➳V

2.6K 314 96
                                    

"Üzgünüm kalemin kırıldı Jeno."
"Ölüm öpsün seni Na Jaemin."

"Uyandırmak istemezdim ama yemek yiyeceğiz."
"Ölüm öpsün seni Jaemin."

Onlarla yaşamaya başlayalı nerdeyse dört ay olmuştu.
Mutluydum. Bir çocuk olarak isteyeceğim her şeyi verebiliyorlardı bana.
Ben ise sadece onlardan sevgi istiyordum.

Jeno ile aynı odada kalmak sorunsuz ilerliyordu. Arada kurduğu ölmemi isteyen cümleler dışında.
Anlayabiliyordum onu elbet. Gücünün verdiği koyu bir karakter vardı onda.

Ateşin başında hepimiz oturmuş yemek yerken üzerini pisleten Jisung'u izliyorduk.
Taeyong her an çıldıracakmış gibi dururken Ten gülerek eşini izliyordu.
"Jisung oğlum az daha düzgün yiyemez misin? Gel ben yedireyim olmaz mı?" Taeyong Jisung'un elinden çubuğu almaya çalıştığında Jisung daha da yapışmıştı.
"Taeyong vermeyecek boşa uğraşma." Ten gülümseyerek arkasına yaslandığında Chenle elindeki ufak kek dilimiyle birlikte koşarak Ten'in kucağına oturmuştu.
Ten kucağına oturan çocuğa kolunu iyice sarmış döktüğü kek parçalarını toparlıyordu.
Jisung'un mırıltıları daha da yükselirken Ten sonunda dayanamıştı.
"Bir kere de rahat bırak şu çocukları olmaz mı be adam?" Ten eşini çekiştirmeye başladığında Jisung çattığı kaşlarıyla yanıma kaçmakta bulmuştu çareyi.
"Sen yedirir misin." İndirdiği kaşlarından sonra parlaklık geçmişti gözlerine. Uzattığı çubukları elime aldığımda sevinçle pis ellerini birine vurmuş daha sonra yanıma yerleşmişti.
"Evet Jisung hepimizden çok Jaemin'i seviyor." Taeyong hala şaşkınlıkla bakarken ben Jisung'un yemeğini yedirmeye başlamıştım bile.
"Vay be Jisung, bir daha Mark ile oynamana izin vermeyeceğim." Hyuck köşeden mızırdandığında kafasına Mark tarafından hafifinden bir tokat yemişti.
"E ben nerde şaka yapayım. Bay Lee haberiniz olsun şiddet görüyorum." Hepimiz gülmeye başladığımızda Hyuck gözlerini devirmişti.
"Taeyong ateş sönmek üzere. Birkaç odun getir istersen." Ten kucağındaki Chenle'ye daha da sarılırken eşinin elindeki elini bırakmıştı bile.
Jisung pis ellerini üzerine silmeye başladığında Taeyong çıldırmıştı sonunda.
"Jisung yapma dedim oğlum." Hepimiz gülüşürken minik ellerini hafifçe ateşe uzatmıştı.
"Taeyong yanacak." Ten çığlık attığında ben Jisung'u yakalayana kadar ellerini ateşin içine çoktan koymuştu bile. Korkuyla yerimden fırladığımda bir el tuttu elimi.
"Dur!" Jeno'nun sert sesi kulağıma ulaştığında donmuştum.
Hafifçe yükselen ateş sonrası Jisung'un gülücükleri doluşmuştu kulağıma.
"Bak ne yaptım." Uzandığı tişörtümü çekiştirirken hepimiz donmuştuk adeta.
"Ne yani gücü ateş mi?" Ten şaşkınlıkla konuştuğunda Jisung tekrar yanıma oturmuştu bile.
Küçük ellerinde parlayan kırmızı ışıklarla donmuştuk. Hala tam olarak bunlara alışamayan ben olanları izlerken o gülümsüyordu.

Anlaşılan artık evde gücü bilinmeyen sadece bendim. Bu beni korkutuyordu açıkcası.

 Bu beni korkutuyordu açıkcası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ya'aburnee • nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin