chapter 11

1.1K 187 131
                                    



    Şimdi gülme sırası Jaehyun'daydı. Bir an Claude'un 'iş' ve 'yatmak' kelimelerini içeren bir şeyler dediğini zannetmişti ki bu kesinlikle imkansızdı... değil mi? Yani ne zaman bu iki kelime aynı anda kullanılmıştı ki?

"Dur bir saniye. Ben yanlış duydum sanırım."

"Dedim ki," diye bağırdı Claude yarı gülümser bir şekilde "benim parana ihtiyacım yok."

"Bu sevişmemiz gerekiyor anlamına gelmiyor!" diye homurdandı Jaehyun.

"Öyle, ama vücudun dışında istediğim hiçbir şeye sahip değilsin."

Claude daha önce de -birçok kez- Jaehyun'la sevişmek istediğini söylemişti ama Jaehyun onu hiçbir zaman ciddiye almamıştı. Yani hangi erkek başka bir erkekten böyle bir teklif alınca ciddi olduğunu düşünür ki? Bir an bu işi başkasına verip veremeyeceğini düşündü. Evet, başka bir hırsız bunu Claude gibi sahte evrak satan birinden çok daha kolay yapabilirdi.

Ona verilen sadece bir gün kalmıştı, şansı yaver giderse yeterince iyi bir hırsız bulabilirdi. Kesinlikle bu işi yapanın Claude olması gerekmiyordu!

"Hemen cevap vermem gerekiyor mu?" diye sordu Jaehyun eğer birini bulamazsa Claude'yi seçmek zorunda kalacağının bilinciyle tedirgin olurken.

Claude gülümsedi, "Elbette hayır. İstediğin zaman cevap verebilirsin. Sonuçta ben sana yardım etmeye çalışıyorum."

Ne yardım ama!

Jaehyun gözlerini devirdi. Nereden çıkmıştı şimdi bu sevişme olayı? Jaehyun tam da işlerin yoluna girdiğini düşünmüştü ki bam! Bu aralar Jaehyun'un çok şanslı olduğunu söylenilemezdi doğrusu.

"Yine de planı görmende fayda var, ne olur ne olmaz."

"Evet, ne olur ne olmaz." diye onayladı Claude bilmiş bir edayla.

Yarın bu soygunun yapılmış olması gerekiyordu, bu da Jaehyun'a başka birini bulması için yaklaşık on sekiz saat veriyordu. Eğer bulamazsa en azından bir B planı olmalıydı. Claude yayıldığı siyah koltuktan kalkıp geniş pencerelerin önünde duran ahşap çekmeceden kalem ve kağıt çıkardı.

Jaehyun binanın kabataslak planını çizdikten sonra planı hızlıca anlatmaya başladı.

...

Bu, çok yakışıklı olduğu için Jaehyun'u kıskanan piç kaderin bir oyunu muydu yoksa lanet bir tesadüf müydü? Jaehyun hangisi bilemiyordu ama bütün çabalarına rağmen kimse, ama kimse Jaehyun'un soygununu yapmaya yanaşmamıştı. Herkes öyle bir bankayı soymanın onların boyunu aşacağını ve kalan hayatlarını hapishanede geçirmek istemediklerini söylüyordu.

Jaehyun ne kadar onlara soygunun tereyağından kıl çekmek kadar kolay olacağını söylese de kimse ona güvenememiş "Sizin için elbette öyledir!" demekle yetinmişlerdi, gerçi Jaehyun'a bunu söyleyen elemanlardan birinin sesinde o kadar bariz bir gönderme vardı ki Jaehyun onu dövmek zorunda kalmıştı...

Neyse, asıl konuya dönmek gerekirse, ona verilen süreden geriye sadece beş saat kalmıştı ve Jaehyun'un elinde seçmemek için çabaladığı Claude'den başka kimse yoktu... İki erkeğin bir yatakta neler yapabileceğini hayal etmeye çalışmak umudunu yitirmiş Jaehyun'a son bir güç verdi ve Jaehyun kendini yine sokaklara attı.

Bildiği bütün hırsız pansiyonlarına, evlerine gitti, hatta bir ara yer altı pazarına bile indi. Sonuç aynıydı. Kimse ona yardım etmiyordu, Jaehyun kendi dengi hırsızlara bile gitti. Hepsi ya meşgul ya da yurt dışındaydı. Sanki lanet dünyada soygunu Claude'den başka yapacak kimse kalmamıştı!

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin