chapter 25

1.4K 137 159
                                    

selaaaaaam uwu gece gece yb

Soygun teklifinden birkaç gün sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Soygun teklifinden birkaç gün sonra...

345...346...347... Vay be, cidden gözlerini hiç kırpmadı. Doğrusu ben de benim kadar yakışıklı birine bakıyor olsam göz kırparak zaman kaybetmek istemezdim. Haha, gerçi bu biraz, hatta bayağı garip, beni melek zanneden rahip kadar garip.

Doyoung bana hiç bu kadar uzun bakamazdı. Şu an çoktan kıpkırmızı bir elmaya dönüşmüş olmalıydı. Ama dönüşmemesine sevindim, çünkü o zaman onu ısırmak hiç eğlenceli olmayacaktı. Kırmızı elmadan nefret ediyorum, bence hepsi aforoz edilmeli. Acaba hırsızlığı bırakıp kendimi kırmızı elma katilliğine mi versem?

Neler saçmalıyorum ben?

Sanırım bana böyle -kahverengi gözleri yuvalarından düşecekmiş gibi açıktı ve dudakları ince bir çizgi haline gelmişti- bakması ve yarım saat sonra basacağım banka olayı yüzünden biraz gerildim.

Acaba sorunun ne olduğunu sormalı mıyım? Ne dersin, Knight?

Jae tam ağzını açmıştı ki Doyoung "İçimde kötü bir his var." diye mırıldandı aceleyle. Jae bütün sorunun sadece minicik bir his olmasına sevinirken parlatmak için nemli süngerle ovduğu Knight 0648'i hazırladığı bavula koydu.

Soygunlarda giydiği kalın topuklu botlarını gıcırdatarak perdelerin arkasına saklanmaya hazırlanıyormuş gibi duran sevgilisinin yanına gitti. Jae, Doyoung'un belini sarmasına ve kendini ona bastırmasına ilk defa homurdanmamasına gülümserken, "Bunun soygunla bir alakası olabilir mi?" diye sordu yumuşacık bir sesle.

Doyoung, küsmüş bir çocuk gibi dudak büküp başıyla onayladı. Jae yavaşça benliğini saran arzuyu dizginlemek için kendini Doyoung'a biraz daha bastırırken "Korkacak bir şey yok, bunu ilk yapışım değil." diye mırıldanarak sevgilisini yatıştırmaya çalıştı.

Aslında Doyoung'un kaygısı hoşuna gitmişti. Daha önce kimse, o soyguna gidiyor diye surat asmamıştı.

Jae'nin her kendini bastırışıyla daha da kızaran Doyoung gözlerini Jaehyun'un gözlerinden kaçırdı, "Biliyorum ama bu endişelenmemi engellemiyor."

Jae keyifle güldü. Sonra da sevgilisinin itiraz etmek için açılmış dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. "Endişelenebilirsin aslında. Bu halin hoşuma gitti." Sonra bir kez daha dudaklarını Doyoung'unkilerine bastırdı. "Sadece bir işe yaramaz."

Bip bip! Bip bip!

Jae istemeyerek kollarını çözüp Doyoung'u serbest. Zamanı gelmişti. Telefonunun alarmını kapatıp yatağın yanına onu bekleyen silah dolu bavulu aldı.

Kapıya doğru ilerlerken Jae geldiğinden beri aklını kurcalayan soruyu sordu: "Jungwoo nerede?"

"Sabah bir işi olduğunu söyleyip gitti."

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin