chapter 22

1K 129 93
                                    


evettttt, umarım hoşunuza gider, yorumlarınız beni çok mutlu ediyor teşekkürlerrr🦄🌈✨

🍓私はあなたに恋をしていても——

    Deli gibi dans eden vücutlardan biri onun duvara yaslanmış bedenine abandığında Jae ilk önce acıyla inledi, daha sonraysa bir küfür savurup bedeni aynı kuvvetle geldiği kalabalığa itti.

Bütün kemiklerinin sızlaması ve oturamıyor olması yetmiyormuş gibi bir oda dolusu sarhoş satanisti çekmek Jae'nin sinirlerini iyice bozmuştu. Dün ayinden çıkıp Doyoung'un evine gittiğinden beri o sürekli homurdanan çirkin yaşlılara benzemişti.

Gerçi asla o ihtiyarlar kadar çirkin olmayacaktı. Onun sonsuz yakışıklılığı -her neyse, konu bu değil!

Doyoung, saniyede bir çaldığı zillere ve arada bir yinelediği tehditlere rağmen kapıyı açmamıştı! O da onunla konuşana kadar orada kalacağını söylediği için kapının önüne tünemiş ve geceyi soğuk mermerin üzerinde, yaşam üçgeni pozisyonu alarak geçirmesi gerekmişti.

En azından, yatağımın dünyadaki en rahatsız şey olmadığını öğrendim, diye düşündü biraz sakinleşmek için elindeki şaraptan bir yudum alırken.

Şarabın garip tadını aldığındaysa yüzünü buruşturdu. Bu şarap fazla mı yoğundu? Jae saflığına küfrederken şarapta kan olduğunu fark etmiş olmanın verdiği iğrenmeyle kadehini yere bıraktı. Elemanlar kanı tuz gibi kullanıyor, diye homurdandı ve boş kalan ellerini cebine tıktı.

Buraya geleli ne kadar olmuştu? Jae emin değildi; ama Karadul ortalarda görünmediğine göre çok olmuş olamazdı. Kan, kül ve sarhoşlarla atmosfer o kadar yorucu ve irrite ediciydi ki Jae saniyelerin dakikalara, dakikaların da saatlere dönüştüğünü düşünmeye başlamıştı.

Başını, son zamanlara çok yaptığı gibi arkasındaki duvara yaslayıp tütsü ve sigara kokan havayı içine çekti. Hafifçe öksürürken kendine, sabırlı ol, diyordu; bugün bu uçuk yerdeki son günüydü. O kolyeyi eline alır almaz Doyoung'a koşacak ve aralarını düzelttikten sonra...

Onu özlemişti. Tenini hissetmeyi...

Kim, Doyoung kadar tatlı ve huzur verici bir şeyi özlemezdi ki? Üstelik Jae gibi rahatsız edici bir hayatı olduktan sonra...

İçi bulunduğu ortama rağmen Doyoung'un verdiği huzurla dolup kendini soyutlamışken omzunda bir el hissetti.

Doğrulup elin sahibine baktı. İki kulağı da küpelerle kaplanmış, gözleri siyah delikler gibi görünecek kadar boyanmış ve elbette, kömür öpmüş gibi kararmış dudaklarla 19 civarı bir erkek. Jae'nin biraz önce kurtulduğu şaraptan bir yudum alıp gülümsedi.

"Parti sarmadı galiba?"

"Burada olduğuna göre seni de sarmamış."

"Hep aynı şey. Uçmuş ve terli bedenler. İnsan bir yerden sonra sıkılıyor."

"O zaman neden hala buradasın?"

"Karadul'un şartları: giriş var çıkış yok," diye cevapladı çocuk alaycı bir sesle.

"Hadi ama, nereye kadar kovalayabilirler ki?"

"Ben ölmekten değil, yalnız kalmaktan korktuğum için buradayım zaten."

Aynı korkuyu paylaştığı çocuğa acımadan edemedi. Kendini Doyoung gibi birini bulduğu için şanslı saymalıydı, sonuçta Doyoung, buradaki şeytana tapan sapıklardan bin kat iyiydi. Aniden içi, onu bu durumdan kurtarma isteğiyle doldu, bir ev arayan on altı yaşındaki hali aklına gelmişti.

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin