-Hoş geldin Ayano.
Titreyen sesi ve darmadağın saçları ne kadar hasta olduğunu açıklıyordu. Elinde tuttuğu ateş ölçer ve üstüne giymiş olduğu kat kat hırkalaı biraz garipsemiştim.
-Hoşbulduk.
-Kusura bakma. Biraz kötü bi karşılama oldu sanırım.
-Önemli değil.
-Şey içeri girsene.
Başımla onayladıktan sonra içeri girdim. Budo kapıyı kapatıp bana doğru yürümeye başlayınca asıl geliş amacımı hatırlamamla ona dönmek üzereydim ki yeniden yükselen hapşırma sesi bütün dikkatimi dağıttı.
-Çok yaşa!
-Sağol.
Elimdeki çiçek buketini oturma odasındaki masanın üstüne bırakıp koltukladan birine oturdum. Budo bir süre çiçeğe baktıktan sonra yanıma oturdu.
-Bana mı?
-Evet. Şey... Hasta ziyaretine giderken çiçek alınmaz mı ?
-Aaa yok yani şey ımm. Ondan değil yani... Sağol.
-Evde kimse yok mu ?
-AH. Annem markette, kardeşim de bugün arkadaşımda.
-Teksin yani ?
-Iıı evet yani
-Budo, ben seninle klüp hak-
-Dur senin için bir şeyler getiriyim.
-Gerek yok.
Beni dinlemeden yerinden kalktı. Tam adım atacakken dengesini kaybedince yanındaki masaya tutunarak gözlerini ovaladı.
-Sen iyi misin?
-Evet, sadece başım döndü. O kadar önemli değil.
Elimi ateşini ölçmek için yavaşça alnına götürdüm.
-Ateşin mi var ?
Elimi fark edince, irkildi ve kızarmaya başladı.
-H-Ha-Hayır yani iyiyim ben.
-Ama yüzünde kıpkırmızı olmuş biraz dinlensen çok daha iyi olur.
-Gerçekten iyiyim merak etme.
-Dur, sana iyi gelicek bir şeyler hazırlıyım.
Budo istemeye istemeye de olsa yerine oturdu. Ben de mutfağa gidip onun için içecek bir şeyler hazırladım. Budo'nun yanına geri döndüğümde bitkin bir şekilde oturmaya devam ediyordu. Benim geldiğimi fark edince kendini toparladı ve bana döndü.
-Ayano. Gerçekten hiç gerek yoktu.
-Önemli değil. Ben sadece... Şey diyecektim...
-Ne?
Birden o an ne diyeceğimi unuttum. Sonradan hatırlayınca iyi ki unutmuşum diyecektim muhtemelen. Ofladıktan sonra Budonun yanına oturdum. Elimdeki bardağı masanın üstüne bıraktım. Tabi bu arada Budo kaskatı kesilmişti. Bir süre bi sessizlik oldu. Birkaç dakika sonra tam kalkıcakken Budo'nun kafasını omzumda hissettim. Derince nefes alıyordu. Yüzü kıpkırmızı ve her tarafından ter akıyordu. Yüzümü ona doğru çevirince bir anlığına kıpırdaması sonucunda burnu burnuma sürtündü. Bunu fark eder etmez kafamı diğer tarafa çevirdim. Budo bir süre sessizce yattıktan sonra kafasını omzumdan koltuğa koydum. Ayağa kalktıktan sonra evde dolanmaya başladım. Sonra lavaboya gittim. Kendime bi garip hissetmiştim. Budo ile burun buruna gelmiştik. Garip ve heyecan verici bi duyguydu bu. Hayır bi dakika her şey bu kadar hızlı gelişemez. TAROMA ihanet edemezdim. Ama işte oldu ve galiba Budo'yu ... Hayır hayır olamaz. Bunu yapmış olamam.
-HEY bi dakika. Bu küvet... Bu küvet daha önce dolu muydu? Hayır bunu yapmış olamam.
Yani bunu hangi akla hizmet yapmıştım. Kendim için mi, Budo için mi? Yoksa ikimiz-
-O kadar da değil Ayano. Yavaş gel. O senin sadece klüp hocan.
Bunları çok sesli söylemiş olmalıyım ki Budo'nun içeriden ayak seslerini duydum. O kadar heyecanlandım ki ne yapacağımı bilemedim. Sonra tüm evi dolanışını dinledim. Ve onda küvetin suyunu boşaltmak aklıma bile gelmemişti. Anlaşılan tüm evde beni aramış ve şimdi lavaboya geliyor.
-Kahretsin. -Bunu adeta fısıldar gibi söylemiştim.-
Kapı kilidi dönerken nasıl bi yalan uyduracağımı düşünüyordum. Normalde kapı açma eylemi saniyeler içinde olur ama şu anki durumda bu eylem bana asırlar geçmiş gibi hissettirdi.Ve kapı açılır...
-Ayano? S-S-Sen bu burda mıydın?
-Im şey evet. Senin ateşin çıkmıştı ya hani ben de onun için yani ben onun için-
-Eee?
-O niçin ateşin düşmesine yardımcı olması için küveti doldurdum.
Bu son cümleyi çok hızlı söylemiştim. Budo yüzüme mal mal bakarken hızlıca *ona değmemeye çalışarak* lavabodan çıkıp kapıyı ardımdan kapattım. Çok hızlı kapatmış olucam ki arkadan Budo
-Sakin ol. Bu kapı bana lazım.
-Kusura bakma Budo. Şey ben gidiyorum artık.
Sesim artık titriyordu. Buna hala inanamıyordum.
-Tamam. Yarın görüşürüz. Şey bu arada geldiğin için sağol.
-Rica ederim. görüşürüz.
Seslenmesine vakit vermeden hızlıca çantamı toplayıp askıdan montumu aldım ve giydim. Aklım şu an çok hızlı çalışıyordu. Hızına ben bile yetişemiyordum. Bunları düşüne düşüne dış kapıdan çıkıyordum ki Budo' bana seslendi. O an yüreğim kelimenin tam anlamıyla ağzımda atıyordu. Biraz bekledim. Çünkü hala inanamıyordum. Bi daha seslendi.
-Ayano
Derin bi nefes aldım ve sakince verdim. Bende aynı şekilde Budo'ya seslendim.
-Efendim Budo.
- Bi gelebilir misin?
- Tabiki de
Duygularım ve ağzım farklı işliyorlardı. Artık bu heyecanımı yenmeliydim. Budo hiçbir şey anlamamıştı işte. Bu neyin heyecanı. Yoksa anlamış mıydı? Yok daha neler.
Ben bunları düşünürken banyonun kapısının önündeydim. İkidir düşünmeden iş yapıyordum. Umarım bunlar başıma bela açmaz. Gerçi birincisi başımı az kalsın belaya sokuyordu ama neyse. Kapının önünden Budo'ya seslendim.
- Efendim Budo.
İçeriden su sesi geliyordu. Anlaşılan banyodaydı. İyi de beni ne için çağırmıştı.
VE Bİ ANDA KAPI AÇILDI...Kıymetimi bilin. Şu ödev zamanımda bile sizin için YB atıyorum. Neyse umarım beğenirsiniz. Vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Kıvılcım (Ayando)
FanfictionKüçük bir kıvılcımla başlamıştı her şey. Ardından kıvılcım daha büyüyemeden başkasında sıçramıştı bile. İki çift siyah göz... Bu duyguları, daha önce hiç hissetmemişti. Zaten bu zamana kadar hep bunun için yargılanmamış mıydı? Herkes aynı soruyu sor...