chapter 5

1.4K 201 39
                                    



... birkaç hafta sonra da işten çıkacağım. İşte böylece birinci elden taktiklerini öğrenmiş olacağım!

Zeki olmak muhteşem bir şey!

Jaehyun kendisinin ne kadar zeki ve muhteşem ve yakışıklı ve nefes kesici ve seksi -işte yine başlıyordu- Jaehyun bir sonraki planını bitirip egoistlik krizinden kurtulduğunda kafası patlamak üzereydi. Kendini o kadar yorgun hissediyordu ki bir şeye iki dakikadan fazla odaklanamaz hale gelmişti.

Kendisini yarı açık ağzından salyalar akarken yakalama korkusuyla son beş saatini geçirdiği ve artık kalçasının şeklini almış koltuktan kalkıp banyoya gitti, yüzünü uzun bir süre soğuk suyla yıkadı.

Pansiyondaki kırık dökük odasına girdiğinden beri ikinci soygununu planlıyordu. Karnı acıkmış, susamış bir ara uykusu gelmiş olsa bile Jaehyun planı bitirmeden masanın başından kalkmamıştı. Bazen iş kolikliğin vücut bulmuş hali olduğunu düşünüyordu, bir de şehvetin ve zekanın ve mükemmelliğin -evet, yine başlamıştı-.

Aynanın karşısında ıslanmış yakışıklı yüzünü biraz izledikten sonra kendini planını bitirmiş olmanın rahatlığıyla son derece rahatsız olan yatağına attı. Sırtı yatağa değer değmez, yüzü acıyla buruştu, yatağın yayları resmen sırtına girmişti!

Şu or*spu çocuğu yatak neden biraz da rahatını düşünmüyordu?! Şu or*spu çocuğu pansiyon sahibi neden yeni bir yatak almıyordu?!

Acıkmıştı, uykusu vardı ve beyni şu aksiyon filmlerinde gösterilen maymun beyni çorbasına dönmüştü. Vücudunun hissettiği rahatsızlık ruhsal haline yansıyordu ve her zamankinden asabi bir manyağa dönüştürüyordu. Şu an karşısına çıksa parçalamayacağı tek kişi...

Odanın tahta kurdu dolu kapısı tıklatıldı.

Jaehyun bir zombiye yaraşacak bir yürüyüşle kapıya ilerledi ve bütün rahatsızlığını kusmak üzere hazırlandı.

Karşısında dandik bir pansiyonun tek hizmetlisi olmasına rağmen her zaman takım elbise giyen, dinozorlarla avlanma potansiyeli taşıyacak kadar yaşlı ama Jaehyun'a pansiyondan içeri ilk girdiğinden beri iyi davranan Bay Tooga -Jaehyun gerçekten böyle bir isim var mı yoksa geçmişinden kaçmak için o mu uydurmuş bilmiyordu- duruyordu.

Hızla yaşlı adamın üstüne atılırken yaşlı adamın kemiklerini kırmamak için kendini kontrol etmeye çalışıyordu. Yine de pek başarılı olamamış olacaktı ki yaşlı adam Jaehyun kollarını çözdüğü an öksürük krizine girdi.

Jaehyun onun öksürmeyi kesmesini özür dileyen bir ifadeyle bekledikten sonra "Tanrı'ya şükürler olsun ki kapımı çalan sizsiniz! Yoksa katil olmuştum!" diye haykırdı bütün sevincini belli eden bir sesle.

Yaşlı adam öksürmeyi bitirmiş olmanın nefessizliği arasında "Sanki hiç adam öldürmedin de..." diye başladı. Bunun üstüne ikisi de güldü.

"Plan sonrası homurdanmalarını duyar gibi oldum ve sana yemek hazırladım."

"Ciddi olamazsınız!" diye haykırdı Jaehyun. Gerçi bu yürüyen kırışıklığı her gördüğünde sevinçten deliye dönmesinin sebebi her geldiğinde yemek yapmış oluyor olmasıydı. Bay Tooga duvarları kurşun izleriyle dolu koridordan mutfağa geri dönerken "Yemek soğumadan gel." diye mırıldandı.

Jaehyun uzun bir ayrılıktan sonra sahibini görmüş bir köpek gibi yaşlı adamın peşine takıldı. Odasını kilitleme ihtiyacı duymuyordu çünkü pansiyon hırsızla dolup taşarken kapıyı kilitlemek çok komik olurdu. Zaten kapı da içine bir anahtar girdiği an toz olacak kadar emanetlik duruyordu.

Mutfak da aynı içinde bulunduğu pansiyon gibiydi. Eski, kokuşmuş ve kurşun izi dolu. Yine de burayı seviyordu... Minik mutfağın ortasındaki masaya oturdu hemen. Bay Tooga da bir melodi mırıldana mırıldana masayı kurdu.

"Son soygundan sonra bir iki gün seni göremeyiz zannediyordum." diye mırıldandı Bay Tooga elindeki biftek dolu tabağı sosla beraber Jaehyun'un önüne bırakırken.
Jaehyun yemeğe yumulmadan önce omuz silkti. Neredeyse eli kadar büyük bir parçayı tek lokmada yuttuktan sonra "Hiçbir banka benim değerli iki günümü alacak kadar korunaklı olamaz." dedi.

Bay Tooga güldü. "Daha şimdiden bir gününü aldı. Soygunun gecesi eve gelmediğin gözümden kaçmadı."

Jaehyun o geceyi -ya da o sabahı mı demeliydi?- hatırlayınca kusacak gibi oldu ve ağzındaki eti midesine göndermek için bayağı uğraşması gerekti.

Seni yaşlı bunak yine aklıma o çocuk geldi! , diye içinden homurdanırken yaşlı ve bunağın aynı anlama gelmesini umursamadı bile. Jaehyun'un planını beş saatte bitirmesinin bir nedeni de o çocuktu. Sürekli aklının bir köşesindeydi ve onun konsantre olmasını engelliyordu. Jaehyun çocuğun onu bu kadar etkilemesine bir anlam veremiyordu.

Belki de ona karşı hissettiği borçlulukla karışık utanç yüzündendi.

Evet, kesinlikle neden buydu. Yoksa onu -sadece bir anlığına!- tatlı bulmasının bu konuyla hiçbir alakası olamazdı.

Hem konuyu değiştirmek hem de merakını gidermek için "Bu aralar piyasaya yeni sürülen bir Knight 0648 gördün mü?" diye sordu. Jaehyun'u yemeğiyle baş başa bırakmış olan Bay Tooga bulaşıkları yıkadığı yerden "Hayır, neden?" diye cevapladı.

Jaehyun sinirle kocaman bir parçayı daha ağzına tıkarken "Hiç." diye homurdandı.

Knight 0648'ini çaldırdığına da bir türlü inanamıyordu! En yakın zamanda onu bulmalıydı, gerçi yeni bitirdiği planına uygun hareket edeceğine göre uzun bir süre Knight 0648 kadar büyük bir silaha ihtiyaç duymayacaktı ama o ilk silahlarından biriydi, yani ailedendi.

Kısa bir sessizlikten sonra Jaehyun tatlı bir tokluk hissiyle geriye yaslandı.
"Ah, bu arada," diye mırıldandı hala bulaşıkları yıkamakla meşgul olan Bay Tooga.

"Biftekler için çekmecendeki yirmi kağıdı aldım."

Jaehyun gülümseyerek oturduğu yerden kalktı. Odasına dönmeden önce "Önemli değil, neyse ben yatıyorum. Size iyi geceler." diye mırıldandı.

Jaehyun'un dediği gibi onun dünyasında kimse bir şey almadan iyilik yapmazdı.

Yemek yediği için son derece rahatlamış olan Jaehyun, plan yaparken onu rahatsız etmesin diye kapattığı telefonunu tekrar açtı ve bir sesli mesajı olduğunu fark etti. Telefonuyla beraber yatağa çökmeden önce kıyafetlerini çıkardı ve daha rahat bir şeyler bulmak için dolabını açtı. Boy aynasının önünde giyinirken gözleri sağ omzumdaki sargıya gidince aklı -birkaç saniyeliğine - yine o çocuğa kaydı.

Jaehyun çabucak toparlanıp odanın ışığını kapattı ve rahatsız yatağına girdi. Mesajları açtı:

"Seni piç! O soygun da neydi öyle?! Büyükannem bile senden iyi iş yapar! Eğer bu işi temizce bitiremezsen kendini ölmüş bil!"

İş vereninin nazik mesajını bekliyordu zaten, pek şaşırmamıştı. Telefonunu yanındaki komodine bıraktı ve bir bebek gibi kıvrılırken aklına çocuğun yarım yamalak hatırladığı rahatsız koltuğunu getirmemeye çalıştı...

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin