dedi Suzu.
-Kıskanç.
Diyip odama çıktım. Birkaç dakika kendi ödevlerimi yaptıktan sonra içeri Suzu girdi. Onun da ödevini yaptıktan sonra yine yalnız kalmıştım. Yine ve yine o gelmişti aklıma. Ne güzel bir ismi vardı; Ayano, acaba ne anlama geliyordu. Peki ya Aishi. O ne demekti- Ahhhhh ne diyorum lan ben. Üffff aklımdan çıkmıyor Ayano.
Bu derin düşüncelere dalmışken içeri annem girdi.
-Budo. Sen iyi misin canım?
-E-evet anne de neden sordun.
-Ne bileyim... Biraz değişiksin bugün.
-bilmiyorum biraz halsizim sanırım.
-Hasta mı oluyorsun acaba. Tam grip havası.
-Belki...
Bir süre sessizlik olduktan sonra annem yine beni soruşturacak bir şeyler bulmuştu.
-Bugün neden geç geldin.
-Ne?
-Hani okulun 5'te bitip 5:30'a kadar kulübün vardı bugün 6:30'a yakın döndün eve.
-Haa o mu. Şey bi Arkadaşı çalıştırıyordum.
-Neden?
-Şey kulübe yeni gelen biri. Eski öğrencilerinden biri belki hatırlatsın.
Aynı zamanda annem eskiden anaokulu öğretmeniydi. Ayano'yu da oradan tanıyordum.
-Aa gerçekten mi? Gerçi bende akıl mı kaldı unutmuşumdur.
-Deme öyle hatırlarsın hatırlamasanda normal yani 10-11 yıl geçti.
- Haklısın ya. Neyse adı ney?
-Ayano, Ayano Aishi. Nedense ismini söylerken bile içimde bir şeyler oluyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra anneme geri döndüm.
-Aa hatırladım. Çok iyi bi öğrenciydi orası kesin. Hiç sesini çıkarmazdı derslerde. Ayrımcılık gibi olmasın ama onun sınıfında en sevdiğim öğrenciydi. Şimdi aynı okula mı düştünüz.
-Evet o bu sene gelmiş.
-Ne güzel. Bir gün onu yeniden görmek isterim.
-Sorarım senin için. dedim ve gülümsedim hafifçe.
-Neyse, Budo bugün erkenden yat tamam mı. Hasta olucak gibisin. Ben Suzunun yanına da uğrayıp sana ilaç getireyim.
-Tamam. dedikten sonra annem odadan çıktı. Gitmesiyle birlikte masandan kalkıp yatağıma yürüdüm. Arada çok kısa bir mesafe olmasına rağmen çok uzak gelmişti. Başım dönüyordu. Yatağa yattıktan sonra bir süre daha düşündüm. Acaba neden aklıma sürekli geliyordu. Neden? Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Kolumla gözlerimi kapattım. Başımdaki sancının dinmesini diledim ama. Bir süre sonra yorgunluktan göz kapaklarım iyice ağırlaştı. Kapatırsam yeniden açamamaktan korkuyordum. Annem gelecekti ama. Gözlerimin kapanmasına engel olamadan derin bi uykuya daldığımı hissettim.

Ehem ehem biraz kötü yazdım farkındayım kusura bakmayın. 775 kelime bence pek kısa değil umarım bölümü sevmişsinizdir. Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın. Sizi seviyorum.

Küçük Bir Kıvılcım (Ayando)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin