chapter 13

1.1K 191 82
                                        



...98742, 98743, 98744,98745, 98746, 98747, 98748...

"Jae?" diye seslendi Bay Tooga.

Jaehyun hangi sayıda kaldığını Bay Tooga'nın sesini duyduğu an unuturken tek eline dayadığı başını kaldırıp klasik işini yapan -bulaşık yıkıyordu- Bay Tooga'ya baktı. "Evet?" diye cevapladı kendine bile düşünceli gelen bir sesle.
Bay Tooga tekrar konuşmadan önce ellerini lavabodaki su birikintisinden çıkarıp kuruladı ve Jae'nin yanındaki tabureye oturdu.

"Çok dalgın görünüyorsun." diye mırıldandı endişeli bir sesle.

"90000 küsüre kadar saymak kolay bir iş değil Bay Tooga." diyip kestirip atmaya çalıştı Jaehyun, kişisel sorunlarını Bay Tooga'yla konuşacak değildi. Kimseyle konuşacak değildi. O yalnız bir kurttu. O sürüsünün tek üyesi ve başıydı. Hem şu ana kadar gayet iyi idare etmişti. Zaten Jaehyun kadar yakışıklı, zeki, mükemmel, nefes kesici -evet, yine başladı.- birinin kime ihtiyacı olabilirdi ki? Kesinlikle Bay Tooga gibi 'yüzyılın yürüyen kırışıklığı'  unvanını almış birine ihtiyacı yoktu. Kesinlikle... Kesinlikle Doyoung gibi bir elemana ihtiyacı yoktu!

Ah, kimi kandırıyordu?

Doyoung'u görmek için deliriyordu. Beraber uyandıkları günün üstünden dört gün geçmiş olmasına rağmen hala onun ince ve sıcak vücudunu kendi vücudunda hissedebiliyor, hala kalp atışlarını kendi göğsünden dinleyebiliyordu.

Ve bu o kadar boktan bir duyguydu ki Jaehyun onunla ne yapacağını bilmiyordu. Düşünmesi gereken onca şey varken zihni bozulmuş plak gibi sürekli Doyoung'a yöneliyordu. Jaehyun hayal kurmaktan ya da bedeninin tekrar tekrar ısınmasından yorulmuştu.

Doyoung'u düşünmemek için her şeyi denemişti: bildiği bütün tekerlemeleri, şiirleri tekrarlamış onlar bitince de saymaya başlamıştı. İtiraf etmesi gerekirse kendini aptal gibi hissediyordu ve bu Jaehyun'un sinirini fena bozuyordu.

"Jae?" diye tekrarladı Bay Tooga kuru üzüme kadar kırışık elini Jaehyun'un muhteşem kahve gözlerinin hizasında sallarken. Jae irkilerek gerçek dünyaya döndü. "Evet, ne diyorduk?"

"Neden dalgınsın diyorduk?"

"Dalgın olduğumu da kim söyledi?" diye inkar etti Jaehyun.

"Gözlerin yeterli bir cevap mı?" diye homurdandı Bay Tooga. Jaehyun'un cevap vermeyip kaşlarını çattığını görünce şansını bir de "Sorun ne?" diyerek denedi.

"Şu an, buzullardaki yalnız kutup ayılarından başka sorunum yok Bay Tooga."

"Ya?"

"Ya."

Bay Tooga Jaehyun'un ona açılmayacağını anlamış olacak ki konuyu değiştirdi. "Kendine bir ortak bulmuşsun sanırım." Jaehyun bunun üzerine kaşlarını çattı. Ortak mı? Herif iyice bunamıştı herhalde. "Benim ortağım yok Bay Tooga. Bulmayı da düşünmüyorum."

"O soygunu kim yaptı o zaman? Seni, işini başkasına kaptırmayacağını bilecek kadar iyi tanıyorum Jaehyun."

Claude'yi düşünmek Jaehyun'un yanaklarının kızarmasına neden olurken "Sadece arkadaşımdı, bir seferliğine yardım etti." diye açıkladı. Claude'yi evinden çıktığından beri görmemişti ki görmeyi de istemiyordu zaten!

"Hım." demekle yetindi Bay Tooga. Sonra da Jaehyun'un yanından kalktı ve bulaşık işine geri döndü.

Jaehyun da Bay Tooga'nın hazırlamış olduğu ve varlığı konusunda ısrar ettiği dalgınlığı yüzünden yarım yamalak yiyebildiği yemeğinin geri kalanını yiyip odasına dönmek için mutfaktan çıktı. Kurşun izleriyle dolu koridoru geçmiş tam kapısını açıyordu ki birinin ona seslendiğini duydu.

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin