chapter 24

1K 118 23
                                    

bir tane tatlı bi hesap var onun için atıyorum bu bölümü aslında herkes için atıyorumda ona da atıyorum yani öyleeee✨✨🍓

bir tane tatlı bi hesap var onun için atıyorum bu bölümü aslında herkes için atıyorumda ona da atıyorum yani öyleeee✨✨🍓

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Jae..."

"Jae?"

Doyoung tekrarlanan hırıltılı sesleniş yüzünden uykusuna son verip başını dayadığı koltuktan uzaklaştı.

Bir saniye, Claude'un başında uyuya mı kalmıştı?

Doyoung! diye haykırdı sinirle iç sesi, yaralarını bakman yetmiyormuş gibi bir de yanında mı bekledin? İstersen Jae ile yatmasına da izin ver!

Doyoung iç sesinin o kelimeyi gayet rahatça söylemesine şaşırırken gözlerini ovuşturup uyku sersemliğini üstünden atmaya çalıştı.

"Uyandırdım mı?"

Doyoung yumruk yaptığı ellerini indirdiğinde Claude'un şişmiş ve morarmış oldukları halde parlayan berrak mavi gözleriyle karşılaştı. Kıskançlıkla çocuğun güzel gözleri olduğunu düşünürken kendi baskın kahverengi genlerine homurdanmadan edemedi.

Doyoung başını hayır anlamında sallayıp -ailesi ona nazik olunması gerektiğini söylerdi, onu öldürecek katile bile- gerindi. "Biyolojik saatim. Bir şey mi olmuştu?"

Claude yastıktan birkaç santim kaldırdığı başını serbest bırakıp altın rengi saçlarının beyaz yastığı kaplamasına izin verdi.Doyoung'un bir hiçmiş gibi hissetmesine sebep olan güzel yüzünde bitkin ve acılı bir ifade vardı: Doyoung'un dikişle bile toparlayamadı dudakları büzülmüş, dikişli sarı kaşları çatılmıştı.

"Jae'den bir bardak su isteyecektim ama herifin kıçı-" Claude homurdanmayı kesti, Doyoung "kıç" kelimesini kaldıramayacağını fark etmişti.

Doyoung gülümsemeye çalışarak "Ben getiririm." dedi. Koltuktan destek aldı ve salondaki dağınıklığı görmezden gelmeye çalışarak mutfağa yollandı. Jae ortalıkta görünmüyordu, bir yere mi gitmişti acaba?

Halbuki Doyoung onu yanındaki koltukta sızmış bulacağını düşünmüştü. Dolaptan aldığı bir bardağa su doldururken, ne geceydi ama, diye düşündü. Kaç kere kusmuştu? On kere? Yirmi kere? Jae dikmeyi bilmediğini söylediğinde bütün iş ona kalmıştı. Doyoung'un parmakları boğazına gitti, kusmaktan boğazı ağrıyordu.

Susamış bir Claude'un onu beklediğini hatırlayıp salona geri döndü. Bardağı Claude'un sargılı eline tutuşturup sehpanın üzerinde yatan kanlı bezleri toparlamaya başladı.

Aralarında uzun ve gergin bir sessizlik oldu. Doyoung bezleri içinde kahverengi su olan salata kasesine koymaya devam etti, Claude'sa tek dikişte bitirdiği bardağın kesimini inceledi. Doyoung tam kaseyi kucaklamış mutfağa gidiyordu ki Claude onu durdurdu.

"Doyoung ?"

Arkasını dönmeden cevapladı : "Hım?"

"Şey... Ben...te-teşekkür ederim."

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin