chapter 18

1.2K 124 44
                                    

uzun uzun uzun bir aradan sonra yeniden merhabaa, umarıım beni özlemişsinizdir şaka neyse güzel okumalarr umarım hoşunuza gider, bi şeyler çıktı gibi

uzun uzun uzun bir aradan sonra yeniden merhabaa, umarıım beni özlemişsinizdir şaka neyse güzel okumalarr umarım hoşunuza gider, bi şeyler çıktı gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Doyoung delirecekti. Kesinlikle kafayı yemek üzereydi. Ne yani, şimdi Jae duştan çıkınca sevişecekler miydi? Boğazı panikten kurumuş, kalbi hızlanmış ve başta kulakları olmak üzere her yeri zonklamaya başlamıştı.

Koltuktan kalkıp ateş basmış vücudunu serinletmek için pencerenin yanına gitti. Daha sadece birkaç gün önce öpüşmüşlerdi. Hemen şimdi sevişmek...

Üstelik bir yanı, 'Doyoung, ikiniz de erkeksiniz!' diye haykırıyordu. Stresten dudağını kemirmeye başlarken olacakları hayal etmeye çalıştı. Lise yıllarında arkadaş olduğu bir eşcinsel, ilklerin altta olan için çok acılı geçtiğini söylemişti.

Ve şüphesiz, Doyoung altta olandı.

Dudağını bırakıp tırnaklarını kemirmeye başlarken aklı bir an ailesine gitti. Kesinlikle böyle bir ilişkiyi onaylamazlardı. Gerçi tek hayalini yıktıklarından beri onlarla sadece telefonda konuşuyordu. Üstelik eğer Jae ile sevgili olurlarsa işler asla istedikleri gibi gitmeyecekti.  Dışarıda eşcinselliği bir hastalıkmış gibi gören onca insan varken...

Yine de, seveceği kişinin Jae olacağını düşündüğü an anladı: Bunca olumsuzluğa rağmen Doyoung her şeyi sırtlamaya hazırdı. Yazar olmak istediğine karar verdikten sonra, her anını kitap okuyarak geçirir olmuştu. Okuduğu her kitapta karakter bir kez aşık olur; ama nasıl olursa onu hep elinden kaçırmayı başarırdı.

Doyoung, aşkını kaybettikten sonra git gide çöken karakterler okumaktan oldum olası nefret ederdi. Onlarla beraber o da çökerdi çünkü. Şimdi kendini o karakterler gibi hissediyordu. Jae'ye karşı hissettiği şey aşk mıydı bilmiyordu; ama eğer öyleyse onu kaçırmamalıydı. Eğer kaçırırsa çökeceğinden korkuyordu.

O kaygı ve kararsızlık dolu düşüncelerine gömülmüştü ki omzu birden ıslandı. Evde biri olduğunu bilse de sıçramaktan kendini alamadı. Arkasını döndüğündeyse -onca kaygı ve korkuya rağmen- kahkaha atmaya başladı. Jae, yarı yarıya kısılmış gözler ve memnuniyetsizliğini belli eden çizgi dudaklarıyla tam karşısındaydı ve hiç de eğleniyora -normal olarak!- benzemiyordu.

Doyoung ona hak veriyordu. Kim saçları alacalı kırmızıya büründüğünde mutlu olurdu ki?

Evet, boyayı kullanmayı becerememişlerdi.

"Gülmeyi kesmezsen boğazını deşeceğim." diye tısladı Jae. Doyoung bu korkunç tehditle hemen susarken Jae'nin belden yukarısının çıplak ve ıslak olduğunu fark etti. Jae'nin vücudu, özenle oyulmuş bir yunan tanrısının bedenine benziyordu ve mükemmeldi, tabii yara izleri sayılmazsa.

Kaşlarını çatarak işaret parmağıyla Jae'nin yara izlerinden birine dokundu. Jae ürperdiğinde Doyoung panikle, "Acıttım mı?" diye sordu.

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin